MEKTUP
Peki Zarife sizce neden tayt giymiş?
Tekstil fabrikasından çalışan kadın işçi çalışma koşullarını anlattığı mektubunda kendilerini yine kendileri gibi işçi olanların temsil ettiği, temsilcilerini kendi seçtikleri bir düzen istiyor.
‘Reklamlarında kadınların emeğinden bahseden Göçmen Börekçisinin yeni doğum yapmış kadın işçilere bebeğini emzirmesi için süt iznini dahi kullandırtmadığını biliyor musunuz? Biz biliyoruz.’
‘Nasıl? Nasıl yardım edeceğim? Dilini bilmediğim, dilimi bilmeyen birine -ki o bir çocuksa- nasıl yardım edeceğim? Niye duruyordu bu insanlar? O bir çocuk…’
Yüzüncü Yıl Üniversitesinde tez çalışmasının konusu olan ‘kadın öğrencilerin ev ararken yaşadığı sıkıntılar’ı paylaşan Ranya’nın yaşadıklarını kendiniz yaşamış gibi hissedeceksiniz.
Aile arabuluculuğuna dair bir tartışma yürütüyor Sincan’dan işçi Ayşe. Fabrikadaki arkadaşının şiddetle örülü aile yaşamını bize anlatan Ayşe’nin, kadın örgütlerine ve sendikalara çağrısı var.
Gebelik şüphesi yaşayan ve gebelik istemeyen bir kadın aile hekimine giderse nasıl diyolaglar geçer aralarında dersiniz? Bir takipçimizden gelen mektup tam da bu soruya yanıt veriyor.
Adana’da apartman yöneticisinin yıllar boyu süren tacizine maruz kalan kız çocuğunun ablası Ekmek ve Gül’e mektup yazdı.
Binlerce yıl topluma şifacılık eden, toplumsal yaşama kaynaklık eden kadınlar şimdi yaşamın kıyısına itilen, baskılanan, eve hapsedilen kesim olmuş durumda.
Müftülere nikah yetkisi verilmesini okurlarımız çevresindekilerle konuşup tartışıyor. Genellikle içeriğinin bilinmemesinin altı çiziliyor.
Çorlulu kadınlar ‘Atma, paylaş’ kampanyası ile bir araya gelip eşyalarını paylaşıyor, dertlerini konuşuyor.
“Başka kimsenin başına böyle bir olay gelmemesi için, başka kimsenin yüreğine bu acının düşmemesi için adaletin sağlanması lazım. Bunun için bu olayın peşini bırakmayın.”
Okuduğu lisenin önünde pompalı tüfekle öldürülen Helin’in yaşamını, çocukluğunu annesinin arkadaşı Adile Doğan anlattı.
1980 Darbesi sonrası Mamak Cezaevinde tutuklu kalan ve cezaevi anılarını anlattıkları Kaktüsler Susuz da Yaşar kitabını çıkaran kadınlar tutuklu insan hakları savunucusu İdil Eser’e mektup yazdı.
Eşi TÜPRAŞ’ta çalışan bir kadın, çocuğu ‘Babam öldü mü?’ diye sorduğunda ‘Hayır’ cevabını verdiğini söylüyor ve soruyor: ‘Peki yarın ne olacak?’
Bugün fabrikalarda, depolarda ve diğer çalışma yerlerinde bir sürü kız kardeşimiz eşitsizliğe maruz kalıyor. Bu tür olaylara biz susarsak herkes susar. Susmayalım.
Bunca sıkışmışlığın arasında yine de kadınlarla bir araya gelip iş çıkışı kendimize zaman ayırmaya çalışıyoruz. Çünkü işyerindesohbet etmeye ve birbirimizin derdini dinlemeye zamanımız olamıyor.
Fabrikada haremlik selamlık yapıp erkek ve kadınların sigara içtikleri, yemek yedikleri alanları ayırdılar. Türban takmaya zorluyorlar. Ustabaşı bağırıyor; türbanlarınızı bağlayın!
“Ben hayalini kurduğum hiçbir şeyi yaşamadım. Küçük bir çocukken hayalim gelinlik tasarımcısı olmaktı. Tasarımcı olmayı bırak ilkokula bile gidemedim. Okula gitmek için çok ağladım ama göndermediler.”
Hakkari Yüksekova’dan İstanbul’a uzanan bir yaşam Lorin’inki. Hem açık öğretimde okuyup hem de tekstil işçiliği yapan 25 yaşındaki Lorin, insanın sömürülmediği bir dünya istiyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN