Bugün bir başka dokunuşla yeniden can bulmuştu. Işıldamıştı günden güne solan gözleriyle küskün kalbi. Tıpkı sağaltım gördüğü başka hastanede tekerlekli sandalyede bir oğlanla bakıştıkları günkü gibi.

Yarın onlar da dönecekti. Evde kimse olmayacaktı. Falımdaki boş mezarı göreceklerdi ve onlar da değiştirilecekti. Bence birini öldüren herkes, bir başkasıyla değiştirilir.

“Kaç kere söyledi oysa! Sıkı sıkı tembihledi. ‘Bu saatlerde arama! Çok yoğun oluyor, Akif Abi kızıyor. İnadına mı yapıyor ne! Ardı ardına çaldırıyor telefonu. Belki de önemli bir şey olmuştur!”

Derin bir iç çekip gözlerini kızının ayak parmaklarından lime lime edilmiş kendi el bileklerine çevirdi. Sol el bileği daha az acı veriyor ama sağ el bileğine oranla daha çirkin görünüyordu.

Sonraki gün bu kirli odada gözlerimi açtığımda gırtlağım delinmişti. Ellerim, bu bilinmez çukurda gezindi günlerce, korktu, titredi, kana bulandı, görüntümü aklıma çizmeye çalıştı…

‘İstediklerini yapmazsam beni annelerine şikayet edeceklerini, işten attıracaklarını söylediler. Dediklerini duysanız siz bile korkardınız. Benim için öyle şeyler uydururlarmış ki...’

Hayat sonunda yolunu değiştirmiş, farklı bir tarafa akmaya başlamıştı. Tarihini de kaderini de kendisi yazacaktı bundan sonra. Yalnızlığını sonlandıran bir yoldaş bulmuş gibi, sıcacık hissediyordu.

‘İbrahim’le yaşamanın işkenceye dönüştüğü şu günlerde ilginç bir şekilde ailesi ile geçen günlere özlem duymuyordu. Neden sonra şefkat görmemiş olmanın da şiddetin başka bir biçimi olduğunu anladı.’

‘Abla sen ne zaman işi bırakıp evinin hanımı olacaksın?’ diye sordu. Kadın şaşırdı, ‘İşi bırakmayacağım ki.’ Er, ‘Abla yani evlenmeyecek misin?’ ...

Başlarındakine yol veriyor kapının ağzında durarak. “Yakın” diye bağıran bir ses duyuluyor arkalardan “Yakın hepsini” Başlarındaki arkasına dönüp sesin geldiği yöne doğru gülümsüyor.