Çantamız taş dolu, ancak birlikte hafifletebiliriz!
Üniversiteler açılıyor… Yükümüz her sene olduğu gibi ağır ama yürümekten asla vazgeçmiyoruz.

Üniversitelerin bir kısmı açıldı bir kısmı ise önümüzdeki günlerde açılacak. Ancak üniversite yaşamı heyecanının yerini bir sürü soru işareti dolduruyor. Ne yiyip ne içeceğim? İhtiyaçlarımı nasıl karşılayacağım? O yüzden okul çantamıza bu yıl derinleşen ekonomik kriz yükünü koyuyoruz.

Sokakta rahatça yürüyememe, demokratik her türlü hakkımıza saldırı, barınma sorunu, taciz, mobbing, baskı ve daha niceleri ile çantamız doldu, kambur yapıyor. Yüklerimiz her sene olduğu gibi ağır ama yürümekten asla vazgeçmiyoruz.

ÇALIŞMAK, OKULU BIRAKMAK, AİLE EVİNE DÖNMEK

Memleketlerinden gelen genç kadınlar yine okuyabilmek için çalışmak zorunda kalıp bir yandan geçim derdi bir yandan da okul derdine düşüyor. Genç kadınların yazılarında, mektuplarında hep okuduğumuz o cümleyi hatırlayalım: “İhtiyaçlarımı karşılayabilmek ve okuyabilmek için çalışmalıyım.”

Özellikle bu yaz ayında birçok üniversiteli genç kadın geçinemedikleri için ve yüksek ev kiraları yüzünden tası tarağı toplayıp aile evlerine dönmek zorunda kaldı, bu dönem de aileye bağımlılıkları zorundalıktan doğru daha da artıyor ve hayatlarının her alanında daha da sıkışıyorlar.

İşyerlerinde şiddetin ve tacizin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Özellikle çalıştıkları cafe ve barlarda “Güzel giyin, makyaj yap, gül, sıcak kanlı ol, sohbet et” gibi direktiflere maruz kalıp belli bir kalıba sokulmaya çalışılıyor. Hayatın gittikçe pahalılaştığı bu dönemde yarı zamanlı ya da tam zamanlı işlerde asgariden az ücretler alarak çalışmak zorunda olup, okuyabilmek için hem sosyal hayatlarından hem de okullarından vazgeçiyorlar.

KYK yurtlarında 4 kişilik odaları 6 ve 8 kişilik yapmaları, odalardaki çalışma masalarını çıkartmaları, yemeklerin sabit bir menü şeklinde olması gibi birçok yeni uygulamayla geçim derdi ve barınma sorunu öğrenciler için can alıcı bir yerde duruyor. Dönem açılmadan özellikle KYK’da kalan öğrencilerin çeşitli WhatsApp grupları kurup meseleyi tartıştıkları ve kamuoyu yaratma girişimlerinin olduğunu şimdiden duyuyoruz. Bu demek oluyor ki öğrenciler bu dönem söz söylemekten geri durmuyor. Öğrencilerin demokratik mekanizmalarının olmaması, tek adam yönetiminin üniversitelerdeki demokratik alanları yok etme girişimleri de bu dönem artarak devam edip mücadele edilmesi gerekecek bir tablo olarak karşımıza çıkıyor. Yani sırtımızda kambur yaratan yükleri el ele verip boşaltmak zorundayız.

ÖRGÜTLÜ AĞLARIMIZDAN KORKUYORLAR!

Kadınlara yönelik işlenen suçlarda cezasızlık, her biri bir öncekini aratan korkunç yargı kararları, şiddeti körükleyen nedenler peşi sıra artarken aynı zamanda kadınları şiddete karşı koruyacak, şiddeti önleyecek mekanizmalar bir bir ortadan kaldırıldığına da şahit olduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Fakat bu dönemde özellikle üniversitelerde genç kadınların yer yer topluluklarla yer yer Ekmek ve Gül gruplarıyla bütün bir toplumsal yaşamı değiştirme mücadelelerine de tanık olduk. Bu yıl da yine üniversitelerde güvenli kampüs oluşturmak yerine kadın üniversitelerini gündeme sokmaya çalışsalar da güvenli kampüs talebi genç kadınların daha gür bir sesle dile getirdikleri en acil ihtiyaç olarak karşımızda duruyor.

GÜCÜMÜZ BİRLİĞİMİZ

Baskılar, taciz ve şiddet gittikçe artarken gerekli önlemlerin alınması için çeşitli üniversitelerde genç kadınlar taciz ile mücadele ve önleme komisyonlarının faal bir şekilde çalışması, yurtlarda ve kampüslerde güvenliğin sağlanması talepleriyle toplulukların ve genç kadınların örgütlü bir şekilde çalışma yürütmesi önemli bir yerde duruyor. Kadın topluluklarının faaliyet alanları yaratması kendimizi ifade etmek ve tartışmak için alanlar yarattığını bilyoruz. Toplulukların yarattığı bu tartışma alanlarını genişletmek ve bu alanları terk etmemek kadınların üniversitelerde kurdukları örgütlü ağların gelişmesini ve büyümesini sağlar. Özellikle kadın topluluklarıyla birbirimizin hayatlarına dokunarak sırtımızı güvenle yasladığımız birçok genç kadının bir araya gelip kurduğu örgütlü ağları hemen hemen bütün üniversitelerde gördük.

Genç kadınların kurdukları bu ağdan ve yan yana gelmelerinden korkmuş olacaklar ki yakın bir tarihte İçişleri Bakanlığı 81 il valiliğine “üniversitelerde güvenlik ve barınma tedbirleri” konulu bir genelge gönderdi. Yapılan toplantıda alınan kararda öğrenci toplulukları ve kadın platformları için “illegal yapılanmalar” dendi. Bu kez de üniversitelerde güvenli kampüs talebi olan genç kadınlar hedef haline gelirken kadınların başvurabilecekleri bütün mekanizmaları ve yasal hakları elimizden almaya çalışmaktan vazgeçmediklerini tekrar göstermiş oldular. Büyük çabalarla kurulan yan yana gelen genç kadınların kurdukları topluluklara vurmaya çalışılan bu darbe kadınların şimdiye kadar büyük mücadeleler vererek elde ettikleri haklara vurulan bir yumruk.

Eşit, özgür bir yaşam talebimizden tutalım da güvenli kampüs barınma hakkı, eğitim hakkı gibi bütün haklarımızı yine yeniden bir araya gelerek kazanacağımızı da biliyoruz. Şimdi o doldurdukları çantaları boşaltıp eşit, özgür, şiddetsiz ve haklarla dolu bir çanta yapıp tekrar yola koyulma vakti…

Fotoğraf: Ekmek ve Gül