Erkekler oyunla ‘kafa dağıtırken’ kafayı yiyen kadınlar!
Sorumlulukların kadınlara yıkılıp, iletişimin sıfıra düştüğü evliliklerde ‘oyun bağımlısı’ kocaların yaşattıklarından bıkan kadınlar anlatıyor…

Son zamanlarda duyduğum boşanma haberleri giderek çoğalıyor, bu izlenimi paylaştığım arkadaşlar da onaylıyorlar bu düşüncemi. Kimi boşanmalar bizi şaşırtıyor, kimine de “Çok bile dayandı” diyoruz. Hep deriz ya “Dört duvarın arkasında neler var bilemeyiz” ama anlatılanların da ortak bazı yönleri var gibi… Çok fazla yönü olan bu konuyu oyun bağımlılıkları ve boşanmalar açısından kafa yordum biraz; yapılan araştırmalar, edinilen istatistikler ve bunlara bağlı yeni uygulamalar da var elbet. Örneğin, Yargıtay tarafından “evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açtıkları gerekçesiyle” boşanma kararı verilmesi gerektiği kabul edilen vakalara oyun ya da teknoloji bağımlılığı da eklenmiş durumda.

Komşumun kızı Özlem, 5 yıllık evliydi. 20 yaşında aşık olup, okul hayallerinden vazgeçip evlendi. Eşi oyun bağımlısı olup da kendisine zaman ayırmayınca; ani bir kararla boşandı. İki ay sonra geri döndü. Yeniden evleneceklermiş. Anlaşmışlar, günde bir saatten fazla oyun oynamayacakmış…

Gülhan da hastaneden arkadaşım, 41 yaşında, telefon bağımlısı olan eşinin evin ekonomisine de karışmaması nedeniyle isyanda. “Bizim paramız ayrı, bir evde benim senin olur mu” deyip ayrılmaya kalkmış; üç ay ayrı yaşamışlar. Annesiyle yaşamaktan sıkılmış; geri dönmüş… “Neden ayrılamıyorum ben” diyor. Her sorunun altından para(sızlık) çıkıyor... “Sevdiğin hiç mi bir şey yok Selim’de” diyorum. “Bunu hiç düşünmedim” diye cevap veriyor. “Oğlumla yalnız yapabilir miyim, baş edebilir miyim? Erkek olsun başımda diyorum ama, dayanamıyorum onun vurdumduymazlığına” derken “Varlığına alışmışım sanki bir boşluğa düşecek gibi oluyorum” deyip boşanma kararında ısrarcı olamıyor.

39 yaşında Songül de benzer durumda. “Kulaklığı da takıyor kulağına tüm dünyadan kopuyor, aşıktık biz, artık onu tanıyamıyorum” diyor. Sürekli oyun oynamasından sonra öfke sorunu da çıkmış ortaya. Ayrı odalarda uyumaya başlamışlar. “Beni seviyor biliyorum, ben de onu seviyorum ama insan su içtiği bardağı olsun kaldırmaz mı?” diyor. Sorun kocasının ev işi yapmaması mı, oyuna ayırdığı zaman mı, görüşememeleri mi, geçim derdi mi… O bardağı masada bırakmayıp bulaşık makinesine yerleştirse, yemek yaparken her yeri batırmasa her şey düzelecek mi?

Bir de boşanınca annesiyle yaşamak zorunda kalacak kadınlar var ki onlar da “Yağmurdan kaçarken doluya mı kapılırız” hesabı yapıyorlar…

Bir de boşanma sürecinde yaşamaktan korktuğu ekonomik kaygıları var; çekişmeli mi, anlaşmalı mı boşanma… Tehdide maruz kalma, şiddet görme korkusu, çocuk varsa çocuğun velayetini kaybetme korkusu, geçinememe korkusu derken kadınlar için ayrılık süreçleri gerçek beklentilerinden ne de uzak kalıyor…

Fotoğraf: Freepik

İlgili haberler
Gelecek bizimle değişecek!

Kapitalist barbarlığa, aile, devlet, tarikat iş birliğiyle hayatlarımızı karartan ittifaka karşı eme...

İş başvurusunda ‘yaşım büyük’, emeklilik için ‘yaş...

Tek yapabildiğimiz günü kurtarmak oluyor. Bir peçeteyi bile ikiye bölüp kullanıyoruz artık. Yeri gel...

Kuyruklu yıldızın kuyruğu yalanlarla arşa uzandı

Çok aziz bir millet olduğumuz kesin. Ama artık biraz efendiliğimizi bozma zamanı geldi geçiyor. Çünk...