DERGİMİZDEN

‘Hükümet köprü yaptı, yol yaptı’ diyorlar ama biz geçmediğimiz köprüye para ödüyoruz.. İnsanca yaşayamıyoruz ve neredeyse ek iş aramak durumunda kalıyoruz.

Bir fabrikada kadınlar bir yandan çalışırken bir yandan üniversite tercih döneminde çocuklarını nasıl okutacakları derdini konuşuyorlar…

Ankara Batıkent’te Petrol İş sitesinde Ekmek ve Gül okuru Kadınların sorunları birlikte çözmek için attıkları küçük adımların ne kadar da önemli olduğunun hikâyesi…

Şöyle efil efil esmenin, etekleri zil çaldıran ferahlığın, sereserpe yaşanılacak bir hayatı kazanmanın zamanı çoktan geldi...

Yoksulluk, işsizlik, gelecek kaygısı, gericilik, baskı, şiddet dört bir yanımızda ve birbirlerine çelik iplerle bağlılar. Üstümüze giydirilen yokluk hırkasını çıkarıp atma mevsimi gelmedi mi artık?

‘Yapılacak en önemli şey, kadın mücadelesinin temel dinamiğinin bu ülkede yaşam hakları ellerinden alınan geniş kadın kesimleri olduğu vurgusunu defaatle yaparak, mücadelenin eksenini genişletmek…’

Hayatı gençler için Kutu Park’tan ibaret kılmaya çalışanlara karşı, bütün hayatı, tüm güzellikleriyle, hak ettiğimiz gibi özgürce, esenlikle, güven içinde birlikte kazanabiliriz.

Bu sene üniversite sınavına hazırlanırken en çok hissettiği duygunun neden endişe olduğunu anlatıyor Kocaelili genç kadın.

‘Gençlik yıllarımı daha fazla borçlanmak için geçiriyorum. Bu güzel yaşlarımda eğlenmek ve öğrenmek yerine, kasiyerlik, garsonluk, amelelik yapıyorum...’

Antep’te yaşayan liseli genç, aile evinde yaşadığı şiddet nedeniyle çocuk yurduna yerleştiriliyor ancak yurtta koşullar öyle zor ki, şiddet gördüğü eve dönmek durumunda kalıyor...

Düzenli fiziksel aktivite çocuk ve gençlerin fiziksel, sosyal ve mental gelişimi için oldukça önemli. Fiziksel aktivite özellikle onlar için hayati!

Parklar, oyun alanları yetersiz, çocuklarımız sosyalleşemiyor, parklarda sıra bekliyor… Bu yaz aylarını çocuklarımız için nasıl dinlenecekleri ve eğlenecekleri bir tatile çevireceğiz?

Tarihsel bir anlatı olmasının yanı sıra, dönemin insanlarının duygularını da çok gerçekçi bir biçimde yansıtan roman güçlü karakterleri ile dikkat çekiyor.

1998 yılında ilk adımı atılan Gençlik Yaz Kampının bu yıl 19’uncusu düzenleniyor: 18-25 Ağustos’ta İzmir-Selçuk’ta başımızı birbirimizin omzuna yaslamaya, içimizi yıkamaya gidiyoruz!

Dizinin yayına girdiği bu dönemde basın özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik uygulamaların artmaya başlaması kamuoyunda oldukça tartışılıyorken, bakalım ekrana yansıması nasıl olmuş?

Okullarda sözleşmeli çalışan personeller yaz tatili gelince işsiz kalıyor. Bir sonraki dönem işlerine geri dönüp dönemeyecekleri belirsiz. Gelin, bu işin derdini, çekenden dinleyelim...

Bakırköy Belediyesinde grev sonrası sözleşme yenileme döneminde neler yaşandığını Bakırköy Belediyesinde yıllarca emek vermiş bir işçi anlatıyor.

Sendikadan beklemeden seçilecek komiteler ve yapılacak düzenli toplantılarla içerde yaşanan baskılara karşı ortak hareket etme kabiliyetine kavuşacak inisiyatif almanın zamanı gelmedi mi?

Tatilin emekçilerin sözlüğündeki yeni anlamı ek iş yapmak için boş zaman…

Ayşe, Neşe, Aynur, Nesrin ne yapsalar geçinemeyen dört kadın. Derdin nedenini de çözümünü de biliyorlar bilmesine de işte o soruda gelip düğümleniyor mesele...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.