Depresyon sürekli bir üzüntü ve ilgi kaybına neden olan karamsarlık, değersizlik, umutsuzluk düşüncelerinin eşlik ettiği bir duygu durum bozukluğudur. Günümüzde en sık görülen rahatsızlıklardan biridir. Özellikle ülkece yaşamış olduğumuz 11 ilimizi derinden etkileyen, çok sayıda kayıpların yaşandığı depremler sonrasında depresyon ve kaygı yaşayan kişi sayısında önemli bir biçimde artış görülmüştür.
DEPRESYONUN BELİRTİLERİ NELERDİR?
■ Kişi kendisini günün büyük bir kısmında mutsuz, karamsar, çaresiz ve depresif hisseder.
■ Önceden zevk alarak yaptığı aktivitelerden artık zevk alamamaya başlar. Kişi kendisini sosyal çevresinden soyutlamaya ve eskiden zevk alarak görüştüğü kişilerle artık görüşmemeye başlar.
■ Kişinin iştahında önemli değişiklikler görülür. Örneğin hızlı kilo alma veya hızlı kilo verme.
■ Kişinin uyku düzeninde önemli değişiklikler görülür.
■ Kişinin enerjisinde belirgin ölçüde düşüklük görülür.
■ Kişi kendini değersiz hisseder ve geleceğe yönelik umutsuzluk düşünceleri hakimdir.
■ Kişi günün büyük bir çoğunluğunda odaklanmada, konsantre olmada güçlük çeker.
■ Kişide kendine zarar verme düşünceleri veya girişimleri görülebilir.
Bu belirtiler zaman zaman her kişide görülebilir fakat depresyon tanısı koyabilmek için kişinin gündelik işleyişini örneğin bozuyor olması (işe gitmemek, sürekli uyumak, ciddi kilo kayıpları, hayattan zevk almamak, intihar düşünceleri, değersizlik ve umutsuzluk düşünceleri) gerekir. İntihar düşünceleri ve girişimleri mutlaka ciddiye alınmalıdır.
DEPRESYONUN NEDENLERİ
Depresyonun sebebi günümüzde henüz hâlâ tam olarak bilinmemekle birlikte birçok araştırma sonucunda genetik faktörlerin depresyona etkisi olduğu sonucuna ulaşılıyor. Aile bireylerinde depresyon öyküsüne sahip bireylerin diğer bireylere göre yaklaşık 1 buçuk ile 3 kat daha risk taşıdığı görülüyor.
Yapılan beyin araştırmaları sonucunda depresyonda olan bireylerin beyin yapılarında serotonin (halk arasında mutluluk hormonu olarak bilinen) ve hipokampüs (anıların depolandığı beyin bölgesi) gibi bölgelerde küçülme olduğu saptanmış.
Bunların yanı sıra her gün çok fazla strese maruz kalma, cinsel, fiziksel, duygusal istismar öyküleri, ölüm ve sevilen birinin kaybı, başka hastalıklarla ilgili kullanılan bazı ilaçlarda depresyon riskini artıran faktörlerdendir.
Dünya Sağlık Örgütünün 2020 yılında yayımladığı rapora göre depresyon yaşayan kadınların sayısının depresyon yaşayan erkeklerin sayısına oranla 2 kat daha fazla olduğu belirtiliyor. Bir hipoteze göre kadınlarda depresyonun daha fazla görülmesinin nedeni hormonal dalgalanmalardan kaynaklanıyor. Bir başka hipoteze göre ise erkek egemen toplumda kadınların çok fazla baskı altında olması, ekonomik özgürlüklerinin kısıtlı olması, sosyoekonomik statülerinin düşük olması gibi konular kadınlarda depresyonun daha fazla görülmesine neden oluyor.
DEPRESYON TEDAVİSİ
Depresyon tedavisinde birçok terapi yöntemi kullanılır. Günümüzde en sık kullanılan yöntem bilişsel davranışçı terapidir. Kişinin depresyon öncesi yaşamına geri dönmesi hedeflenir. Hafif ve orta düzeyli depresyonda psikoterapinin oldukça etkili olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Hafif ve orta düzeyli depresyon tedavi edilmediğinde 6-18 ay kadar sürmektedir. Erken teşhis ve tedavide bu süre 2-3 ay ile sınırlı kalmaktadır.
Fotoğraf: K. Mitch Hodge/Unsplash
İlgili haberler
Bitkisel kozmetik hakkında notlar…
Bitkisel kozmetik deyince aklınıza aktarlardan uçucu yağ olarak aldığınız esans yağlar geliyorsa maa...
'9-14 yaşındaki çocuklara HPV aşısı rahim ağzı kan...
HPV aşısı neden önemli? Rahim ağzı kanseri nasıl bir hastalık? Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı D...
Her 5 kadından birinin sorunu: Miyomlar
Rahim ve çevresinde gelişen iyi huylu olan bu kitlelerin oluşum mekanizması net ortaya koyulamamış o...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.