Bel ağrısı yetişkinlerde çok yaygın görülen rahatsızlıkların başında geliyor. 5 adet omurgadan ve omurga aralarında disk denilen yastıklardan oluşan bir yapıya sahip olan belimiz, gövdemizden gelen yükü kalçaya bacaklara aktarma ve duruşumuzu sağlama görevlerini üstleniyor. Gövdemize destek olarak dik durmamızı sağlarken, aynı zamanda her yöne eğilme hareketleri yapmamıza izin veriyor. Aslında tüm yapıları sağlıklı olan bir bel, ağrıya yol açmaz. Ama bugün erişkinlerin yaklaşık yüzde 80’inin yaşamları boyunca en az bir kez bel ağrısı atağı geçirdiğini biliyoruz. Sık bel ağrısı çeken insan 6-7 milyon yıl önce ayağa kalkıp yürümeye çalışan atalarını sevgiyle anmıyordur herhalde!
Bel ağrısı travma, ağırlık kaldırma veya yapılan ters bir harekete bağlı oluşabilirken, bilinen bir neden olmadan da meydana gelebilir. Ağrı aniden veya şiddeti giderek artan bir şekilde başlayabilir. Bel ağrısı derinden gelen bir sızı, yanma şeklinde olabilir. Bel ağrısına tek taraflı veya çift taraflı kalçaya veya uyluğa yansıyan ağrı eşlik edebilir.
BEL AĞRISININ NEDENİ NEDİR?
Bel ağrısının gerçek kaynağını bulmak zordur. En sık bel ağrısı nedeni disk kökenli ağrılardır. Yaşlanma ile beraber diskin içeriğinde su oranı azalır. Yapı değişikliğine bağlı çevreye yansıttığı yüklerin dağılımı değişir. Sonuç olarak küçük travmalar ile zayıflayan anulus fibrosus tabakasında yırtık oluşur. Tüm bu değişikler disk kaynaklı ağrıya yol açar. Diskin yapısındaki bozukluk bir bütün yapı olan omurga segmentinin diğer yapılarında da bozulmaya yol açabilir. Bu durumda diğer yapılardan kaynaklı ağrı da gelişebilir. Bu süreç diskin kendini onarması ile sonuçlanabileceği gibi, iç tabakanın sinirlere doğru taşması şeklinde tanımlanabilecek disk hernisine ya da kemik yapının kuvvet dağılımındaki bozulmaya bağlı olarak yapı değişikliği göstermesinden dolayı lomber dar kanal veya bel kayması olarak tanımlanan hastalıklara yol açabilir.
BEL AĞRISI NE KADAR SÜRER?
Bel ağrısı atağı, ağrı kaynağı neresi olursa olsun, belli bir süre sonra, dokunun kendisini onarmasına bağlı olarak kendiliğinden geçer. Bel ağrılarının yaklaşık yarısı 2 hafta, yüzde 80’i 6 hafta içerinde azalarak geçer. Bir kez bel ağrısı atağı geçiren kişilerin yüzde 30’unda bel ağrısı tekrarlayabilir ve kronikleşebilir. 6 hafta geçmesine rağmen geçmeyen bel ağrısı kronikleşmiş sayılır.
NE YAPMALI?
Nadir de olsa bel ağrısı başka bir hastalık belirtisi olarak başlayabileceği için, bel ağrısı atağı geçiren kişinin bir hekime başvurmasında yarar vardır. Ağrıyla beraber seyreden ateş, terleme, kilo kaybı gibi belirtilerin olup olmadığı hekim tarafından değerlendirilir.Bel ağrısının doğal seyri kendiliğinden iyileşmektir. Fakat bu ağrılı dönemin daha rahat geçirilmesi için hekim bazı önerilerde bulunabilir. Kısa süreli (4 gün) yatak istirahatı, ağrı kesici ve adale gevşetici ilaçlar bu önerilerden bazılarıdır. Bu süreçte hekimin saptadığı başka hastalık belirtisi yoksa direk grafi, manyetik rezonans görüntüleme gibi radyolojik incelemelere gerek yoktur. Altı hafta geçmesine rağmen bel ağrısı devam ederse radyolojik inceleme yapılır.
Akut ağrı atağında kısa süreli yatak istirahatı, belin üzerine binen yükü azaltacağı için yararlıdır. Ancak yatak istirahatı 4 günü geçerse, omurganın etrafında bulunan destek kasları zayıflayacağından, yarardan çok zarar verebilir. Sanılanın aksine sert bir zeminde yatak istirahatı uygun değildir. Önemli olan yatağın konduğu zeminin sert olmasıdır. Günümüzde kullandığımız hemen hemen bütün yatak modelleri bu özelliği taşımaktadır.
Bel ağrı tedavisinde önerilen ağrı kesici ilaçlar genellikle yangı giderici, yani ağrı hissine neden olan bazı kimyasal mekanizmaları engellemeye yönelik ilaçlardır. Bu ilaçları doktor önerisi dışında kullanmak, özellikle mide barsak üzerinde oluşturabileceği yan etkilerinden dolayı uygun değildir. Bu ilaçları doktorunuzun önerdiği sürede ve dozda kullanmakta yarar var.
Unutulmaması gereken en önemli nokta, bel ağrısı için yapılan bütün tıbbi tedavi yöntemleri ağrı kaynağını ortadan kaldırmaz, ağrının hissediliş derecesini azaltır. Vücudumuzun tamir mekanizmaları 6 haftaya kadar ağrı kaynağı olan dokuyu onarabilirse bel ağrısı geçer.
NE ZAMAN DURUM CİDDİDİR VE NE ZAMAN MUTLAKA DOKTORA GİTMEK GEREKİR?
* 6 hafta geçmesine rağmen geçmeyen bel ve/veya bacak ağrısı
* Bacakta güç kaybı hissedilmesi
* İdrar yapmakta veya tutmakta güçlük
* Makat bölgesini içeren uyuşukluk hissi
* Kısa mesafe yürüyüşlerde bile her iki veya tek bacakta gelişen uyuşukluk, yorgunluk hissi.
Özellikle idrar yapma güçlüğü veya makat bölgesinde uyuşukluk yakınmaları geliştiği zaman veya bacakta belirgin güç kaybı gelişirse, cerrahi girişim söz konusu olabilir. Bu durumlarda sinir dokusu basısı ciddi boyutlarda olduğu için, erken dönemde yapılacak cerrahi girişim yakınmaların düzelmesini sağlayabilir. Zaman geçtikçe yakınmaların kalıcı olma olasılığı yükselir. Geçmeyen bel ve bacak ağrısı yakınması ile başvurduğunuz hekiminiz yaptığı muayenesinde kuvvet kaybı bulmazsa, radyolojik incelemelerin ışığında size cerrahi girişim dahil olmak üzere çeşitli tedavi yöntemleri önerecektir. Ağrının şiddetine, yaşamınızı etkileme boyutuna göre bu tedavi seçeneklerinden birisine karar verilecektir.
İlgili haberler
Gece vardiyası sağlığımızı bozuyor
Gece vardiyası sürekli uykusuzluğa ve yorgunluğa yol açıyor, vücut direncini düşürüyor. Vardiyalı ça...
Meme kanseri kabusumuz olmasın!
Dünyada kadınlar arasında yüzde 30’luk oranla en sık görülen kanser türü olan meme kanserini alt etm...
Tencerede ne kaynadığına dikkat!
Kanserden ölümlerin artmasına sebep ne? Yediğimiz yemekteki, içtiğimiz sudaki, soluduğumuz havadaki...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.