Mahsa’nın saçlarıyla ördüğümüz özgürlük mücadelemiz
Kapağımıza İranlı kadınların cesaretini, verdikleri gücü yansıtmak istedik. Hadis Najafi’nin sarı saçlarını toplayıp direnişe koşuşundaki cesaretin Türkiye’deki kadınlara cesaret vermesini istedik.

“Diktatöre ölüm”, “Kadın, yaşam, özgürlük” sloganları İran sokaklarında yankılanıyor. Zorunlu başörtüsü dayatmasına uymadığı için Mahsa Amini, İran’da ahlak polisi tarafından öldüresiye darbedildikten sonra hayatını kaybetmişti. Zorunlu örtünmenin İran rejimi tarafından kendini var etme kalesi ve kadınları baskılamanın aracı olarak kullanılmasına, ahlak polisi şiddetine karşı İran’da protestolar başladı ve hızla büyüdü. İran açısından kritik öneme sahip petrol fabrikaları, şeker fabrikalarında çalışan işçiler işe “Kadın, yaşam, özgürlük” yazılı kıyafetlerle gittiler, açıklama yayınlayıp greve çıktılar… İran’ın farklı şehirlerinde üniversiteler polis müdahalelerine rağmen aynı anda kampüs içerisinde yürüyüşler düzenlediler, boykot örgütlediler. Öğretmenler ülke çapında ortak bir grev için tartışmalarını sürdürüyor.

Kadınların özgürlük talebi bir halkın diktatörlüğe karşı özgürlük talebi haline geliyor. Diktatörlüğe, molla rejimine, gericiliğe karşı kadın-erkek, öğrenci-işçi sokağa çıkıyor. İranlı kadınların öncülük ettiği mücadele dünya genelindeki kadınlara da ışık oluyor. Kapağımıza İranlı kadınların cesaretini, dayanışmadan aldıkları ve bize verdikleri gücü yansıtmak istedik. Hadis Najafi’nin başörtüsü olmadan sarı saçlarını toplayıp direnişe koşuşundaki cesaretin Türkiye’deki kadınlara cesaret vermesini istedik. Çünkü bizim de nefese ihtiyacımız var. Özgürce, ferahça alınmış nefeslere... Geçim sıkıntısı, şiddet, mobbing, işsizlik, açlık içinde boğulmamak için birlikte mücadeleye...

Nedir nefesimizi daraltan, boğazımızı sıkan şeyler?

İşyerinde taciz, mobbing, ciğerlerimizi dahi söndüren bir çalışma temposu, akıllarda çocuğun karnı doyuyor mu, tuvalete gidersem tutanak tutulur mu soruları… Evde yemek, temizlik, çocukların ödevleri, kocanın babanın yargılamaları, vücuttaki her bir eklemin ağrısı, ne zaman yatıp iyi bir uyku çekebileceği, yemeği nasıl yettirebileceği… Okulda ders, akademisyenlerin cinsiyetçi sözleri, akılda bir çay daha içsem cebimdeki para yeter mi, hava karardıktan sonra yurda tek yürümesem mi soruları… Festival bileti sırasında ise herkeste tek soru: Acaba yasaklanır mı? Hep bir yerdeyiz ama kafamız hep sorularla dolu. “Anı yaşa” diyenlere sormalı: Mümkün mü?..

Bizi kendi kafamızın içindeki sorularla baş başa bırakan, yalnız hale getirmeye çalışanlara karşı yalnız olmadığımızı tekrar tekrar hatırlamalıyız. Komşumuzla, işyerindeki arkadaşımızla, sıra arkadaşımızla, velisi olduğumuz okulun öğretmeniyle, hastası olduğumuz hastanenin işçisiyle, doktoruyla…

***

Bu ay anayazımızla kafamızın içinde dönüp duran bu soruları yaratanlara hesap soruyor, düğümün nerede olduğuna işaret ediyor, “Biz o düğümün ve çözümün neresindeyiz?” diye soruyoruz. Çocuğunun beslenme çantasını dolduramayan velilerden, öğrencilerinin beslenme çantaları boş gelmesin diye ücretsiz bir öğün sağlıklı yemek talep eden öğretmenlere kampanyamızın nasıl sahiplendiğini sayfalarımıza taşıyoruz. Technomix ve ETF işçileriyle her türlü yıldırmaya, zora karşı vazgeçmedikleri direnişlerini konuşuyor, kapatılıp kapatılmayacağına dair spekülasyonlar olan Onkoloji Hastanesinde çalışan işçilerin “Peki biz şimdi ne yapacağız?” sorusuna cevap arayışlarına ortak oluyoruz. Birlikte sorular soruyor, öğreniyor, öğretiyor ve özgürlük mücadelemizin taşlarını o zorlu yollara birlikte örmenin heyecanını taşıyoruz.

Geçen ay çağrısını yaptığımız “Okullarda bir öğün sağlıklı ücretsiz yemek her çocuğun hakkı, bu hakkın gereğini yerine getirin” çağrımız büyük bir karşılık buldu. Bugün onlarca ilde bu talep sahipleniliyor ve harıl harıl çalışıyor kadınlar. Talebimiz medyada, sokakta, işyerlerinde, okullarda karşılık buldu. Talebimiz mecliste kanun tekliflerine dönüştü. Kimi yerel yönetimler bu talebin gereğini yerine getirmek üzere harekete geçti. Bazı sendikalar bu taleple çalışmalara başladı. Bu talebin bu kadar hızlı ve geniş bir biçimde karşılık bulacağını biliyorduk, çünkü gerçekler gün gibi ortada! Çocuklar aç... Bundan daha büyük bir mesele mi var? Bu talebin gereği yerine getirilene kadar çağrı yapmaktan, sokak sokak, okul okul, işyeri işyeri tartışmaktan, konuşmaktan, birlikte mücadele etmenin ve kazanmanın yollarını aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Herkesi de bu haklı talebi yükseltmek ve bu hakkın gereğinin yerine getirilmesi için bizimle birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

Birlikte kazanacağız!

Fotoğraf: Kazım Kızıl 

İlgili haberler
Ekmek kırıntıları ile doymak mı? Birlikte ekmek ve...

İşçiler fabrikalarda çıkan yemekleri, artık midelerini bastıracak kadar yiyorlar. Kalanı mı? Çocukla...

Sadaka değil, çocuklarımızın hakkını istiyoruz!

Çocuklarımıza sadaka istemiyoruz, verdiğimiz vergilerin bizler için kullanılmasını, çocuklarımızın s...

Çağrı merkezi çalışanı kadınlar anlatıyor: Çocukla...

5500 liralık asgari ücretle hayatını idame ettirmeye çalışan çağrı merkezi çalışanı Elif, Yasemin ve...