Nazmiye, Ankara’nın çevre köylerinden birinde, 13 çocuklu bir ailenin son çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Kendisi gibi 9 kız kardeşi de hiç okula gitmemiş, daha doğrusu gönderilmemişler. Çünkü ilkokul 1. sınıfta okurken 23 Nisan’a kadar okula gitmeyi başarmış kız kardeşi 23 Nisan kutlamalarında öğretmenin diktiği yarım kol elbise yüzünden babasından demir çubuklarla dayak yemiş.
Aslında Nazmiye’nin hikayesi kendi köyündeki pek çok kadınla aynı. Nazmiye 13 yaşında evlenmiş. Evlendiği ilk yılları şu cümlelerle anlatıyor: “Aslında ilk kocam çok kötü bir adam değildi, anlayışlıydı rahmetli. Zaten 1 yıl evli kaldık. Evlendiğimiz ilk zamanlar ben resmen çocuktum. Kim ne dese ona inanıyordum herhalde. Bir zamanlar hamile olduğumu düşünmeye başladım, uyuyamıyordum geceleri. Çocuk doğacak, ortamızda ezilecek diye gözüme uyku girmiyordu. Bir gün bayılmışım, kaynanam geldi. ‘Kızım senin neyin var’ dedi. Ben de anlattım durumu. Bana günlerce güldü’’.
Nazmiye’nin kocası evlendikten 1 yıl sonra trafik kazası sonucu vefat etmiş. O dönem Nazmiye’nin çocuğu yok henüz, annesi vefat etmiş, babası da kanser, hastanede yatıyor. Kocasının ailesi en sonunda bir karar veriyor ve Nazmiye’yi kocasının küçük kardeşi ile evlendiriyorlar. O dönemleri anlatırken gözleri doluyor, bir yandan da şimdiki haline şükrediyor: “Zor günlerdi, ama geçti. Çocuğum yoktu Allah’tan, olsaydı daha zor olurdu.”
‘BANA SORULMADAN KOCAMIN KARDEŞİYLE EVLENDİRİLDİM’
Nazmiye eşinin ölümüm ve sonrası günleri anlatmaya devam ediyor: “Kocamın ölümü sonrası ben çok üzüldüm, tam birbirimize alışmaya başlamıştık. Ben ona güvenerek evde biraz söz sahibi olmuştum. En azından aynı bahçede ayrı bir ev yapmaya karar vermiştik. O zamanlar bu çok büyük bir şey kaynanadan, kayınbabadan ayrı evde yaşamak, lüks. Yine aynı sofrada yemek yiyeceğiz, aynı bahçeyi paylaşacağız ama en azından akşam oldu mu herkes kendi evine. Kocam epey yattı hastanede. Hastaneye gidiyorlar, ben evde inek bakıyorum, merak ediyorum ama kimse götürmedi. Sonraları ‘Kalbi durdu’ dediler. Bir süre sonra ben evde fazlalık gibiyim. Sonra kaynanam söyledi bana, zaten sormadı, ‘Biz böyle düşündük’ dedi. Benim ne gidecek yerim var, ne çalacak kapım. Düğün falan olmadı zaten. Çok zor günler geçti, bana da zordu, yeni eşime de. Ama işte zamanla unutuldu. Ben hamile kaldım, ikiz doğurdum. Sonra da köyde iş falan kalmadı. Ankara’ya geldik. yeni bir çevremiz oldu”.Kötü zamanlar geçirdiğini anlatan Nazmiye, “Kimse bir şey demese bile imam nikahlı kocanın yanına oturmak bile insana tuhaf geliyordu. Ben şimdi mutluyum ama o zamanlar geceleri çok ağlardım, ‘Allah’ım sen doğrusunu bilirsin ama niye ben’ derdim. Daha anlatacak çok şey var güzel kızım ama bırak bende kalsın.”
‘OKUYUN’ DİYE KIZLARIMA ÖĞÜT VERİYORUM
Nazmiye’nin ikizleri kız çocuğu, onlara hep “Okuyun” diye öğüt vermiş. Kendi yaşadıklarını okula gidememeye bağlıyor Nazmiye: “Köyde okuyan kızlar vardı bir iki tane, zaten ya hemşire oldular ya öğretmen. Köyden çekip gittiler, kendi sevdikleriyle evlendiler. kimse onlara karışamadı. Ben de kızlarıma o yüzden ‘Okuyun’ diyorum işte. Yani kader tabii bazı şeyler ama insanın elinde olan tarafı da var. Kendi hayatları ellerinde olsun istiyorum.”İlgili haberler
Eğilip yıkılmayan Mahmure
Mahmure bir gün okula gelmedi. Bir hafta sonra, okul yolunda karşılaştım Mahmure’yle. Yanında kocama...
Sevim
Demir çubukla ateşi karıştırıyor Sevim. Saca dizdiği hamurları dans ettirir gibi oynuyor sonra. ‘Esk...
Meryem
Meryem epeydir elinde evirip çevirdiği kağıtları hızlıca katlayıp cebine koyuyor. Elini sıkmak için...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.