yoksulluk

Emine Akçay’dan İsmail Devrim’e... Bu ülkenin yoksulları canından vazgeçecek noktaya gelirken asıl sorumlulara dönüp soralım: Krizinin faturasını biz niye ödüyoruz?

Kriz yok denilse de zamlar, işsizlik, yoksulluk her bir yanımızı sarmış durumda... Kadın öğretmenlerin hali de farklı değil. Eğitimci Gönül Kural anlatıyor...

Siirt’te yoksul kadınlar ev geçimine biraz da olsa katkı sağlayabilmek için, her yıl bu mevsimde evde ceviz ve fıstık ayıklıyor.

Uluslararası yardım örgütü Save the Children, Yemen’de bir milyon çocuğun daha açlık tehdidi altında olduğunu açıkladı.

TÜİK’in açıkladığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın 2017 sonuçlarına göre en zengin yüzde 20’nin toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0,2 puan artarak yüzde 47,4’e ulaştı.

Efe, ‘Altı sürekli dikilen yırtık çantayla okula gitmem’ diyormuş. ‘Kim istemez çocuğu okula başlarken yeni bir şeyler giydirmeyi. Yeni defter, yeni kalem almayı ama yok ki’ diyor Efe’nin annesi.

1911 ağustosunda başlayan ev kadınlarının huzursuzluğu eylemlere dönüştü. Tepesi atan kadınlar her şeyi kırıp döküyor, fiyatları düşürmeyen satıcıları pataklıyorlardı.

Afganistan’daki savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen mülteciler, oturma izinlerinin verilmesi için günlerdir Ankara’da bekliyor. Mültecilerin bekleyişi ise Türkiye’deki akrabalarının yanına yerleşmek.

Ekonomideki hareketlilik kadınları nasıl etkiliyor? Nasıl bir çözüm, nasıl bir talep ortaya koyulmalı? Osnabrück Üniversitesinde doktora sonrası araştırmacı olan Nevra Akdemir sorularımızı yanıtladı.

Bu sadece benim hikayemden küçük bir parça. Benim gibi kim bilir kaç kişi aynı yokluğu yaşıyor. Açlıkla boğuşuyor. Beni duyacak, seni duyacak kimse yok mu!

Aylardır yüzde 80 engelli oğlu ile otogar yakınında bir durakta yaşamaya çalışan Seval Taşkın, erkek egemen sistemin mağdur ettiği kadınlardan sadece biri.

Gerçekten araya koyduğumuz “onlar ve biz” ayrımı şu parti ya da bu partiyle, şu inanç ya da bu inançla, şu kıyafet ya da bu kıyafetle mi belirleniyor?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Artık her evde buzdolabı var. Bu refah göstergesidir’ açıklamasını buzdolabını doldurmaya çalışan kadınlara sorduk.

O dolabın metal soğukluğu için değil, cıvıl cıvıl sofralarda hep birlikte huzurla oturulan sofralar için vereceğiz oyumuzu.

Sennur Sezer 2017 Emek-Direniş Öykü ve Şiir Ödülleri’nde öykü dalında birinci olan bu öykü, bir kıymık gibi batıyor insanın yüreğine. Eline sağlık Şeyma Koç...

Diyarbakır’dan kısacık bir sohbetin gösterdiği ‘büyük Türkiye’ tablosu işte bu: Dağıtılan kömür yardımını kadınlar 2 liraya satıp çocuklarının ihtiyacını karşılamaya çalışıyor.

Elmas Çetintaş’ın, Pendik’te kızı ve oğluyla birlikte yaşadığı evi, adeta başına yıkıldı. Boşandığı kişinin isteğiyle, yasal hakları hiçe sayılarak evi yıkılan Çetintaş hiç kimseye sesini duyuramamış.

‘Erkek meselesi’ olarak görülen seçim tartışmalarına kadınların katılımı daha sınırlı. Bunu referandumda kırmıştı kadınlar. Kuaförler, bakkallar, işyeri tuvaletleri derin tartışmaların yeri olmuştu.

İktidar, ekonomik sıkıntıların olumsuz sonuçlarından kaçmak adına, baskın seçime gitse de Kocaeli ve Ankara’da kadınların hayat hikayeleri sorunların gizlenemez noktayı çoktan aştığını gösteriyor.

Kaynanam da öyle kolay bir insan değil, ama ne yapayım, susup oturacaktık. Bin bir emekle kurduğumuz evi kapattık, eşyaları bir depoya kilitledik. Kaynanamın gösterdiği bir odaya yerleştik.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.