Ayşe’nin derdi: Erkekler dergiyi neden okumuyor?
“Bize kadınlar birbirinin arkasından kuyu kazar gibi şeyler öğretildi. Ama dergiyi okumaya başladıktan sonra öyle olmadığını anladım. Kadınların birbirine destek olduklarını gördüm.”

Ayşe ve birkaç arkadaş ile sözleşip Bergen filmine geldik. Seansın başlamasına daha var, sohbet ediyoruz. Ayşe geçen sayıdaki sorusunu yine atıyor ortaya: Kız söylesene, erkekler dergiyi neden okumuyor?
Dergiyi okumadıklarını nerden çıkardın Ayşe? Okuyorlar tabii! Hatta derginin çıktığı her ay okuyup fikirlerini, beğenilerini söyleyenler var. Kimisi çok beğeniyor, kimisi gereksiz buluyor, kimisinin de illa bir süper fikri oluyor şunu şöyle yapın, bunu böyle yapın diye, biz herkesi dinliyoruz tüm eleştirileri de, önerileri de önemsiyoruz tabii. Peki sen neden okunmadığını düşünüyorsun?

Ayşe “Bence okusalar kadınlara başka bakarlardı. Kadınların hayatının gerçekten ne kadar zor olduğunu anlarlardı. Ben dergiyi okumadan önce bu kadar kadının aynı sorunları yaşadığını bilmiyordum. Kadınların birbirine bu kadar destek olduklarını da. Bize hep kadınlar birbirinin arkasından kuyu kazar, bir kadın gelir senin kocanı elinden alır felan gibi şeyler öğretildi, ben başka kadınlara hep kuşkuyla baktım. Ama seni tanıdıktan ve dergiyi okumaya başladıktan sonra öyle olmadığını anladım. Kadınların birbirine ne kadar destek olduklarını, sevdiklerini, kolladıklarını gördüm. Ne bileyim artık otobüste, asansörde bir kadınla karşılaştığımda gülümsüyorum, günaydın, merhaba felan diyorum. Kadınların olduğu her yerde kendimi daha rahat güvende hissediyorum. Kızzzz yoksa ben de mi femensti oldum?” diyor.

Femensti ne Ayşe, diyorum gülerek. “Üffff benim dilim dönmüyor işte sana söylenince sen kızıyorsun yaaaa onu diyorum.” Haa feminist demek istedin, hayır Ayşe kadınlarla dayanışma içinde oluyorsun diye feminist olmazsın, zaten kadın mücadelesi veren herkes de feminist değil, diyip lafa devam etmek istiyorum ama Ayşe hemen lafı tıkıyor ağzıma. “Hiç anlatma, dur şimdi, filem geldik burada” diyor.  Neşeli neşeli devam ediyor sözlerine; “Yaaa! Kızlar iyi ki beni de filme getirdiniz, ben evle iş arasında mekik dokuyorum. Hiç kendime vakit ayırmıyorum. Hayat hep iş, koşturmaca. Buraya gelince anladım biz hiç insan gibi yaşamıyoruz. Bir filme gelecek vaktimiz yok, bir filme verecek paramız yok, ben ilk defa geliyorum sinemaya, kendimi bambaşka bir insan gibi hissediyorum valla şu an. İnsanın kendine vakit ayırması ne kadar güzel bir şeymiş…” Üzülsek mi sevinsek mi bu söylediklerine…  

Film başlayınca muhabbete ara veriyoruz. İlk yarı bitince ister istemez hepimiz dönüp Ayşe’ye bakıyoruz. Baktığımızı anlayınca, “Ay buraya kadar çok sıkıcıydı film ya, beni niye bu filme getirdiniz?” diye kızıyor bize, ikinci yarıyı da izleyip öyle şikayetlenmeye ikna ediyoruz sonra onu.  Film bitiyor,  ama biz bir süre daha koltuklarımızda kalıyoruz, çarpıldık! Şiddetle mücadelesinde ne kadar dirense de yenilmiş bir kadının hikâyesini izledik.

Ayşe’ye filmi nasıl bulduğunu soruyorum. “Valla canım bence acıların kadını benim” diyor büyük bir ciddiyetle. Tam Ayşe’den beklenilecek cevap. Bir anda filmin üstümüzde bıraktığı ağırlık kayboluyor, “Nasıl yani?” diyorum. “Yani ben hayatın her darbesini yemişim, hayatta her şeyi yedim ben, Viagraya kadar yedim” diyor. (Ahahaaaaaaa Ayşeeee bu dram filminin sohbetini ne ara buraya bağladın ya…)

“Bergen’den daha acılıyım, tamam bıçağı ayağımıza yemedik ama kalbimize yedik. Bu Ahmet beni sevmiyor galiba” diyor bir anda. Ahmet abi, kocası. “Onu nereden çıkardan Ayşe” diyoruz dört bir yandan, “Ben bu filmi çevirsem benim hayatım daha çok izlenme rekoru kırardı. Gene Bergen’in anası yanındaymış, ben hayatta hep tek başıma mücadele ettim” diyor… Sonra basıyor kahkahayı, “Aman be sizi güldürmek için söyledim. Kadın aşık olmuş, mutlu olmak istemiş ama adam sevgisinin değerini bilememiş, kadın çok mücadele etmiş, ailesi arkasında olduğu halde kurtulamamış. Adama çok ceza verselermiş kadın ölmezmiş. Ama şimdi de durum değişmemiş ki erkekler hiç ceza almıyor kadınlar sürekli ölüyor nasıl değişecek bu durum?” diyor lafların ardı arkası kesilmeden. Sonra da pat yapıştırıyor soruyu: Kızlar benim amcamın kızı kocasından boşanmak istiyor ama boşanamıyor. Derdi de çok. Avukat tanıdığınız var mı? Bize yardımcı olsun….

Gelecek yazı: Ayşe ve tanıdık avukat

Önceki yazı: Ayşe Masumlar Apartmanında!

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Ayşe ve 300 Spartalı

Bir filmden herkes değişik bir sonuç çıkarabilir ama kaçımızınki Ayşe’nin çıkardığı sonuçlar gibi ol...

Ayşe’nin iyi bir tamirci bulması lazım!

Adana’dan Ayşe’nin güldüren maceraları devam ediyor. Ayşe’nin çok mühim bir görev için acil güvenili...

Ekmek ve Gül 14, ekmekvegul.net 5 yaşında: İnatla,...

14 yılda sayısız kadınla bir araya gelirken; yoksulluğa, şiddete, eşitsizliğe, tacize, hak gaspların...