barış mücadelesi
İşçilerin hakkından yapılan her tasarruf sermaye için mermi ve füze oluyor. Dolayısıyla bugün işçi ve emekçi kadınların barış talebini yükseltmesi sermayeye karşı mücadele etmesi anlamına geliyor.
Yaşamak için, eşitlik için, şiddetsiz bir yaşam için müttefiklerimiz var.
Dünyada bu tabloyla ilerliyoruz 25 Kasım’a. Bir yandan dünyada halkları sarıp sarmalayan yoksulluk, onun peşinden yükselen savaş ve eşitsizlik ve bunları doğurduğu haddi hesabı olmayan şiddet türleri.
Açlık sınırının altında yaşadığımız bir dönemde, insanca yaşanacak bir ücret mücadelesi verirken, kadın cinayetleri durdurulsun, çocuk istismarı son bulsun derken tüm gündemimiz savaş oldu.
‘Ha bir akşam karanlıkta bir sokakta giderken öldürülmek, ha savaşta evinin kapısına gelip öldürülmek, bu sistemde kadınlara hep ölüm var.’
Savaş ve savaşın sonuçlarını dünyanın her yerinde, her birimiz yaşıyoruz. Barış mücadelesinin önemi ve asla gündemimizden çıkmaması da bu yüzden.
Savaşı barış zamanının bütününe yayan faşist iktidarlar da muhtemel tehlikelere karşı kadını, onlara kaç tane doğuracağını dikte eden politikalarıyla nesneleştiriyor. En az beş, en az dört. Yok on….
Öfkemizi, savaşı çıkaranlara yöneltelim. Emperyalist hesaplar, güç dengeleri uğruna şehirleri bombalayan, sivil halkı tehlikeye atanlara karşı birlikte “Barış istiyoruz” diyelim...
Dünyanın pek çok yerinde ‘savaşa hayır’ diyerek sokağa çıkılırken kadınlar da sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarla ‘barış’ sesini yükseltiyor.
Tezkerenin uzatılmasıyla savaşın 2 yıl daha devam edecek olmasına tepki gösteren kadın örgütleri bunun yeni göçlere, yoksulluklara, kadın ve çocuklar açısından bitmeyen şiddete yol açacağını belirtti.
1980 yılından bu yana insan hakları, çevre ve barış adına verilen Alternatif Nobel Ödülü’nü bu yıl toplumsal cinsiyet eşitliği alanında mücadele veren barış aktivisti Marthe Wandau aldı.
Güneşin parladığı bir günde hakkında idam cezası verilen bir kadın, başı dik Nazi yargıcına dönerek haykırdı: ‘Bir gün bizim durduğumuz bu yerde siz duracaksınız.’
Uluslararası Kadınlar Kalıcı Barış Derneğinin kurucuları arasında yer alan Gertrud Woker, kimyasal ve gaz silah yasaklarının güçlü bir savunucusuydu.
Ulusal ve uluslararası patent hukuku sorunları ile ilgilenen ve alanından doğru çok tanınan Freda Wuesthoff, hayatını barış çalışmalarına adamıştı.
Tüm benliği ile barış mücadelesi veren ve bu sesi yükselten Bertha Von Kinsky ile tanışın...
Danimarkalı kadın hakları savunucusu Clara Sophie Tybjerg, bir yandan savaşa karşı mücadele ederken bir yandan da kadın ve çocuklar için yıkıcı sonuçlarını ortadan kaldırılmaya çalışıyordu.
Savaşın vahşetini duyarsızlaştırıcı bir açıklıkla resmetmek yerine ‘etkileyici/hakiki’ olmanın çocuk odaklı yolları üstüne incelikle düşünmek daha uygun görünüyor.
Barış ve çatışma sürecinde kadınların üstlendikleri roller nelerdi? Seslerini duyurmak için ne gibi eylemler düzenlediler? Barışın öznesi olmak için neler yaptılar?
Geçen hafta bir araya gelen kadınlar yükselen savaş sesleri içerisinde ne yapılabileceğini konuştu. Cumartesi yapılacak forumlaysa tüm kadınları ‘Barış için ne yapabiliriz’i konuşmaya çağırıyorlar.
Suriye operasyonuna dair sınırın sıfır noktası olan Nusaybin, Suruç ve Ceylanpınar’dan seslenen kadınlar, barış ve huzurdan başka bir şey istemediklerini dile getirdi.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.