İstismarın görünmeyen yüzü: Duygusal istismar
Çocuğuyla iletişim kuramayan aileler destek alıyor mu? Anne babalar çocuğun duygusal ihtiyaçlarının farkında mı? Ebeveyn hataları çocukta nelere yol açıyor? İşte Türkiye’de ‘duygusal istismar’ gerçeği

Çocukluk dönemi hem kişinin yaşamının tamamını etkileyen bir dönem olduğu için hem de bu dönemde yaşananların tam olarak anlaşılması zor bir dönem olduğu için oldukça önemli ve riskli. Dünya üzerinde ancak 20. yüzyılda çocukların da insan haklarına sahip bireyler olduğu anlaşılmaya ve kavranmaya başlandı. Ancak bu kavrayışın hâlâ tam olarak sağlandığı ve anne babalar başta olmak üzere toplumun ve devletin çocuklara karşı görevlerini gerektiği gibi yerine getirmediği ortada. Dünya üzerinde yaşanan pek çok olayın sonuçlarından en fazla etkilenenler grubunda bulunan çocuklar, doğrudan suça da en fazla maruz kalan gruplar arasında yer alıyor. Çocukların maruz kaldığı pek çok somut suç ve olayın yanı sıra, çocuğun yaşamında en az bunlar kadar etkili başka bir nokta daha var: Duygusal istismar. 

Anlaşılması ve ortaya çıkarılması en zor istismar ve şiddet türlerinden olan duygusal istismar çocukların tüm yaşamını çok derinden ve doğrudan etkiliyor. Görünmez olması duygusal istismarın ortaya çıkarılmasına da engel oluyor.

Duygusal istismar gerçeği, geçtiğimiz günlerde Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu tarafından Işık Üniversitesinde düzenlenen ‘İstismarın Görünmeyen Yüzü’ konulu forumda masaya yatırıldı.
Klinik Psikolog Ayşen Ufuk Sezgin, Adli Bilimler ve Sosyal Hizmet Uzmanı Oben Südütemiz, Çocuk, Ergen ve Yetişkin Psikiyatristi Yankı Yazgan ve Klinik Psikolog, Çift ve Aile Terapisti Yudum Akyıl’ın konuşmacı olduğu forumda, Türkiye’de duygusal istismarın boyutlarına, nedenleri ve sonuçlarına, nasıl önlemler alınabileceğine ilişkin oldukça önemli bir tartışma yapıldı. Forumda GFK Türkiye tarafından yapılan araştırma sonuçlarına da yer verildi.

EBEVEYNLER YARATTIĞI ŞİDDET ORTAMININ FARKINDA MI?
GFK Türkiye tarafından 15 ilde, 1-18 yaş arası çocuğu olan 1241 kişiyle internet üzerinden online görüşmeyle yapılan araştırma, çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı. Araştırma sonuçlarına göre;
* Çocuklarıyla iletişim sorunu yaşayan 10 aileden sadece 1’i uzman desteğine ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Destek almayanların yüzde 73’ü başvuruya gerek duymadığını söylüyor. Ücretsiz kamu desteğinden haberdar olanların oranı ise sadece 20.

* Anne babaların yüzde 82’si, çocuğuna sevgisini gösterebildiği ve iletişim kurabildiğini söylüyor. Ebeveynlerin yüzde 18’i iletişimde başarısız olduğunu düşünerek özeleştiri yapıyor.

*Katılımcıların kendi anne baba öyküleri de sorgulanana araştırmada ebeveynlerin yüzde 42’si her zaman anne ve babalarına doğru söylediğini, yüzde 35’i de ailesinin kendisini yargılamadan dinlediğini belirtiyor.

* Her 3 ebeveynden 1’i çocuğunun fotoğraflarını sosyal medyada paylaşıyor. “Paylaşmıyorum” diyenler yüzde 45, aksini söyleyenler yüzde 35. Sosyal medya takipçileri arasında tanımadığı ya da az kişi olduğunu söyleyenlerin oranı ise yüzde 36. Bu paylaşımlardan çocuklarının rahatsız olacağını düşünen ebeveynlerin oranı yüzde 11. İstismar riski farkındalığı da sadece yüzde 10. Çocuklu fotoğrafların kötüye kullanılacağından endişe edenler de yüzde 10.

* Ailelerin yüzde 27’si çocuğunu ders ya da aktivite yapmaya zorladığını söylerken, yüzde 22’si çocuğunu başarısını abisiyle kıyaslıyor.

* “Çocuğum televizyon izlerken veya tabletle, bilgisayarla oynarken ben de işlerimi hallederim” diyen ebeveynlerin oranı yüzde 28. “Ellerine akıllı telefon veya tablet veririm. Televizyon açarım” diyenlerin oranı yüzde 20. Kısıtlama yapanların oranı da yüzde 41.

* 5 ebeveynden biri sözünü dinlemediğinde çocuğuna ceza veriyor, hayali bir varlıkla ya da çekindiği bir kişiyle korkutuyor.

* Ailelerin yüzde 22’si cezadan yana. Çocuğunu ikna etmek için beyaz yalanlar söylediğini belirtenler ise yüzde 21. “Sesimi yükseltirim, bağırırım” diyenler de yüzde 21 oranında.

* Anne-babaların yüzde 28’i çocuklara en sık “Beni seviyorsan ödevini bitir” diyor. Yüzde 64’le bu nesilden nesle anne-babaların en fazla kurduğu cümle. En sık söylenen bir diğer söz ise yüzde 27 ile “Baban gelince görürsün”, “Başkasının annesi olacağım.”

DUYGUSAL İSTİSMAR EN ÇOK ÇOCUK BAKIMI SIRASINDA UYGULANIYOR
Yukarıdaki sonuçların da gösterdiği çıkıyor ve çoğu zaman disiplinin bir parçası olarak ele gibi, duygusal istismar genelde aile içinde, çocuğa bakım hizmeti veren kurumlarda, okullarda ortaya alınıyor.
Duygusal istismar, iki biçimde ortaya çıkıyor; pasif ve aktif duygusal istismar. İki biçimi de oldukça zarar verici olan bu istismar türlerinden pasif olanı hem ortaya çıkması, fark edilmesi hem de verdiği zararın boyutu nedeniyle daha tehlikeli.

Pasif duygusal istismar; Duygusal yoksun bırakma, görmezden gelme, değersizleştirecek davranışlarda bulunma, yeteneklerini, kişiliğini anlamama, bunu yansıtmasına izin vermeme, sosyal ilişkilere teşvik etmeme gibi biçimlerde yaşanıyor.
Aktif duygusal istismar ise, kasıtlı olarak çocuğa zarar vermek üzere tasarlanmış bir davranış biçimi. Reddetme, alay etme, küçümseme, utandırma, korkutma, terörize etme, tehdit etme, sömürü, ayartma (hızsızlığa, yalana, fuhşa... teşvik etme), görmezden gelme gibi davranışlarla ortaya çıkıyor.

Duygusal istismarın çocuklar üzerindeki etkileri ise şöyle gözlenebiliyor:
- Kısa süreli etkileri: Şaşkınlık tedirginlik, suçluluk hissetme, kaygı, korku, kendisini sorgulama, utanç, agresyon, aşırı pasif ve uysal olma, sık ağlama, göz kontağından kaçma, güçsüzlük duygusu, bıçak sırtında yürüyor duygusu.
- Uzun süreli etkileri: Aşırı tepkisellik, ebeveynden/istismar uygulayandan uzaklaşma isteği, sosyal becerilerde zayıflama, insan ve hayvanlara kötü davranma, saldırganlık, sürekli yanlış bir şey yapmaktan kaygı duyma, eleştirilmekten korkma.
Bu etkilerinin yanı sıra duygusal istismara maruz kalan çocukların tacize, istismara uğradığı durumlarda sessiz kalma eğiliminin daha yüksek olduğu gözleniyor. Duygusal istismar kanser riskini artırdığı gibi anksiyete bozukluğuna da neden oluyor.
Çocuk, duygusal istismara maruz kaldığında genelde “başa çıkma” yolları uyguluyor. Ancak bu başa çıkma yolları olumlu olabileceği gibi olumsuz davranışları pekiştirecek biçimde de olabiliyor. Anne-baba arasındaki çatışmayı model alma, role girme, tanımlama (sen ezmesen başkası seni ezer), tersine çevirme (annem kendini feda etti ama ben etmeyeceğim vs.), sadakat (mutlu bir aile kurmak için anneme ihanet edemem, annemi bırakıp evlenemem...) biçimlerinde yaşanıyor.

İSTİSMARA UĞRAYAN İSTİSMARI YANSITIYOR MU, NEDEN?
Kendisi de duygusal istismara uğramış bireylerin bunu aktarma oranları yarıya yakın. Kendisi duygusal istismara uğramış kişilerin bunu çocuklarına aktarma oranı yüzde 30 ila 60 arasında. Bu kişilerin yüzde 40’ı kendisinin maruz kaldığı disiplin yöntemlerini çocuğuna da aktarıyor. Kendi yaşadığı istismarı aktarmayanlarda bir nokta dikkat çekiyor; kendi istismar sürecinin farkında olan, bunu paylaşabilenler yaşadıkları istismarı aktarmıyor. “Bizim zamanımızda böyle şeyler yoktu, bana neden bir şey olmadı” fikrinin yaygın olduğunu belirten uzmanlar, “bunu söyleyene de bir şey oldu ama farkında değil” diyor.

Ebeveynlerin çoğunlukla disiplin uyguladıklarını düşünerek başvurduğu yöntemlerin neden olduğu duygusal istismarda etkili olan bazı nedenler şöyle; bebeğin/çocuğun sağlık durumu ailenin tutumunu da belirliyor, ailenin ekonomik gücü, inanç ve kültürel sistemler, söylemler duygusal istismarın aktarılıp aktarılmamasında etkili faktörler oluyor. Ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili merak, korku, kaygı, evham duyguları da duygusal istismara zemin oluşturabiliyor. Çocukları ile ilgili mükemmeliyetçi duygu ve planlar yapan, sürekli çocuklarını kaybetme kaygısı yaşayan aileler hiçbir şey eksik kalmasın istiyorlar. “Bebeğimi nasıl büyütsem” sorusu sürekli gündemde oluyor. ‘Çok güzel’ sözlerle duygusal gelişim sağlamaya çalışıyorlar (çok özelsin). Ancak bunların tamamı biraz büyüdüğünde kendisinin ‘çok özel’ olmadığını fark eden çocuk için kendisini ifade edememe, sosyal bağlarda zayıflama gibi etkilere neden oluyor. 

DUYGUSAL İSTİSMARA UĞRAYANLAR NE YAPABİLİR?
Duygusal istismarın ortaya çıkarılması zor olduğu gibi maruz kalanın da kendisindeki etkilerini fark etmesi kolay değil. Kişi duygusal istismara maruz kaldığında destek alabildiği, kendisine yardımcı olabilecek bir figür varsa bu figür problemin çözülmesinde çok etkili oluyor. Ancak Türkiye’de duygusal istismara maruz kalmış kişilerin yüzde 80’i destek alamıyor. Kişinin yaşadığı olumsuz deneyimler o kişinin değerleriyle ilgili olabiliyor ve anlaşılması, ortaya çıkması zor oluyor, kişide istismarın yol açtığı problemler ancak terapide ortaya çıkıyor.

ÇOCUĞA ŞİDDETİN ENGELLENMESİ İÇİN BÜTÜNCÜL POLİTİKALAR GEREKLİ
Ebeveynlerin çocuğa aşırı disiplinli, ilgisiz, fazla kaygılı, umarsız, fazla yüceltici, küçümseyici... vs. çocuğun gerçekliği dışındaki yaklaşımları çocuğun onurunu, sağlığını, gelişimini hatta hayatta kalmasını bile etkiler.
Ebeveyn için de çocuk için oldukça büyük sonuçları olabilecek duygusal istismarın önlenmesi konusunda ebeveynlerin yaklaşımları ve çabası önemli ancak tek başına yeterli değil.
Uzmanlar, Türkiye’de çocuk refahı odaklı bütünsel bir çocuk politikası olmamasının çocuklara yönelik hizmetlerin planlanması ve sunulmasında temel sorun olduğuna dikkat çekiyor. Çocuğu yetiştirme görevi ebeveynlere ait olabilir ama ebeveyn de hesap verebilir olmalıdır.

İlgili haberler
8 maddede çocuk istismarıyla ilgili doğru bildiğin...

Çocuk istismarı haberleri her geçen gün artıyor, ailelerin tedirginliği de öyle. Peki çocuk istismar...

Kız çocukları için cinsiyetçi izleri aşan bir kita...

Amerikalı Psikolog Stephanie Tabashneck hazırladığı boyama kitabıyla kız ve oğlan çocuklarına yöneli...

Eğitim sistemi çocuk istismarını etkiler mi?

Eğitim sisteminin çocuğa yönelik cinsel istismarda payı var mı? Eğitim Sen Kadın Sekreteri Ebru Yiği...

Çocuklara yaz için eğlenceli aktiviteler-1

‘Koca yaz bu çocuklar evde nasıl vakit geçirecek’ diyenler buraya. Bu yaz çocuğunuzla daha çok eğlen...

Çocuklar için cinsel eğitim: Yanlış bilgi de bilgi...

Çocukların cinsel eğitimi, ebeveynlerin çocuk yetiştirme sürecinde en çok zorlandıkları, aynı zamand...

Yoksulluk, şiddet, istismar üçgeninde kadınlar ve...

Esenyalı’da ikisi bebek yedi kişinin yaşadığı bir evdeyiz. İstismarın, yoksulluğun, şiddetin, cehale...