İşçi mahallelerinde 25 Kasım sohbetleri
‘Henüz tam anlamıyla kendilerinde o gücü, birlikte değiştirebilecekleri bir hayat olduğunu hissedemiyor olsalar da yine de her fırsatta yan yana gelmenin yollarını arıyorlar...’

25 Kasım öncesi Esenyurt’ta kadınlar şiddetin birçok yönünü konuşmak için bir araya geldiler. İstanbul’da yoksulluk ve suç denildiğinde akla ilk gelen semtlerden biri Esenyurt ve bu yoksulluğun doğurduğu şiddeti bir araya geldiğimiz kadınların her biri bir yönüyle anlatıyordu. Bir yandan kapalı kapılarının ardında yaşadıkları ekonomik, fiziksel ya da psikolojik şiddeti konuşurken bir yandan da umutlular, yan yana olmak, evlerinden birkaç saatliğine çıkmış olmak bile yüzlerini allandırıyor.

Her kadının buluşmaya gelirken evinden bir börek, bir kek yapıp getirmesi bile aslında buluşmanın en başında dayanışmanın küçük bir örneğini göstermiş oluyor çünkü artık birinin evine misafirliğe gitmek de o evin sahibine ekonomik olarak “yük” haline gelmeye çok müsait. Çünkü kadınlar mutfağından, ekmeğinden, çayından kısarak evinin başka bir ihtiyacını karşılamanın yöntemlerini düne göre bugün daha çok arar halde.

‘Kimin ocağına ateş düşmüş devletin umurunda mı?’

Kadınlar yan yana gelir gelmez ucuz ürün alabilecekleri adresleri paylaşıyor. Şu markette pirinç indirimde, bu markette tuvalet kağıdı, pazardaki soldan üçüncü tezgahın sebzesi uygun ve taze... Konu dönüp dolaşıp şiddete geliyor. Mahallede geçen hafta yaşanan bir şiddet olayı geliyor gündeme: “Vallahi sesi duyunca kocama dedim ben gidiyorum, gittim dayandım kapıya vurdum bütün gücümle. Kadını dışarı çıkarana kadar da ayrılmadım kapıdan. Allah’tan başka kimseden korkum yok benim, kadının sesini duyup nasıl gitmemezlik edebilirdim? Ama işte herkes korkuyor, perdesini camını kapatıyorlar. Zaten devlet korumuyor, ha bir tane ölmüş ha iki, kimin ocağına ateş düşmüş devletin umurunda mı?”

Her defasında dahasını biriktirerek...

Geçim sıkıntısından devam ediyorlar bu kez; kiralar, faturalar, maaşlar konuşulmaya başlıyor: “Kiralar aldı başını gitti, inan havalar soğudu korkudan kombi açamıyorum. Ben yılda bir kere zam alıyorum ama her ay bir öncekinden daha yoksulum. Bak aha yıl bitti, asgari ücrete zam gelecek, 3-5 bin lira bize nasıl yetecek neye yetecek?”

Aslında bu çıkmazın içinde kendini ne kadar yalnız hissettiğini anlatmaya çalışıyor kadınlar. Bu sorunlarla nasıl başa çıkabilirizi konuşuyoruz ama bir araya geldikleri kadar umutsuzlukları da ağır basıyor zaman zaman. Kendilerini yalnızca bu şiddeti yaşamak zorunda kalanlar olarak görmekten öteye pek geçebileceklerini düşünmüyor ve ellerinden bir şey gelmediğini anlatıyorlar umutsuzca. Aralarından birkaçı “Bugün burada toplanmış çay içip, şunları konuşuyor olmamız bile umutlu olduğumuzu göstermiyor mu?” diyor. Henüz tam anlamıyla kendilerinde o gücü, birlikte değiştirebilecekleri bir hayat olduğunu hissedemiyor olsalar da yine de her fırsatta yan yana gelmenin yollarını arıyorlar; sadece dertleşmek için bile, birbirlerine dayanak olduklarını bilerek, her defasında dahasını biriktirerek...

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Esenyurt’ta kadınlar çerçi pazarı kurdu

Artan fiyatlara tepki gösteren kadınlar, soluğu Esenyurt’ta Kadın Meclisinin açtığı çerçi pazarında aldı.

Öfkeli ve kaygılıyız ama güçlüyüz: Esenyurt’tan deprem bölgesine kız kardeşlik köprüsü

Esenyurtlu kadınlar kız kardeşlik köprüsünü kurmak için buluştu.


Editörden