Ben… 14 yaşında amcamın zoruyla oğullarından biriyle evlendirildim. Küçücük çocukken amcam saçım açık mahallede arkadaşlarımla bile oynamama izin vermezdi; “Sen bizim gelinimiz olacaksın; iş öğrenmen, namusunu koruman lazım” derdi. Yaşıtlarım saklambaç, evcilik, doktorculuk oynarken ben evde “Bu artık kocan” dedikleri adamdan saklanmaya; on altımda kucağımda ilk çocuğumla evi geçindirmeye başladım.
İlk dayağı evlendirildiğim günün gecesi “Neden kız kardeşin bizimle pastaneye geldi” bahanesiyle yedim. 55 yaşında evden kaçana kadar ardı arkası kesilmedi. Balkonda saçlarımdan sürükledi. Defalarca evden kaçıp kız kardeşime geldim. Ağzım burnum kan içinde taksiye binmeye çalışırken, taksiciler beni korkudan araçlarına almadı. Gecenin 4’ünde kardeşimin evine yürüdüğüm zamanlar oldu. 18 yaşında bir yeğenim var. Kız kardeşime gittiğimde en çok ona zarar vermesinden korktum çünkü benim çocuklarımdan birine -kızım 30 yaşında ve engelli- davranışını biliyorum. Kendi kızını sokağa atmaya çalışan, insanlara başlık parası kılıfıyla satmaya çalışan, sürekli döven o adam yeğenime neler yapmazdı!
ÜSTÜME KUMA GETİRDİ
Sözde evliliğimizin 2. ayında bir kadını eve getirip “Bu senin kuman artık” diye benimle tanıştırdı. Ciddiye almadım, içkili kafayla yaptığı bir hatadır dedim. Küçüklük cahilliği işte! O kadınla ilişkisi seneler sürdü. Göğsüne kadının isminin dövmesini yaptırdı. Hiç unutamıyorum bir gün babamlara gitmiştim. Ondan izin almadan gittiğim için kadınla beraber oraya geldi. Kardeşlerimin, tüm ailemin önünde “Sen kadın mısın? Kadın olsan sözümden çıkmazdın. Bak X’e hep dizimin dibinde ne desem dinliyor. Senin eşekten farkın yok” demişti. Evet ben bir kadın değildim. Ben 14 yaşında okulda olması gerekirken onun hizmetçiliğini yapan bir kız çocuğuydum. Babam bu olaylardan sonra beni götürmek için evime geldi. Gidemedim, korktum. Beni ailemle tehdit edip duruyordu tıpkı şimdi yaptığı gibi. Onlara zarar vermemesi için sustum. Babama beni o yaşta evlendirdiği için kızgınlığım da vardı orası ayrı.
ÖLÜME 2 SANTİM
İçki içerken ona eşlik etmediğim için beni yerlerde sürüklemiş, boğazımı kesmişti. Komşularım hastaneye götürdü. Bıçağın şah damarıma gelmesine 2 cm kalmış. Ölebilirdim.
Çocuklarımdan biri engelli ve devletin ona bağladığı bir maaş vardı. Babası sürekli onu döverek elinden alırdı parayı. Gidip bu durumu, hatta maaşının kesilmesini ve koruma talep ettiğini bildirdi kızım. Hiçbir dönüş alamadı. Kızım babasının şiddetinden korktuğu için defalarca kaçtı. Kız kardeşimde kaldı, evlendi, abisine gitti ama sonunda dönmek zorunda kaldı. Döndüğünde de babası her şeyin hıncını almak istercesine bin kat beterini yaptı. Şimdi onun ailesi beni dönmeye zorluyor. Ben dönersem kızıma yaptığının fazlasını bana da yapacağına o kadar eminim ki.
ALIN SİZE DEVLETİN KORUMASI!
Geçen hafta kız kardeşim ve kızı beni ziyarete geldiler. Yanıma ilk gelişleriydi. Eski kocam takip etmiş onları. Evin yakınlarındaki parkta uyuyup, ertesi sabah kapıma dayandı. Kapıyı yeğenim açtı. Bize saldırdı. Yeğenimin hemen polisi aramasıyla onu uzaklaştırdık. Yarım saat sonra karakoldan salındı orası ayrı. Bunlar yaşandığında benim koruma talebim vardı. Polis biraz geç gelseydi veya o panikle aramayı akıl edemeseydik birimize kesinlikle zarar verirdi çünkü silahı ve bıçağı var biliyorum. Ben devlete güvenmiştim. Gerçekten koruma talebinin, gizlilik kararının ciddiyetle işe yarayacağını sanmıştım. Karakolda ifade alırken bıçağın veya silahın var mı diye sormuşlar. Allah aşkına böyle bir adam “Evet var, eşimi öldürmeye gittim” mi diyecek?
POLİS ‘HALÜSİNASYONDUR’ DEMİŞ!
Yeğenim başka bir kentteki okuluna tek döndü. Öğrencilerin okula gittiği saatte havanın hala karanlık olmasına güvenmiş olacak ki yeğenimi okuluna kadar takip etmiş. Yeğenim okuluna girince kardeşimi arayıp “Kızının okulunu öğrendim. Ya ablanı geri döndürürsün ya kızını ziyarete hastaneye gidersin” demiş. Kardeşim hemen kızını arayıp durumu bildirdi ve yeğenim 1 hafta boyunca korkudan okula arkadaşlarıyla beraber gidip geldi, evden dışarı markete bile tek başına çıkamadı. 18 yaşında bir kız için bu kadar korkunç tecrübeler yaşayıp, polise bildirdiğinde de polis tarafından ciddiye alınmayıp her defasında “Benzetmiş olabilir misin? Travmadan kaynaklı halüsinasyon görüyor olabilir misin?” cümleleriyle karşılaştı. Hatta “Abartıyor olabilir misin?” dendi.
40 YILLIK ZİNDAN HAYATI
Bunlar gibi birçoğunu sığdırdım 40 sene süren zindan hayatına. Çevremdeki kadınlar gibi özgürce gezip dolaşmayı; istediğimi yemeyi, içmeyi, görmeyi, izlemeyi özlemiştim. Babamın maaşı için boşanalım parayı alıp yiyelim demesi bardağı taşıran son nokta oldu. Kendi ağzıyla boşanmayı istemesi benim işime geldi. Boşandık. Boşandığımız gece ağzımdan burnumdan kan getirene kadar dövdü beni. Dövme sebebi kızıma sınava hazırlanması için aldığım kitapların pahalı oluşuydu. Sonunda cesaretimi toplayıp sadece kendi paramla aldığım ev eşyalarımı da alıp kaçtım. Hala peşimde ama korkmuyorum.
SESİMİZİ ÇIKARTTIĞIMIZ ZAMAN GÜÇLÜYÜZ
Şu an hala ondan kaçıyorum. Yaşadığım yeri tekrar değiştirmek zorunda kaldım çünkü yerimi öğrendi. Tüm bu koruma, yardım talepleri; gizlilik kararı boşunaymış gibi geliyor. Bu adam benim evime kadar korkmadan gelebiliyor; bana, sevdiğim insanlara zarar vermek için çabalıyorsa ve bunun karşılığında hiçbir yaptırım uygulanmıyorsa nasıl “Korkma biz arkandayız” diyebilir ki bu devlet, bu kanunlar bana? Ben asla geri dönmeyi düşünmüyorum. Burada veya başka bir yerde hayatıma kendi ayaklarımın üzerinde bir şekilde devam edeceğim. Ama elinde hiçbir imkânın olmamasıyla beraber toplum baskısı yüzünden susan yüzlerce, binlerce kadın var. Kendimden biliyorum hep karşı çıkarsam, kaçarsam, haklarımı korkmadan ararsam el alem ne der diye düşündüm. Hiç kimseden korkmayın sesinizi çıkartın. Utanması, korkması gerekenler sizler değilsiniz. İleride benim gibi keşke dememek için geç kalmadan hakkınızı arayın. Bu hepimizin sorunu. Kol kola olduğumuz, sesimizi çıkarttığımız zaman güçlüyüz. 8 Mart buna vesile olsun!
Fotoğraf: Freepik
İlgili haberler
Gelecek bizimle değişecek!
Kapitalist barbarlığa, aile, devlet, tarikat iş birliğiyle hayatlarımızı karartan ittifaka karşı eme...
Erkekler oyunla ‘kafa dağıtırken’ kafayı yiyen kad...
Sorumlulukların kadınlara yıkılıp, iletişimin sıfıra düştüğü evliliklerde ‘oyun bağımlısı’ kocaların...
O çocuk ellerde oyuncak olmalı, gelin kınası değil
Yatılı bir kız lisesinde öğretmenlik yapan Berrin, öğrencisi Yüksel’in yaşadıkları üzerinden anlatıy...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.