DERGİMİZDEN

Hayat kurtarma motivasyonu hayatta kalabilmeye dönüştü

17 yıllık bir hemşire anlatıyor: ‘Darp, küfür, ölüm biz sağlıkçılarla birlikte anılan durumlar oldu. Mesleğimizi güven içerisinde yaptığımız, işimize saygı duyulduğu bir ortam istiyoruz.’

Şiddet pandemisinden nasıl kurtuluruz?

Tıp öğrencisi kadınlar gelecek kaygısına ek olarak şiddet, taciz, mobbing korkusu da yaşıyor. Geleceklerini kazanmak için neler tartışıyorlar, ne talep ediyorlar. Selin anlatıyor…

Ich bin eine Krankenschwester!*

Mesleğe başladığı andan itibaren neymiş hemşirelerin yaşadıkları, pandemide ‘kahraman’ ilan edilenlere reva görülenler, onları başka ülkelere göçe zorlayan koşullar... Genç bir hemşire anlatıyor…

Bize işçileri durduran değil, güçlendiren sendika lazım!

Sağlık emekçisi kadınlar sendikalarına öfkeli: Ekonomik talepleri dile getiriyoruz cevap yok, özlük haklarını dile getiriyoruz cevap yok.

Kripto paradan umut olur mu?

Her kriz döneminde ‘zengin olma’ yolu olarak bir nevi moda gibi ortaya sürülen oyunlar şimdi de revaçta… Zamanında bankerlere para kaptıran nesil vardı, borsa oyunları, piyangolar, şimdi kripto para…

Böyle kıt kanaat nereye kadar?

Böylesi bir yoksulluk tablosu karşısında isteklerimiz de çok büyük değil; çocuklarımız için güvenceli bir gelecek, temel ihtiyaçlarımızı karşılayabildiğimiz güvenceli bir iş, insanca bir yaşam...

Kırkımdan sonra erkek baskısından uzak yaşayacağım!

10 yıllık zor bir evliliği geride bırakmanın zorluğu, üstüne aile baskısına rağmen kendi olmayı seçen bir kadının yeni hayatı için duyduğu heyecan ve yaptığı planlar…

Zamla gelen zamla gidiyor!

İşe gidip gelirken kadınların sohbetlerine kulak misafiri oluyorum, yaşadıkları ekonomik sıkıntıyı anlatıyorlar. Herkesin ortak derdi geçim sıkıntısı… Bir an önce zamlar geri alınmalı.

Sağlıkçıya şiddete alışmayalım!

Kadınları ve sağlıkçıları koruyan, şiddetin tekerrür etmeyeceği bir adalet düzeni istiyoruz.

KİRKE: Had bildirmeyi seven erkek ozanlara karşı kendi hikayesini yazan cadı

Kirke, yalnızlığa mahkûm edilmiş bir kadının kendi gücünün farkına varmasının, çalışarak büyütmesinin ve zorluklar karşısında yılmadan mücadele ederek kendini yoktan var etmesinin öyküsü…

Ekmek ve Gül Ocak 2022 sayısı

Yeni yılın ilk sayısında Ekmek ve Gül'de kadınlar yoksulluk ve her gün artan zamlar karşısında yaşadıklarını anlatırken mücadele çağrısı yapıyor.

Haydi fırtınanın en önüne

Bu ay ülkenin dört bir yanında ve her alanda haklarımızı savunmak ve daha fazlasını talep etmek için yan yana gelmeye, fırtınanın önüne geçmeye çağırıyoruz hepinizi.

İMES’te kadın işçi olmak: Taciz, fazla mesai, düşük ücret karşısında mücadele arayışı

İMES’te çalışan kadın işçiler kötü çalışma koşullarının yanı sıra tacizden de bıkmış durumda. Tüm zorluklara karşın mücadele ve yan yana gelmek kadın işçiler için artık tek çıkış yolu olarak görülüyor

Sabrımız yüzde hiç, artık serde mücadele var

İkilem basit: Sürünerek hayatta kalmak mı, insanca yaşamak mı? İlk seçenek her gün daha fazla yoksulluğa ve giderek açlığa adapte olma kabiliyeti gerektiriyor. İnsan bedeni, insan gibi yaşamak istiyor

İşçi Semra’nın sorgulamaları: Yarı aç yarı tok, nereye kadar?

Metal işçisi Semra’nın evinde soba tütmüyor, evi de iş yeri de ısınmıyor… İzin yapmak, dinlenebilmek, esnek çalışmanın bunca yoğun olduğu yerde hayal. Çocuğuna ayıramadığı vakit kursağında bir düğüm.

Aslı Börek’te işçinin tadı tuzu yok: Simidi yapanlar her gün simit alamıyor

‘Simiti, pastayı, böreği, galetayı, peksimeti üreten bizler bunları yemeyecek duruma gelmişsek daha ne duracağız. Sönen kadınların hayatı olmasın.’

100 TL’lik sütyeni 10 kuruşa yapanlar

Parça başı işle her hane neredeyse dumanı tüten bir fabrikaya dönüşüyor. Kocaeli’de tekstil atölyelerine parça başı çalışan kadınlar 10 kuruşa 100 liralık sütyen yapıyor…

Birleşik mücadele için temel olan işyeri çalışması

‘Önemli olan her işyerini kendi özgünlüğü içinde ele almak ve meslek, kadro, unvan, sendika, siyasal görüş ayrımı yapmadan en geniş emekçi kitlesini bir araya getirmek...’

Sağlıkçılar haklarına yan yana gelerek sahip çıkabilir

Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi İşyeri Temsilcisi ve SES İzmir Şube Yöneticisi Hülya Ulaşoğlu, sağlık emekçilerinin grev ve eylem süreçlerine dair gözlemlerini yazdı.

Nuran prenses oldu(!) Ya diğerleri?

‘150 yıl evvelinin ‘8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canımız ne isterse’ talebi bile fazla görülüyor gelinen noktada, konuşmayalım da ne yapalım?’