DERGİMİZDEN

Ekmek ve Gül dergisi Temmuz 2025 sayısı

Bu sayımız bir yandan Elazığ’da ve Artvin’de yeni kadın birlikteliklerinin kuruluşunun habercisi, öte yandan hükümetin mali programlarını, fırsatçı yaklaşımını teşhir etmeye devam ediyor.

Bir dilek tut yıldız kayarken...

Kadınlar bu sayıda yaşamlarına, zeytinliklerine, emeklerine, birbirlerine sahip çıkmanın olanaklarını tartışıyor, mücadelenin önünü kesen tüm düğümleri tek tek açmaya kafa yoruyor.

İşçi kadınların gerçeği: Yaşamak için “Ali Cengiz” oyunları

'Kadınlar bir nevi hiçbir zaman kazanamayacakları bir kumar oyunu oynuyorlar ancak her zaman kazananın oyunun kasası olduğu gerçeğini unutuyorlar.'

Adım adım işsiz bırakma: Salcomp örneği

Esenyurt’ta Salcomp fabrikasında sözleşmeli çalışan kadınlar bir bir işten çıkarılıyor. Patronların İŞKUR üzerinden istihdam ettiği kadın işçiler kıdemli işçilerin yerini alıyor...

Fabrikadan ibaret bir hayat, hayat mıdır?

'Yoksulluğun ve fazla çalıştırılmanın bir sonucu olarak, işçi kadınlar tüm yaşamlarını fabrikaya adapte ediyor.'

İlk grev, ilk heyecan

Pazar gününü pazartesiye bağlayan gece işe gidecek olmanın getirdiği tatlı uykusuzlukla buluştuk petro kimya işçisi kadınlarla. İlk grevlerini anlatırken örgütlü işçiler olmanın gururunu taşıyorlar.

'Zeytin ağaçlarına sarılacağız, topraklarımıza sahip çıkacağız'

Köylüler Maden Yasasına karşı mücadelede kararlı. “Zeytin bizim için çok önemli. İnsanların gelir kaynağı olan zeytinin yok edilmesini kabul edemiyoruz” diyor kadınlar.

İki eltinin hayatta kalma mücadelesi: Güvencesiz döngüsü, yoksulluk sillesi

İki elti, sekiz kişilik aileye bakarken kendini dayanışma içinde buluyor. Devletten destek alamayan ve ailenin tek çalışanı olan Ayşe üstüne çalıştığı fabrikadan “daralma” gerekçesiyle çıkarılmış...

Başkalarının hayalleri için çalışanların duyguları

Tüm bu duyguları farklı düzeylerde de olsa aynı sınıftan olan insanlar benzer şekillerde yaşıyor, bunun sebeplerini her gün çalışma ortamımızda görebiliyoruz…

Bir fabrika incelemesi: Devleşen kârlar karşısında eriyen hayatlar

KONVEYÖR fabrikasından kadın işçiler anlatıyor: Eşitsizlik, düşük ücret, güvencesizlik... “Aileyiz” denilen yerde, milyonluk kârlara karşı işçiler açlık sınırında yaşamaya zorlanıyor.

Görsünler halimizi artık!

“Çok iş, az para ve az işçi üçgeninden asla çıkamıyoruz.”

“Adalet, saygı ve insanca yaşam istiyoruz”

'Bu mektubu bir çığlık olarak görün; hem kendi sesim, hem de benim gibi susmak zorunda kalan binlerce emekçi kadın adına.'

Evden uzak, yeni bir yaşam hayali

'İçinde yaşadığımız ekonomik gerçeklikte, bu yaz tatilini çalışarak geçirmek, belki az da olsa bir birikim yapmak istiyorum. Bu, bir zorunluluk değil sadece; aynı zamanda bir var olma biçimi.'

Altı ay zamsız çalışmak değil de iş yavaşlatmak mı günah?

'Kendilerine gelince hiçbir şeyden tasarruf yapmazken işçilere “Tasarruf yapın, zam istemeyin” diye fetva veriyorlar. Yazıklar olsun!'

'Neden boşanmalarda arabuluculuk istemiyoruz?'

Dergimizin orta sayfasında 'Neden boşanmalarda arabuluculuk istemiyoruz?' sorusuna yanıtları zorlu boşanma süreçlerinden geçmiş kadınlar veriyor.

Emperyalizme, baskıcı rejimlere karşı ses yükseltelim: Enternasyonal mücadeleyi büyütme zamanı

'Tarihi bir dönemeçten geçiyoruz. Şimdi Ortadoğu’da sömürü ve yıkım döngüsünü kırmak için her bir ülkeden işçilerin, emekçilerin, kadınların dayanışma ve mücadelesinin yeşermesine ihtiyacımız var.'

Nedir bu emperyalizm? | 'Emperyalizm emekçilere karşı, emekçiler emperyalizme karşı'*

Emperyalist ve işbirlikçi tekelleri hedefe koymayan “iyi niyetin” başarı şansı yoktur ve halkı aldatmaktan başka bir anlam ifade etmemektedir.

Kadınlar Türkiye gündemini yorumluyor

İstanbul Küçükçekmece’de kadınlar Türkiye’de ve dünyada gündemden düşmeyen savaşları yorumladı. Gündemlerin onların hayatlarını nasıl etkilediğini anlattı.

Kürtaj yasağının tanıklarının hikayesi

'4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün filmi, sadece Romanya’nın karanlık bir dönemini değil, aynı zamanda bugün güncelliğini koruyan bir meseleyi önümüze getiriyor.'

Aile yılında Ülker Abla’yı hatırlamak

Ülker Abla’nın hikâyesi, bizim bildiğimizi sandığımız evlerin duvarlarını yeniden düşündürürken Gülten Akın’ın dizelerinde yankılanan o kadim kadın sesiyle birleşiyor...