Sağlık emekçileri 29 Mayıs’ta Ankara’da tüm illerden gelerek “Emek bizim, söz bizim, sağlık hepimizin” şiarıyla merkezi bir miting yaptı. Peki bir süredir sağlık alanında devam eden grevler ve eylemler neden yapılıyor? Bu soruya “Sağlık emekçilerinin çok haklı nedenleri var” diye başlayabiliriz sanırım. Sağlık emekçilerinin mali, özlük ve sosyal haklar için verilen sözler ne yazık ki unutuldu. Çeşitli dönemlerde iş bırakmalar, açıklamalar yapıldı ancak yetkililer duymak ve görmek istemediler. Kışkırtıcı dilleri nedeniyle de halkın bir kısmından “Gözleri doymuyor”, “Allah gözlerini doyursun” gibi sözleri duymamıza neden oldu. Bunun yanında bize destek olduklarını konuşmalarında dile getirenlerde az değil.
Sağlıkta dönüşümle halkın sağlık hizmetine ulaşımının daha kolay, sağlık hizmetinin daha kaliteli olacağı iddia edilmişti. Ama geldiğimiz noktada iyi olmayı bırakın artık sağlığa erişim imkansız hale geldi. Çökmekte olan bir sağlık sisteminin üzerine bir de pandemi eklenince halk sağlığa erişemez hale geldi. Birinci basamak sağlık hizmeti sağlık sisteminin temelini oluşturmaktadır. Sağlık ocakları, sağlık evleri, dispanser ve anne çocuk sağlığı merkezleri ile hizmet verilmekteydi. Şimdi tek bir hekim tek bir aile sağlığı merkezi çalışanı ile bu hizmetler verilmeye çalışılıyor. Tabii ki yeterli sayıda çalışan olmadığı için de verilen hizmette aksamalar oluyor ve çalışanlar daha fazla yoruluyor.
Ben sağlık hizmeti sunarken aynı zamanda sağlık hizmeti de almaktayım. Son aylarda hem kendim hem de yakınlarımın tetkik ve tedavisi için hastanelere sık gitmeye başladık. Özellik arz eden hastalık olmasına rağmen gerek MR’a gerekse doktora ulaşmakta pek çok zorluk yaşıyoruz. Hasta yakını olarak bir an önce teşhis konulup tedavi için uğraşırken verilen randevuların uzak tarih olması tedaviye başlama süresinin uzaması, il dışında yaptırılması gereken tetkiklerin olması ve telefonla doğru bilgilendirme yapılmaması hasta yakını olarak bizleri de olumsuz etkiledi.
Bir diğer mesele de birinci basamakta hizmet alamayan insanlar ikinci ve üçüncü basamak hastanelerine başvurması. Bu da hastanelerde yoğunluğa neden oluyor. Hastanelere getirilen randevu sistemi ile poliklinik hizmetine ulaşmak ise imkansız.
BIÇAK ETİ DE GEÇTİ, KEMİKTE
Biz sağlık emekçileri sağlık hakkının en temel insan hakkı olduğunu hep söylüyoruz. Koruyucu sağlık hizmetine gereken önemin verilmesini, bir an önce bu konuda gerekli çalışmaların yapılmasını, yeterli sayıda güvenceli kadro ile atama bekleyen sağlık emekçilerinin atamalarının yapılmasını, haksız hukuksuz bir şekilde KHK ile atılan sağlık emekçilerinin işe iade edilmesini, yoksulluk sınırı altında açlık sınırına yakın olan maaşlarımızın insan onuruna yakışır bir düzeye getirilmesini, yıllardır her seçimde vaatten öteye gitmeyen 3600 ve 7200 ek göstergenin şartsız tüm emekçileri kapsamasını, fiili hizmet zammının yeniden düzenlenerek ve kadrolarımız göz önüne alınarak düzenlenmesini, performans sisteminin kaldırılmasını, yetkililerin iş barışımızın bozulmasına neden olan söylemlerinin bitmesini, sağlık emekçilerine yönelik kışkırtıcı dil nedeniyle hasta ve yakınlarının sağlık çalışanlarıyla karşı karşıya getirilmesinden vazgeçilmesini, yöneticilerin liyakatle görevlerine getirilmesini, torpil ve kayırmacılıktan vazgeçilmesini istiyoruz.
Sağlık emekçileri mutsuz ve tükenmiş durumda. Yurt dışına gitme yöntemlerini arayan sağlık emekçilerinin sayısı her geçen gün artıyor. Bıçak eti de geçti kemikte. Son olarak güzel günler için mücadeleye devam etmemiz ve umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini düşünüyorum.
Sağlıklı günler diliyorum.
Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Güvenli yurtlar, güvenli kampüsler hepimizin ihtiy...
Uludağ Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu yaptığı etkinlikte yürüttüğü tartışmalarda, güvenli...
Sofralarımız, sorunlarımız, mücadelemiz ortak
İzmir’de Narlıdere Balçova Ekmek ve Gül Kadın Grubu her ayın ilk pazar günü yan yana geliyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.