ABD'de yükselen bir şarkının anlattıkları: Güçlü olmadığında/ Yaslan bana/ Arkadaşın olayım/ Devam etmene yardım edeyim/ Çünkü çok sürmez/ Benim de ihtiyacım olur/ Yaslanacak birine...”

Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği dağıttığı bildirilerle velilerin yeni eğitim döneminde yaşadığı sıkıntılara dikkat çekerek velilerin sözlerini aktarıyor, talepler için mücadeleye çağırıyor.

Sosyalizme olan inancını son nefesine kadar korumuş, mücadeleyi yaşam biçimi haline getirmiş, öfkesi diri bir kadındır Şekibe Çelenk. Tarihimizin en onurlu sayfalarında adı hep anılacak bir kadındır!

Kadın cinayetlerine karşı en az 61 ilde kadınlar sokağa dökülürken Çorlu’da iki eylem gerçekleşti. Biri genç kadınlar için özgür bir kürsü olurken diğeri iktidarın tahakkümündeydi.

Her bir hikaye; biz kadınların ittire kaktıra açtığımız nefes aralıklarından çok daha fazlasına ihtiyaç duyduğumuzun bir anlatısı. Bize çizilen sınırları daha da genişletmenin yolu nereden geçiyor?

Üniversitede okurken çalışmak zorunda kalan kadınların yaşadıkları hiç de kolay değil. Tacizin, baskının, şiddetin yanına bir de koca bir emek sömürüsü ekleniyor...

Dünya edebiyatında Cervantes’in ‘Don Kişot’ romanı ilk roman unvanıyla bilinse de ondan 600 yıl önce Heian dönemi Japonya’sındaki bir nedime, Murasaki Shikibu dünyanın ilk romanını yazar.

Yenilenen İstanbul seçimleri ülkenin gündemi olsa da bir otobüs yolculuğunda yapılan sohbetler kadınların gündeminde ekonomik sıkıntılar, geçinememek, işini kaybetme korkusu olduğunu gösteriyor.

Dudullu Organize Sanayi’de 600 işçinin olduğu fabrikada çalışan kadın işçiler depremzedelerle dayanışma için varını yokunu ortaya koydu: “Hükümetin gerçek yüzünü gördük…”

Denizaşırı ülkelerde göçebe ev işçiliğine zorlanan Filipinli kadınların ‘hizmetçiliğe eğitildikleri’ bir merkezde yaşanılanları anlatan ‘Denizaşırı Hizmetçiler’ bu büyük sömürüyü gözler önüne seriyor.

Kadın işçilerin sorunları karşında yine her yıl büyüttüğümüz ‘dayanışma’ ruhuyla, fiziken yan yana gelemesek de yüzlerce kadının taleplerini 8 Mart’a taşıyacağız. Her yeri 8 Mart alanına çevireceğiz…

Ankara Batıkent’te kimi işinden şikayetçi, kimi ücretinden, kimi işsizlikten. Görünen o ki birçok kişide biriken şey hoşnutsuzluk.

Ayşe yeni maceralarına devam ediyor. Bakalım bu ay ne işler karıştırıyor Ayşe?

Şimdiki sesli duam, üç kişilik kiralık evimizin içinde, anneliğim yetsin bir yuva sıcaklığına. Duvarlarına hiçbir kafanın çarpılmadığı bu olmak çığlığında… VARIM.

‘Artık işçinin sabrı kalmadı. Hakkımızı istiyoruz! Emeğimizin karşılığını istiyoruz! Sefalet ücretini kabul etmiyoruz!’

‘Depremde, selde, yangında ‘Siyaset yapılacak zaman mı?’ diye susturmaya çalışıyorlar bizi. Vatandaş olarak siyasete katılmak zorundayız’

Biz insanlığın güzel günlerini yaratmak için çıktık yola. Aramızdan ayrılanlara, asla artık yoklar demiyoruz. Her birimiz, bizden koparılanların da umudunu, özlemini sırtlayarak devam ediyoruz yola.

Devlet kreşi olmadığı için bir çocuğunu sıbyan mektebine göndermek zorunda kalan Narin, diğer çocuğunu da saatlerce evde yalnız bırakmaya mecbur kalıyor.

Lise öğrencisi ya da ilk oyunu kullanacak üniversite öğrencileri ile buluştuğumuzda fikirler farklılaşsa da ortaklaşan tek şey değişim isteğiydi.

Editörden