içimizden biri

Zerrece ‘Keşke’si olmayan inatçı bir kadının hikayesidir

‘Başkasının dayattığı değil de kendi kararlarımı yaşadığım için pişman değilim. Ben kendi hayatımı yaşadım. Ailem kendi kurallarını ve törelerini dayattı, ben reddettim.’

İçimizden Biri: Yeter

Çok küçük yaşta para karşılığı verdiler beni, erken başladım hayata, üzüldüm, evladımı kaybettim, aç kaldım bir başıma da kaldım ama bugün buradayım. Hiçbir emek karşılıksız kalmaz buna inanıyorum.

AYLİN

Kapıyı açan uzun boylu, bembeyaz tenli, sarışın kadının, güzelliğinden çok, dudağındaki kan kırmızı ruju dikkatimi çekiyor.

Kocasının kardeşiyle evlendirilen çocuk Nazmiye’nin hikayesi

Okumasına izin verilmeyen Nazmiye 13 yaşında bir çocukken evlendirilir, 1 yıl sonra trafik kazasında kocasını kaybeder, kaynıyla evlendirilir. Zor günleri geride bırakmış olsa da içi hep buruktur.

Sanatla, müzikle var olan bir kadın: Ayfer...

Çocuk yaşta işçi olan Ayfer’i hayata bağlayan bağlamasıydı... O bağlamayı şimdi öğrencileri için çalıyor...

Sevim

Demir çubukla ateşi karıştırıyor Sevim. Saca dizdiği hamurları dans ettirir gibi oynuyor sonra. ‘Eskiden kuma çok evde vardı’ sözlerini savuruyor ardından...

‘Kadından şoför olmaz’ algısını yıkan bir kadın: Arife Duran

Arife Duran, 15 yıldır servis şoförlüğü yapan bir kadın. Tesadüfen karşılaştığımız Arife ablanın kadınlara mesajı var: Bütün kadınlar her şeyi başarabilir!

Umutsuzluk çıkmazından inatla sıyrılan Leyla

Çocuk yaşta tecavüze uğrayan ve kendisine tecavüz eden kişiyle evlendirilen Leyla’nın hapsedildiği şiddet dolu hayattan sıyrılma hikayesi...

Kendi emeğiyle güçlenen HASİBE

Yıllarca yaşadığı bütün zorluklara ve şiddete rağmen mücadele etmekten vazgeçmeyen, kızlarıyla birlikte yeni bir yaşam kuran, kendi ayakları üzerinde duran Hasibe’nin hikayesi...

İŞTE ELİF’İN YAŞAMI : Evde kocaya, işte ustabaşıya, sokakta tacize karşı

Yaşamı boyunca pek çok kadın gibi türlü haksızlıklara ve ayrımcılığa uğrayan Elif, ne kadar sorun yaşarsa yaşasın yaralarını sarıp tekrar ayağa kalkıyor, her zaman umudunu koruyor.

Kim beni ayağa kaldırabilir?

Babası istemediği için okuyayamış, kocası istemediği için çalışamamış. Kendi deyimiyle çocukları bir noktaya getirdikten sonra, “Artık kabuğumu kırmalıyım” diyerek çalışmaya başlamış.

Gülperi

Nisan ayı deyince, ister istemez yüreğimize serpilen ‘bahar coşkusu’ndan nasibini almayanımız yoktur umarım. Hele de içimizden birinin, Gülperi Teyzemizin o eşsiz yaşama sevincine tanık oldukça...

Dilşad olacak diye: Anneannem

Bazı kadınlar yaşlandıkça, binyıllık bir ağaç gibi köklerini derine, çok derine salarlar. Derinlerde gelişip yayılan köklerinden süzdükleri bilgi, binlerce yıllık toprağın deneyimidir.

Onun adı hepimiz

Bardaklarımızda bekleyen yarım kalan çaylar, etraftaki her şey gibi sessiz, mahzun dinliyor Gülsüm’ü... O ise, odanın her köşesinde, yavrusundan bir iz bulma telaşıyla devam ediyor sözlerine.

3 kuşak erkek şiddetine direnen Ayşe’nin hikayesi

‘Devlet, bakanlıklar kadınlara sahip çıkmadığı için, o kadar kadın hiç yok yere cinayete kurban gitti. Artık bunlar yaşanmasın, kadınlar kendilerini yalnız hissetmesin!’

‘Hoş’ anı değil, kaybolmuş bir ömürdü: Deli Müşerref

O ‘mazbut’, o ‘nezih’, o temiz ailelerin yaşadığı mahalleler (ve köyler), bugünden geriye bakıldığında ne kadar ‘insancıl’ görülürse görülsün koca bir ikiyüzlülüğün üzerinde yükseliyordu.

Kader’in çağrısı; Korkmayın!

Vahşi bir biçimde kocası tarafından katledilmeye çalışan Kader’in, içinden güçlenerek çıktığı hikayesini dinlemeye ne dersiniz?

Orda bir köy yok uzakta: Zeynep

Ekmek ve Gül, Zeynep’i benim kalbimde durduğu yerden alıp sahiplenecek, kalpte kalbe ulaştırıp çoğaltabilecek bir mecra; bu yüzden Ekmek ve Gül’ün sevgili kadın okuru, Zeynep’i size emanet ediyorum.

‘Nasıl yapacağız Gülsen Abla?’

13 yaşında oturmuş Gülsen tezgahın başına, şimdi 40’ında. Artık çocuk değil, haklarını bilen bir işçi kadın. ‘Örgütlü bir kadın dalgalı denizde nasıl hareket edeceğini bilir’ diyor...

Eziyetiyle emeğiyle: Kokina

Kokina çiçeği tezgahlarda yerini aldı. Peki bu çiçeğin güzel görüntüsünün ardındaki zorluğu biliyor musunuz? Roman kadınların emeğiyle tezgahlara gelen kokinayı Çiçekçi Selda anlatıyor.