MEKTUP
“Her gün ulan bugün acaba ne olacak diye kalkıyoruz; bu kadar da olmaz ki canım deyip yatıyoruz.”
İzmir’den bir hemşire, halka dönük topyekun iktidar saldırılarına dair yazdı: “Bütün mesele toplumun bam teline oynamak; en yüksek ses oradan çıkıyor çünkü.”
Londra’da öldürülen Sarah’nın ardından Sarya Tunç yazdı: ‘Bize Sarah’nın öldürülmesinin istisna olduğunu söyleyemezsiniz. Bize önlem olarak gece sokağa çıkmamayı öneremezsiniz.’
Her yerde müthiş bir sömürü her yerde işçi üzerinden zengin olma çabası var ve işçi bundan kaçamıyor.
Ford Otosan'da çalışan bir kadın işçinin Ford Otosan 8 Mart reklamına yanıtı: ‘Reklam yapmayı bırakıp çalıştırdığınız kadınların sesine kulak verin.’
Kadın sesimizle ağaçlar gibi hür, özgür ve bir o kadar bir arada söylüyoruz türkülerimizi... Duyuyor musunuz, çayın buğusunda ormanın gürültüsünde, bizler bu dünyanın emek dolu yeşilindeyiz.
Eğitim emekçileri endişeli: ‘Okullar açılıyor ancak kaygılıyız. Devlet okullarında ve özel okullardaki uygulamalar farklı. Devlet okullarındaki personel sayısı ve hijyen önlemleri yeterli değil’
Gönüllü çıkışa zorlanan, baskı ve tehdide maruz kalan, ardından sendikalaşan ve tam ‘rahat ettik’ derken hayatlarına giren pandeminin yaşamlarını nasıl zora soktuğunu anlatıyor metal işçisi bir kadın.
Hazal Vayiç, İzmir’den bir eğitim emekçisi, 8 Mart’a doğru kadınların yaşadıklarını özetlerken bu 8 Mart’ta eğitimcilerin hangi taleplerle alanlarda olacağını sıraladı.
Sürekli akranlarımla güvenli alanları oluşturmak hakkında sohbetler ediyoruz, üretmeye çalışıyoruz. Biz ürettikçe bundan beslenecek, güç alacak her meslektaşım için çok heyecanlıyım.
Eğitim emekçisi Duygu Erdoğan 1 yıl boyunca pandeminin öğretmen ve öğrencilere bilançosunu özetledi: ‘Uzaktan eğitimle uçurumun ne kadar derin olduğu gözler önüne serildi.’
Eğitim emekçisi Dilek Mercan ‘26 yıllık meslek hayatımda hiç bu kadar sıkıntılı yorucu bir dönem yaşamadım’ diyerek anlatıyor bir yıllık pandemi sürecinde eğitimci olmanın halini...
İşçi bir aileden gelen ve atanamadığı için bir belediye projesinde işçi olarak çalışan genç bir kadın gençlere güvencesizliğin geleceksizliğin tek seçenek gösterilmesine karşı tepkisini kaleme aldı.
Birleşmeden zincirlerimizi kıramayacağız. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü 164 yıl önceki kadınların iktidara, patron zihniyete karşı birliğinin sembolüdür. 164 yıl sonra bugün, burada birleşiyoruz.
‘Ayrım yapmadan birbirimize kenetlenmemiz lazım. Çünkü biz işçiler olarak hepimiz aynı gemideyiz, bizim yaşadıklarımızın sorumlusu hükümetle patronlar da kendi gemilerindeler.’
‘Pandemiyle birlikte her şey zamlandı ama maaşlar aynı kaldı. Pandemiyi biz yaratmadık, bu zamların da yaşadıklarımızın da sorumlusu biz değiliz. Önce hükümet, sonra da patron sorumlu!’
Evde de huzur yok. Eşiniz işsizse, borcunuz varsa vah halinize. İşçi evlerinde araştırılsın kadına yönelik şiddet bayağı fazlalaşmıştır. Ben bir yılda iki kez dayak yedim.
Aslı Börek fabrikasından bir işçi kadın yazdı: ‘İşten atılma yasaktır’ lafı koca bir yalan. Onlarca kadın işçi arkadaşımız işten atıldı, ücretsiz izne gönderildi. Ayda bin 170 liraya mahkum edildik.
Yaşadığı cinsel saldırı sonrası konuşmak istediğinde susturulmuş bir üniversiteli kadın o. Bugün ise şiddete karşı güçlenmek ve kız kardeşlerini güçlendirmek için mücadele ediyor.
Muğla’dan bir kadın işçi pandemide yaşadığı zorlukları anlatıyor: Sadece 1 ay devletten gelen 1060 TL alabildim. 2021’den sonra işverenim gerekli başvuruları yapmadığı için 1060 TL geri istendi.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.