Okurumuz Heidi Korkmaz'ın koronavirüs sürecinde ölen bir annenin kızları üzerindeki etkisini kaleme alan öyküsü: Zamansız ölüm.
‘Her yeni güne sevgiye başlarsın, annem sen benim yanıma kalansın...’ başımı yavaşça önüme eğdim ve bunca kalabalığa rağmen, yüreğimin sızlayan yanını kendimle baş başa bıraktım.
Hayat sonunda yolunu değiştirmiş, farklı bir tarafa akmaya başlamıştı. Tarihini de kaderini de kendisi yazacaktı bundan sonra. Yalnızlığını sonlandıran bir yoldaş bulmuş gibi, sıcacık hissediyordu.
Kendini beş gündür ahıra kapatılmış bir inek gibi hissediyordu. Çok dövülmüş, vücudunda sigara söndürülüp defalarca çatal batırılmış sonra da günlerce kilit altında tutulmuş bir inek…
Bütün gününü yalnız başına yolun kenarındaki küçük çadırında, geceyi de kızlarını ve eşini beklerken geçiren Fatma teyzenin öyküsü...
‘İbrahim’le yaşamanın işkenceye dönüştüğü şu günlerde ilginç bir şekilde ailesi ile geçen günlere özlem duymuyordu. Neden sonra şefkat görmemiş olmanın da şiddetin başka bir biçimi olduğunu anladı.’
‘Artık sesimi unuttum, dilimi yuttum. İki kulağım tetikte. Düşman rahat bırakmıyor. Sığınaktayım ve korkuyorum... Tek istediğim bir gece olsun baston sesiyle sıçramadan, korkmadan uyanmak.’
‘Olanca gücüyle yüklendi. Tüm ağırlığını vererek omzundan bastırıp çökertti yere. Daha açılan açıldıkça irileşen, irileştikçe kanlanan gözleri, kızaran yüzüyle tanımadığı biriydi.’
‘Ahh, Pakize ah, kafamda ne çok yer tutuyorsun! Ne çok sıfatın var. İçine su perisi kaçmış, cindilidir diyenler, kafadan kontak, tahtasız, yabani diyenler...’
‘İnsanın kendisi ile yüzleşmesi bu kadar kolay mı? Yüzleşmek için insanın karşısında onu zorlayan bir şey olmalı.’
‘Düş düşü açıyor, tüm ülke vapura dönüşüyor, ebemkuşağına doğru ilerliyoruz...’
‘Depo önceki zamanlarda geldiği depo değil gibiydi. Hangara saçılmış kasaların yerinde, kapakları açık tabutlar vardı. Göğüs kafesi daraldı…’
Sennur Sezer 2017 Emek-Direniş Öykü ve Şiir Ödülleri’nde öykü dalında birinci olan bu öykü, bir kıymık gibi batıyor insanın yüreğine. Eline sağlık Şeyma Koç...
Basit biri olmak istiyorum, herhangi biri gibi… Fakat beynimdeki ses beni rahat bırakmıyor…
Bugün bir başka dokunuşla yeniden can bulmuştu. Işıldamıştı günden güne solan gözleriyle küskün kalbi. Tıpkı sağaltım gördüğü başka hastanede tekerlekli sandalyede bir oğlanla bakıştıkları günkü gibi.
Keşke hep kara önlük olsaydım. Kısacık etekleriyle ip atlasalardı bahçelerde…
Mayıs mayıs bir sıcakta, duman duman bir telaşla akıp giderken, ansızın sıçrayıverdi kucağına düşenlerle. Taş, toprak olsa aldırmaz, böyle boş bulunmazdı. Eyvah, dedi titreyerek...
İnsan, bir bütün olarak insan. Niçin böyle yaşıyoruz? Ve hatta niçin ölüyü kadınlar bekler bu memlekette? Nefes gider gitmez niye herkes hayatına devam eder? Nasıl edebilir?
Ağabeyim başka bir zamana aitmiş gibi duruyordu yanı başımızda. Kaç başka zaman yaşamışız bizim evde. Kaç dil konuşuluyor, belli değil. Annem hâlâ soğanı kısık ateşte kavuruyordu...
Anita hamile olduğunu Luca’ya söylediğinde genç adam dondu kaldı. Ne mutluluk, ne üzüntü… Hesapta olmayan, planlanmamış bir şeydi bu. Bir bebek mi?
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN






















