Ayşe Masumlar Apartmanında!
Bizim Ayşe bu kez Masumlar Apartmanı’nı aratmayan bir yerde işe başlamış, derdi büyük ama neyse ki ‘aman bee’ deme cesareti verenleri var…

Bir süredir Ayşe ile görüşemiyoruz. Yeni bir işe girdi, çalışma saatleri uzun, sadece pazar günü izinli. Onda da ev işleri, çocuklar derken birbirimize vakit ayıramadık. Bu duruma sevinmeli miyim, üzülmeli miyim bilemiyorum. Ama yine de Ayşe ile yaptığımız sohbetlerin boşluğunu da hissetmiyor değilim. :)

Derken hasretimiz pek uzun sürmedi, çalan telefonda arayan kişi Ayşe’ydi. “Fatoş ben bu işten çıkıyorum, artık yeter, ama gelip sana akıl danışacağım. (Benim aklım kendime yetmiyor Ayşeeeee!) Evde misin? Çay koy, yanına kurabiye alıp geliyorum.” (Ayşe’yle kilo sorunumuzun kaynağı bu çay sohbetleri olabilir mi acaba?)

Kurabiye eşliğinde çaylarımızı alıp oturuyoruz. “Kızzzz ben Masumlar Apartmanına transfer olmuşum haberim yok, bacım bunlarla çalışılmaz, bunlar temizlik hastası, hiç normal değiller, bir ayda ellerim nasır oldu” deyip ellerini açıyor. Gerçekten ellerinin içi, üstü yara bere içinde.

 — Ne oldu? Sakin sakin baştan anlat.

— Bacım ilk defa asgari ücretle işe gireceğim için çok mutluydum, görüşmeye gittim, evin rutin temizliğini ve yemeğini yapmam istendi, çalışma saatleri uzundu, ama olsun asgari ücret vereceklerdi, hayat çok pahalandı, çocukların isteklerine yetişemiyorum. Bir iki saat uzun çalışırım diye düşündüm. Görüşmeye gittim, kadın konuşuyor, ben etrafa göz ucuyla bakıyorum, içimden diyorum ki bu ev tertemiz, benden nasıl temizlik istiyorlar. Neyse maaş ve çalışma saatlerinde anlaştık, kadın yarın gel başla dedi. Sabah erkenden gittim, kadın kapıyı açıp geri gitti uyumaya, kahvaltıyı hazırladım, oturdular kahvaltı yapıyorlar, ama benimle hiç konuşmuyorlar, ben yokmuşum gibi davrandılar. Çocuklar okula, adam işe gitti, kadın banyoya girdi. Kızzzz saat 10’da girdi banyoya 12’de çıktı, çıktı ki her yeri kıpkırmızı kendini keseleye keseleye derisini yüzmüş. Meğer her gün sabah öyle banyo yapıyormuş.

— Ayşecim tabii ki bu şekilde yıkanması normal değil ama neticede kadını ilgilendiren bir durum bu, sana ne?

— Yaaa tamam be, zaten bana ne! Ama duşakabinleri cam, duştan sonra banyo temizlenecek her gün ve o camda bir tek su damlası olmayacakmış. Camların aralarına elimi sokmaktan her gün ellerim kanıyordu. Bir bardak su içtim, benim su içtiğim bardağı ayırdılar, ne bulaşık makinesine, ne de bulaşık sepetine koydular. O bardak öyle bir kenarda kaldı, öyle olunca yemek yemeye çekindim. Sabahtan akşama kadar aç çalıştım, yemek yaptım, yemedim, onlar da ye demediler zaten.

Anam biz çamaşır makinesine ne bulursak doldurup yıkıyoruz. 3 gömlek koyup yıkıyorum, 3 pantolon koyup yıkıyorum, 1 makinelik çamaşır 5 makine oluyor. Kıyafetler katlanarak makineye koyulacak, sererken 5 kere çırpılacak, üzerinde toz kıl kalmayacak, balkonda çamaşır sererken resmen Anadolu ateşi gibi zıplayıp duruyorum. Oturma odasında toz alıyorum, televizyonun toz alma bezi başka, masanın toz bezi başka, buzdolabı silme bezi başka, üstelik o bezler de ayrı ayrı tek tek yıkanıyor.

— Ayyyy Ayşe içim şişti tamam anlatma! Haklısın bu kadar detay insanı yorar.

-— Yok Fatoş. Her dediklerini yaptım, hatta söyledikleri saatten bile geç çıktım, çünkü işleri yetiştiremiyordum ama onlar ne yaptı, 3 bin lira verdiler. Biz asgari ücrete anlaşmıştık dedim. Efendim kocası demiş ki bir iki ay deneyelim ondan sonra asgari ücret verelim...

Ya bu zenginler neden çalışanların parasını sürekli az veriyor anlamıyorum ki. Küçük oğlu bir bilgisayar oyunu aldı tam 40.000 (40 bin) lira ödediler. Büyük oğlu canı sıkkın diye İstanbul’a iki günlüğüne gitti, iki günlüğüne 20 bin lira harçlık verdiler. Bir aydır eşşek gibi çalışıyorum benim paramı kestiler. Bu çalışanların hakkı neden verilmiyor? Bu zenginler bizden kestikleri parayla mı zengin oluyorlar, ben gerçekten anlamıyorum. Ama Allah senden razı olsun, sen olmasaydın ben böyle çalışmaya devam ederdim. Şimdi diyorum ki ben ucuza çalışmam hakkım olanı alırım, vermezlerse de çıkarım işten ve işten ayrıldım sana geldim.

“İyi yapmışsın Ayşe’cim, her zaman söylediğim gibi hakkın olanı alacaksın. Kimse bize ekmek vermiyor biz emeğimizin karşılığını alıyoruz. Kimseye minnet duymamıza emeğimizi ucuza vermemize gerek yok” diyorum. Ayşe biraz rahatlıyor. “Heeeee bacım ben de senin dediklerini yapıyorum, amannnn boşver dur sana bir şey anlatayım da gülelim biraz” diyor.

YANAN LAMBALAR, ÖLEN KUŞ, SÜRPRİZ SON

Başlıyor anlatmaya. “O gün gece uykum kaçtı uyandım, mutfağa gidip bir su içeyim dedim. Su içerken pencereden dışarı baktım ki saat gecenin 2’si 3’ü olmuş milletin lambaları açık, hem de yatak odalarının lambası açık. (Ahahaaaa Ayşeee sen milletin yatak odasının hangisi olduğunu nereden biliyorsun) Hemen suyumu içtim yatak odasına gittim, Ahmet’i dürttüm şişt lan kalk hadi dedim. (Ayşe uyuyan adamdan ne istiyorsun?)

Ahmet de yarı uykulu uyandı. ‘Ne, ne oluyor?’ dedi. Ben de ‘Kalk, herkesin yatak odasının lambası yanıyor, benim neyim eksik?’ dedim. Ahmet de ‘Uykum var Ayşe’ deyince ‘Git yüzünü yıka gel’ dedim, zorla uyandırdım. (Ayşeee tamam anlatma aman bir şeyden de eksik kal) Ahmet gitti geldi, ‘Ayşeeeee kuş ölmüş’ dedi. Yataktan bir fırladım ‘Neee hangi kuş?’ diye sordum. Ahmet de ‘Ayşe bizim kaç tane kuşumuz var?’ diye sordu salak salak. Ben de ona imalı imalı bakınca anladı ‘Kızım manyak mısın beeee? Maviş ölmüş’ dedi.

Maviş bizim muhabbet kuşumuz, zaten hastaydı. Neyse Ahmet de Maviş’in ölmesini bahane etti uyudu. Fatoş bak hele şimdi sen bunu da dergiye yazarsın da bu dergiyi erkekler okumuyor değil mi?”

Bilmiyorum Ayşe biz onlardan gizlemiyoruz isteyen okuyabilir. Bence okumuyorlar.

“Fatoş sana bir şey soracağım”, (Nasıl olsa soracaksın da bari cevaplamayacağım bir şey olmasın Ayşe) Erkekler dergiyi neden okumuyor?

Gelecek sayı: Erkekler dergiyi neden okumuyor?

Fotoğraf: Freepik

İlgili haberler
Gelecek bizimle değişecek!

Kapitalist barbarlığa, aile, devlet, tarikat iş birliğiyle hayatlarımızı karartan ittifaka karşı eme...

Sınırların Ötesi: Kadınlar hakları için, eşitlik i...

Dünyanın pek çok ülkesinde kadınlar savaşa karşı, ağır çalışma koşullarına, eşitsizliğe karşı ses çı...

Erkekler ne de kolay mağdur(!) oluyor!

Yoksulluğa ve işsizliğe karşı mücadele etmeden nafaka hakkına sahip çıkılması mümkün mü?