DERGİMİZDEN

Tarihimiz mücadele, mücadelemiz umut dolu!

Kazandıklarımız, kazanacaklarımızın ‘nasıl’ını da gösterdiğinden; tarih boyunca biriktirdiklerimize, verdiğimiz mücadelelere ve bu yolun kazandırdıklarına belleğimize dönüp bir bakalım…

Ağzımızı açmayalım da taşa mı dönelim?

Allem edip kallem edip vardiya zamanlarını uydurup beş çayında buluşan işçi kadınlar birlikte kaleme alıyorlar bu yazıyı. Toplu iş sözleşmesi taleplerinden yaşadıkları geçim sıkıntısına anlatıyorlar.

Gıda işçisi genç kadınlar insanca yaşam istiyor

Gıda sektöründe çalışan ve evlisinden, bekarına evlilik hazırlığı yapanına kadar ‘Nasıl geçineceğiz’ sorusunun stresini yaşayan kadınlar çareyi de dayanışmada bulmuş ama. Amasını onlardan dinleyin…

Erkekler oyunla ‘kafa dağıtırken’ kafayı yiyen kadınlar!

Sorumlulukların kadınlara yıkılıp, iletişimin sıfıra düştüğü evliliklerde ‘oyun bağımlısı’ kocaların yaşattıklarından bıkan kadınlar anlatıyor…

Masa da masaymış ha!

İdealleri olan birkaç genç kadın öğretmenin olduğu bir masa, ülkenin özel sektör eğitim kurumlarında çalışan bir kadın olmaktan bahsediyorlar… Masada konu çok, konular bağlantılı...

İş başvurusunda ‘yaşım büyük’, emeklilik için ‘yaşım küçük’müş!

Tek yapabildiğimiz günü kurtarmak oluyor. Bir peçeteyi bile ikiye bölüp kullanıyoruz artık. Yeri geliyor yemek yiyemediğimiz günler oluyor, çünkü pazara gidemiyoruz, en azından ekmek bulabiliyoruz.

Kuyruklu yıldızın kuyruğu yalanlarla arşa uzandı

Çok aziz bir millet olduğumuz kesin. Ama artık biraz efendiliğimizi bozma zamanı geldi geçiyor. Çünkü artık akşam eve ekmek götürüp götüremeyeceğimiz belli değil.

O çocuk ellerde oyuncak olmalı, gelin kınası değil

Yatılı bir kız lisesinde öğretmenlik yapan Berrin, öğrencisi Yüksel’in yaşadıkları üzerinden anlatıyor yoksul kız çocuklarına dayatılan karanlığı…

‘İki sağlık çalışanıyız iki çocuğun ihtiyaçlarına yetemiyoruz’

Faturalar, çocukların ihtiyaçları, mutfak, kira derken Sema’ya bir dokunduk bin ah işittik. Her şeye gelen zamlarla birlikte eve gelen misafiri ağırlamak için bile iki kere düşünür olduğunu anlatıyor.

Elde hesap makinesiyle market alışverişi

Asgari ücret ‘müjdeleneli’ aylar geçti, ama bir sorun kadınlar için nasıl geçti? ‘Şükredin’ diyenlere karşı Kayserili kadınlar geçinememeyi anlatıyor.

Ayşe Masumlar Apartmanında!

Bizim Ayşe bu kez Masumlar Apartmanı’nı aratmayan bir yerde işe başlamış, derdi büyük ama neyse ki ‘aman bee’ deme cesareti verenleri var…

Sınırların Ötesi: Kadınlar hakları için, eşitlik için, barış için sokakta!

Dünyanın pek çok ülkesinde kadınlar savaşa karşı, ağır çalışma koşullarına, eşitsizliğe karşı ses çıkartıyor.

‘Korkma biz arkandayız’ diyemeyen devlete nasıl güveneyim?

Çocuk yaşta zorla evlendirilen, evlendiği gün şiddet gören, üzerine kuma getirilen, boğazı kesilen, çocukları hatta tüm ailesiyle tehdit edilen bir kadın sesleniyor hepimize…

‘Kadınlar, kız çocukları yaşamaya layık’

Seher ve iki kızı şiddetin canlarına tak dediği bir gece yarısı ise evden kaçarak hayatlarını kurtarmışlar. Şimdi kendi seçtikleri yaşamı yaşamak istiyorlar.

Erkekler ne de kolay mağdur(!) oluyor!

Yoksulluğa ve işsizliğe karşı mücadele etmeden nafaka hakkına sahip çıkılması mümkün mü?

Bir market işçisinin günlük rutini: Korku, baskı, yoğun, çalışma

Market işçisi bir kadın; hastalığını belgelediği için kurnazlıkla suçlanmış, izin günü hakkını istediği için mobbinge uğramış ve tazminatına patron konmasın diye sürekli tetikte…

Boşanırken çalışmak da suç oldu!

Kendime ve çocuklarıma bakmak için çalışmak zorunda olduğum için suçlandım. Çocuklarımın velayeti eski kocama verildi. Bir de üstüne nafaka ödüyorum!

Kraliçe Shakespeare: Zulme kalkan mı, zalim mi?

Tiyatro Nükte’nin oyuncu ve yönetmeni Özlem Özkoşar, Shakespeare’in 11 oyununu ve sonelerini süzerek ‘Kraliçe Shakespeare’i, Yaşar Can Bağatırlar’la yönetmenliği paylaşarak sahneye taşıdı.

Ekmek ve Gül Şubat 2022 sayısı

Şubat 2022 sayımız; şiddet, yoksulluk, eşitsizlik, hedef gösterme, kutuplaştırma, ayrımcılık dolu karanlığın içinden cadı ellere uzanıyor. Cadı eller yazıyor, değiştiriyor, cadılar haykırıyor!

Tarihin her sahnesinde: Had bilmez cadılar

Hastanelerden, evlere, iş yerlerimizden, sokağa yaşadığımız, şiddete, eşitsizliğe karşı başka bir yol var diyoruz…