Ayşe'nin mucizesi
Ayşe yeni maceralarına devam ediyor. Bakalım bu ay ne işler karıştırıyor Ayşe?

Ayşe, Zeynep, ben ve Emine aynı semtte birbirimize yakın evlerde oturuyoruz. Bütün samimi arkadaşların olduğu gibi bizim de bir WhatsApp grubumuz var. Her gün bir araya gelemezsek de gün içerisinde birbirimizle mesajlaşıp haberleşebiliyoruz. O günün öğleden sonra ilk mesajı Ayşe’den geliyor.

“Kızlaarrr akşama bana çaya gelin Ahmet 3/11 vardiyasına geçti rahat rahat otururuz” yazdı. Tabii ki yazının içindeki subliminal mesajı hemen anladık. (Akşam evde kocam yok rahat rahat sansürsüz konuşur eğleniriz) Kısa bir müzakereden sonra akşam 7’de Ayşe’de toplanmaya karar veriyoruz. İşten çıkar çıkmaz çayın yanına aldığımız atıştırmalıklarla Ayşe’de bir araya geliyoruz. Kısa bir hâl hatır sorma, hoş sohbetten sonra laf dönüp dolaşıp hayat pahalılığına geliyor.
“Markette süt 15 lira, 1 kg yoğurt 30 lira” diyor Emine, “Evde 3 çocuk, ekmek yetmiyor.”  Zeynep, “Biz iki kişiyiz ama yine de masrafımız var, bir aldığımızı bir daha alamıyoruz. Hep düşünüyorum çocuklu aileler ne yapıyor acaba” diyerek sohbete katılıyor. Ben de “Tek yaşıyorum ama elektrik, su faturası, dolmuş ücreti derken aldığım asgari ücretin yarısı eriyip gidiyor” diyorum.

Ayşe, “Ben 2 bin 500 liraya 3 çocuk bakıyorum hafta sonları iş oldukça evlere temizliğe gidiyorum, Ahmet asgari ücrete çalışıyor. Benim maaş direkt ev kirasına gidiyor, maaşımdan elime hiçbir şey kalmıyor, bazen bedava çalışıyormuşum gibi geliyor. Hafta sonları da işe gitmesem arada çocukların istediklerini alamam. Benim büyük oğlan bu ara çok sorun yaratıyor, sürekli bir şeyler istiyor, alamıyoruz. Geçenlerde siz nasıl anne babasınız, niye zengin değilsiniz diye bağırdı bize. Babasına da bana da küs, evde bizimle konuşmuyor” diyor.

Hepimizin yüzü düşüyor. “Üzülme Ayşeciğim ergenlik döneminde normal, siz sakin kalın, geçici bir dönem, durulur” diyorum. Konuyu değiştirmek için hemen soruyorum “Ee senin bize bir sürprizin vardı, hadi söyle merak ettik” diyorum.
Ayşe’nin yüzü hemen gülüyor, bilin bakalım ne oldu? (Ahaha Ayşeeee seninle ilgili bir tahminde bulunmak için bizim hayal gücümüz yetersiz kalır) Mucize, mucize! Hani o temizliğe gittiğim zengin ev var ya. “Eeee” diyoruz. Onlar beni geri çağırıyorlar, “her cumartesi gel” dediler. Hepimiz birbirimize bakıyoruz kısa bir sessizlikten sonra kahkaha tufanı kopuyor. Ayşe “Ne gülüyorsunuz fallikler, ben ne zamandır düşünüyorum, uzun zamandır gitmiyorum acaba ne haplar almışlardır. Yeni bir şeyler çıkmış mıdır? Gidemiyorum hepsinden mahrum kaldım diye üzülüyordum. Siz dalga geçersiniz diye size demedim.”

“Kızzzz aslında ben kötü bir insan değilim” diyor Ayşe. “Nereden icap etti bu laf neden kötü olasın ki Ayşecim, senin çok saf temiz bir kalbin var, biz biliyoruz” diyorum. “He ben de onu diyorum, ben kötü bir insan değilim (Özgüveni tavan yaptı) Allah dualarımı kabul etti, bak beni gene çağırıyorlar.”

“Ayşee bak bir dilek hakkın varmış boşuna bunun için kullandın” diyor Zeynep. “Yook boşuna olur mu? Bir gidip bakayım neler var, yeni bir şeyler çıkmış mı? Çok merak ediyorum, hemen cumartesi olsun” diyor. Ayşeeee diyorum hafif kızarak, “Amaaan napayım Allah da beni böyle yaratmış, böyleyim işte. Düşe düşe de benim oduna düşmüşüm. Bana bakın çarşamba akşam yine bana gelin ben size yeni neler var anlatırım. Cahiller ben de olmazsam dünyadan bihaber yaşayacaksınız.” (Hahaha genel kültürden sorumlu gurup başkanı) Son çaylar içilip kalkma hazırlığı yapıyoruz, program yapıldı haftaya çarşamba akşamı yine Ayşe’de toplanacağız.

Cumartesi günü sabah saat 10.30-11.00 sularında telefonuma arka arkaya mesajlar geliyor. Ayşe WhatsApp grubumuzda fotoğraflar paylaşıyor bir sürü ilaç, krem, “Ayşeee! Paylaşma bunları zaten akşam görüşeceğiz anlatırsın” diyorum, “Tamam beee! Çarşamba akşama bekliyorum sizi” diyor.

Buluşma günü ekip full kadro. Ayşe’ye kızsak da herkes oturur oturmaz “anlat” diyor. “O resimler neydi öyle?” diye soruyor Emine. Anam ne bileyim bilmediğim kremler falan vardı yatak odası komodinin üstünde hiç onları ellemedim. Daha önce biliyorsunuz basur kremi yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı.

“Vallahi ben kötü bir insan değilim, iyi bir insan olduğum için bu işler hep gelip beni buluyor. Ha içimde var mı deseniz içimde de var, ben de az değilim. Ama adam duvar, bu duvarı biraz canlandırmak lazım elimden de bir şey gelmiyor. Ama duvar da tam duvar” diyor.

Zeynep “Adama biraz tatlı dil döksen” diyor. “Yoook yok ona hiçbir şey sökmez, adam duvar aha Fatoş biliyor” diyor Ayşe. (Aa ben o kadarını nereden bileceğim, Ayşe’nin anlattıklarını saymazsak adamcağızı sessiz sakin kendi halinde birisi olarak biliyorum)

“Eve gittim Osman ağabey evde yoktu gene küsler mi bilmiyorum. Kadın çıktı bir saat sonra kız da dershaneye gidecekmiş, geldi, ‘Ayşe teyzee tokamı bulamıyorum’ dedi aradık, banyonun çekmecesinde çıktı tokası. Tokayı ararken havluların arkasında bir de ne göreyim! Önce ne olduğunu anlamadım. OK OKE öyle bir şey yazıyor. Hemen aldım baktım ferahlatıcı, aromalı bir şeyler yazıyor, dedim gene buldum. Ama bende onu hayatımda hiç kullanmadım bu yaşıma kadar. Ben bazen market kasalarının yanında görüyorum çilekli milekli bir şey yazıyor kimse yokken bakıyorum acaba bu ne olabilir diye yakından da okuyamıyorum ama şimdi elime geçince okudum üstünü. Bunlar zengin yani boşuna alıp kullanmazlar. Kendi kendime alsam mı almasam mı bir tane dedim. Ama kutu açık içinden kullanılmış. Bir tane alsam nereden bilecekler, ben akıllarına gelmem deyip aldım bir tane ama adamda 3-4 aydır tık yok. (Adam senden kaçıyor Ayşeee)

Neyse ben bunu aldım evde sakladım uygun bir zaman kolluyorum kullanmak için. Ama jelatini şeffaf felan değil ha üstü siyahlı bir şey çok şık üstünde bir şeyler yazıyor. Kullanmak istiyorsun ama kullanamıyorsun kutusu bile güzel. Eve getirdim, kullanma tarihi geçecek diye çok korkuyorum. Kullanmak için fırsat kolluyorum ama biz bununla bir gün konuşsak 10 gün kavgalıyız, her boka küsüyor…
Çocuklar görmesin diye de sıkı sıkı sakladım, benimki sakladığım yerden bulmuş mu? ‘Ayşeeeeeee buraya gel bu ne böyle? Bizim evde bunun ne işi var?’ Buyur, cevap ver!”

Gelecek sayı: Ayşe’nin kocası Ahmet abiye cevabı!

Önceki sayı:Ayşe ve tanıdık avukat

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Ayşe’nin derdi: Erkekler dergiyi neden okumuyor?

“Bize kadınlar birbirinin arkasından kuyu kazar gibi şeyler öğretildi. Ama dergiyi okumaya başladıkt...

Temizlikçi Ayşe’nin çikolatayla imtihanı

Ayşe, temizliğe gittiği ve bütün gün çalıştığı evde yiyecek bir lokma yemek bulamayınca, dolapta üst...

Ayşe’nin iyi bir tamirci bulması lazım!

Adana’dan Ayşe’nin güldüren maceraları devam ediyor. Ayşe’nin çok mühim bir görev için acil güvenili...