Hepimiz için, tüm dünya için en acil talebimiz ‘barış’
Öfkemizi, savaşı çıkaranlara yöneltelim. Emperyalist hesaplar, güç dengeleri uğruna şehirleri bombalayan, sivil halkı tehlikeye atanlara karşı birlikte “Barış istiyoruz” diyelim...
Kapımızda savaş var. Ukrayna’da insanlar inanılmaz şeyler yaşıyor. Şehirler bombalanıyor, sirenler çalıyor, sığınaklarda, metrolarda sabahlıyor bir ülke. Sivillerin zarar gördüğüne ilişkin dehşet verici görüntüler izliyoruz.
Anbean savaş takip etmekten yorgun hissettiğimiz günlerden geçiyoruz. Barışın ne kadar kıymetli ve her an her birimizin en acil talebi olabileceğini ise yaşayarak görüyoruz.
Bir süredir savaş eksik olmadı yeryüzünden. Şimdi dehşetle Avrupa’nın orta yerinde “sarı saçlı mavi güzlü çocukların” yaşadıklarını haber yapan dünya medyası, Suriye’deki IŞİD vahşetini, Êzidîlerin yaşadıklarını, yerini yurdunu terk etmek zorunda kalan milyonları unutmuş görünüyor. Taliban zulmünden kaçan, kaçmak zorunda kalan Afganları da. Irak’ta yaşananları sonra, Libya’da…
Dört yüz binden fazla Ukraynalı ülkesini terk etmek zorunda kalmış. Bu daha ilk beş günün bilançosu. İnsanlar ellerinde birkaç parça eşya ile ülkelerini, hayatlarını, anılarını, sevdikleri her şeyi ve herkesi bırakıp kaçıyor, kaçmak zorunda kalıyor.
Demek ki göçmenlik sadece bir coğrafyaya özgü değilmiş, ne yazık ki yeryüzündeki herkes ama herkes günün birinde sırtında bir çanta ile göç yollarına düşmek zorunda kalabilirmiş.
EMPERYALİSTLER KAPIŞIYOR, KADINLAR VE KIZ ÇOCUKLARI SAVAŞ GANİMETİ OLARAK BÖLÜŞÜLÜYOR…
Ukrayna ve Rusya halklarının mağdur olduğu bir savaş bu. Rusya ile ABD, AB arasındaki çekişmenin, iktidar paylaşımının sonucunda çıkan, çıkarılan, halkların hiçbir çıkarı olmayan bir işgalden söz ediyoruz. Tarafların birini desteklemek, haklı görmeye çalışmak çok beyhude. Sadece savaşın nasıl bir şey olduğunu görüyoruz bu tabloda. Emperyalistler kapışırken, bir ülke halkı sığınaklarda yaşam mücadelesi vermek durumunda kalıyor.
Tablo daha da ağırlaşabilir. Rusya Ukrayna’yı tamamen teslim alma kararından geri dönmediği sürece, savaş şiddetlenerek işgalin tamamlanmasına kadar devam edecek gibi görünüyor. O nedenle savaş değil barış talebini yükseltmemiz gerekiyor bütün gücümüzle.
Ukrayna’ya yönelik Rusya saldırısı başladığından bu yana sosyal medya hatta basında göçmen düşmanlığının bir başka yönünü gördük. Cinsiyetçi, kadınları hedef alan ve aslında savaş ganimeti gören anlayış hemen kendini gösterdi. Suriyeli istemeyip, Ukraynalı göçmenleri beklediğini söyleyen hesaplar, sınırlarda karşılamaya gideceğini yazanlar…
Espri adı altında yapılmış gibi görünenler de var içlerinde, bazıları ünlü sosyal medya cenahında, gazeteciler var. Ölüm ve savaş kıskacında bulunan kadınlarla ilgili sözleri sarf edenler hiç de az değil.
Bu sözler, yazılan çizilenler, savaşta kadınların yaşadıkları ve yaşayabilecekleri her bir şeyin özeti aslında. Kadınların savaşta tecavüze uğradıklarını, savaş ganimeti olarak alınıp satıldıklarını, köle yapıldıklarını, çocukları ile güvensiz ve yoksul bir hayata mahkum edildiklerini, göç etmek durumunda kaldıysa gittiği ülkede şiddettin bin bir türünü yaşadığını biliyoruz.
IŞİD tüm bunları yaptı mesela. Köle pazarlarında kadınları sattı. Hâlâ Êzidî kadınlar ve çocukların binlercesi kayıp, hâlâ internet üzerinden satılıyorlar ve aileler kadınları geri alabilmek için internetteki bu satışlara girip para verip kadınların özgürlüğü satın alıyorlar.
Hale Gönültaş’ın geçtiğimiz aylarda sınıra gidip gözlemleri üzerinden Kısa Dalga’da yayınladığı yazı dizisi çok çarpıcıydı. Hâlâ Suriyeli kız çocuklarının alınıp satıldığını, 13, 14 yaşında çocukların doğum yaptıklarını anlatıyor Hale Gönültaş kendi gözlemleri ile.
SAVAŞLARIN DEĞİL KARDEŞÇE YAŞAM MÜCADELESİNİN TARAFINDAYIZ
Savaş sonrasında da kadınlar şiddetin her tür vahşetini yaşıyor. Suriye ve Ukraynalı göçmenlerin karşılaştırılması da Ukraynalı kadın askerler üzerinden yapılan paylaşımlar da masum değil, hiçbiri şaka, espri olarak geçiştirilecek şeyler değil.
Emperyalistler savaşlar çıkarmaktan geri durmayacak anlaşılan. Dünyanın son bir on yıllık dönemine bakmak bile yeterli bunun için.
Biz kadınlar için ise barış demek, barış için mücadele etmek, savaşı yaşamış ülkesini terk etmek zorunda kalmış herkesi, neden ülkesini terk ettiğini sorgulamadan, onlar yerine yargılarda bulunmadan kardeşimiz kabul etmek olmazsa olmaz.
Öfkemizi, savaşı çıkaranlara yöneltelim. Emperyalist hesaplar, güç dengeleri uğruna şehirleri bombalayan, sivil halkı tehlikeye atanlara karşı birlikte “Barış istiyoruz” diyelim.
Gözümüzün önünde yaşanan savaş, ülkede ve dünyanın her yerinde barışın nasıl önemli olduğunu bir kez daha gösterdi hepimize. Barış hepimiz için, tüm dünya için en acil taleplerimizden biri artık.
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
Kadınlar savaşa karşı ‘Barış’ sesini yükseltiyor
Dünyanın pek çok yerinde ‘savaşa hayır’ diyerek sokağa çıkılırken kadınlar da sosyal medyada yaptıkl...
Barış, kadınların bedenlerinin ‘yağmalanacak topra...
Dünyanın her yerinde barış mücadelesinin en önünde olan kadınlar, koronavirüs salgını gölgesinde kar...
Dünya kadınları: Barıştan başka yol yok!
Türkiye’de ve dünyada kadınlar savaştan başka bir yol aradı, arıyor. Dünya kadınları ülkelerinde bar...
Önceki haber
Sıradaki haber
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.