Orta Vadeli Program nedir, kadınlara ne vadediyor?
OVP’nin temel hedefi para politikasında sıkılaştırma, maliye politikasında tasarruf, yapısal reformlar. Peki bunlarla elde edilecek büyümenin emekçilere yansıması nasıl olacak?

Enflasyonist büyümeden, yüksek faiz, yüksek kurlu büyümeye bu ekonomi politikaları artan yoksulluğa çare olabilir mi?

AKP iktidarı, 2024-2026 dönemine ilişkin enflasyon, istihdam, büyüme gibi temel makro ekonomik hedeflerinin yer aldığı, bu hedeflere ulaşmak için izlenecek yolu belirlediği Orta Vadeli Programı (OVP) açıkladı. Programın temel hedefi para politikasında sıkılaştırma, maliye politikasında tasarruf, yapısal reformlar yani iş piyasasında esneklikle ekonomik büyüme sağlamak! Peki bu büyüme emekçiler, özel gündemleriyle kadınlar için ne anlama geliyor ve ne pahasına gerçekleşecek! Gelin birlikte bakalım…

YOKSULLAŞTIRAN BÜYÜME

OVP’nin para politikasında enflasyonla mücadele adı altında yüksek faiz ve yüksek kur politikası ile yabancı sermayenin ülkeye girişi öngörülüyor. Sermayenin yüksek faize evet demesi için de bankalara aktarılmak üzere bütçeden faiz ödemelerine ayrılan pay (2023’te 663 milyar lira) yıllara göre ikişer kat artırılarak 2 trilyon 21 milyar liraya yükseltilmiş. Yani 2026’da 2023’ün dört katı daha fazla faiz öder hale geleceğiz. Yüksek faiz uygulaması içeride bankalara büyük bedellerle borçlanan birçok küçük işletmenin kapanması, bu da işsizlik anlamına geliyor. (İşsizliğe ayrı bir çözümleri var, oraya daha sonra geleceğiz.) Yanı sıra bütçeden faiz ödemelerine ayrılan payla servet transferi yapmak demek.

VERGİ YÜKÜ ARTACAK!

Bu dışarıya akacak servetin kaynağı ne? Cevap maliye politikasında gizli: Ücretlerde hedeflenen enflasyon oranında artış, tasarruf ve yüksek vergilendirme! OVP, vergi gelirlerinde 2023’te 4.2 trilyon, 2024’te 7.4 trilyon toplamda ise yüzde 76 artış hedefliyor. Bugüne kadar sürdürdüğü vergi politikasına bakınca bu artışı nereden karşılayacağı sorusunun yanıtı da gelir dağılımındaki adaletsizliğin derinleşeceği oluyor. Yani işçi ve emekçiler, emekliler, önümüzdeki dönem ücretlerde yapılacak kısıtlamayla daha çok açlık ve yoksulluğa sürüklenirken, doğrudan ve dolaylı vergilerde artışla, yeni vergilerle, harçlarla, zamlarla karşı karşıya kalacak. Vergi yükü artacak! Büyüme, bir avuç sermaye sahibinin servetlerine servet katması pahasına milyonlarca işçi ve emekçinin daha da yoksullaşmasıyla yaşanacak.

KAMU HARCAMALARINDA KISITLAMA

İtibardan tasarruf olmaz diyenlerin, işçi ve emekçilere fedakârlık çağrıları da düşünülürse esas olarak sosyal harcamalardan, kamusal hizmetlerden kısıtlamaya gidilecek. “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” derler ya hani, bu kısıtlamaların ön adımını okul öncesinde mücadeleyle kazanılan bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek uygulamasının sessiz sedasız kaldırmasıyla gördük. Yeni dönemde rasyonellik adı altında ilaç ve tedavi gibi sağlık harcamalarında da kısıtlama öngörülüyor. Çocukların beslenmesinden edilen tasarruf yetmemiş olacak ki hastalandığımızda çıkacak tedavi masraflarından da tasarruf planlanıyor.

YENİ ÖZELLEŞTİRMELER KAPIDA

Vergi gelirlerindeki artış yetmezse de elde bir çözüm daha var! O da özelleştirme politikaları… OVP, 30 trilyonluk toplam özelleştirme hedefiyle de yeraltı yer üstü kaynaklarından, devletin elinde kalmış az sayıda banka ve kamu kuruluşuna kadar kamusal tüm kaynakları özelleştirme yoluyla piyasaya açmayı hedefliyor. Yandaş sermaye ve tekellere yeni rant alanları açmanın yanı sıra elde edilecek gelirle borçların bir kısmını bu şekilde kapamayı öngörüyor.


ESNEK ÇALIŞMA: HER ŞEYİYLE GÜVENCESİZLİK

Yabancı yatırımcıyı çekmek için tek başına yüksek faiz uygulaması yeterli değil, sermaye için daha çok kâr vaadi gerekli. Yani daha çok artı değer üretmek için daha çok sömürünün önünün açılması lazım! Buna çözüm ise yapısal reformlar! Yapısal reformların ilki mal bulmuş mağribi gibi “güvenceli” ön ekiyle makyajladıkları esnek çalışma modeli! Kadının adı da yalnızca burada geçiyor. OVP’de “güvenceli esnek çalışma” adı altında “kadınlar, gençler, engelliler başta olmak üzere çalışma hayatına kalıcı katılımı sağlamayı teminen esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştırma” hedefleniyor.

Esnek çalışma; kısmi ve uzaktan çalışma gibi yöntemlerle, patronun istediği zamanda, istediği biçimde, istediği yerde istediği süre kadar çalışma demek. Her şeyiyle patronun belirlediği bir iş ilişkisinden güvence beklenemez. Esnek çalışma modeli uzaktan çalışma ile işverenin iş yerindeki birçok yükümlülüğünün çalışanın omzuna yıkılmasından tutun da ön gördükleri belirli süreli sözleşmelerle, kıdem tazminatı hakkı, evlilik ve doğum nedeniyle ayrılma durumunda almaya hak kazanılan haklar, örgütlenme hakkı gibi sosyal hakların hepsinin uçup gitmesi demek aynı zamanda. Esnek çalışmayla güvencesizlik, düşük ücret, kolay işten atma, sendikasız çalışma hedeflenmektedir. Yani olası bir mücadelenin daha başlamadan önünü kesme girişimleri de bir yanıyla…

HEDEF GEÇİCİ, UCUZ KADIN EMEĞİ

OVP’nin yapısal reformlarında “Uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışmayla iş dünyasının ihtiyaçları, iş-özel yaşam dengesi gözetilerek mevzuat düzenlemeleri hayata geçirilecek” deniyor! Yani OVP’nin yerli/yabancı yatırımcıyı çekmesinin ve kârın en üst seviyede gerçekleşmesinin temel koşullarından biri bu; ucuz, geçici kadın emeği! İşsizliğe buldukları çözüm de öyle! Kelimenin tam anlamıyla iktidarını tahkim ve ideolojik hegemonyası için en gerici güçlerle birleştiği “kadının yeri evidir”, kutsal annelik” sözleriyle somutlanan AKP iktidarının kadın politikasıyla, patronların ucuz iş gücü ihtiyaçlarının uyumlaştırılması söz konusu, çok bütünlüklü bir saldırı bu!

KIDEM TAZMİNATI GASBETMENİN YENİ ADI: TES

Ön görülen diğer bir uygulama ise kıdem tazminatının bireysel emeklilik sistemi adıyla ortadan kaldırılması-fona devri. Daha önce defalarca kez gündeme gelen kıdem tazminatı fonu uygulaması işçi ve emekçilerin mücadelesiyle geri çekilmişti. Bu sefer “tamamlayıcı emeklilik sistemi” adıyla ve ömür boyu maaş makyajıyla gündemde. Bir de bunu kıdem tazminatı ödemelerinde işveren payını yüzde 8.33’ten yüzde 5.33’e düşürerek, emekçiyi bir kez daha soyarak yapmayı hedefliyor.

AİLE VE GENÇLİK BANKASI NE OLA Kİ?

OVP’nin bir hedefi de ailenin korunması, güçlendirilmesi, evlenecek gençlerin desteklenmeleri için Aile ve Gençlik Bankası kurma! Sosyal yardımlar ise aile odaklı ve fert başına asgari bir geliri garanti edecek şekilde yeniden kurgulanacak. Bu hedef istihdamın şekillenişiyle ilgili hedeflerin arasında yer alıyor. Kadınların aile içinde tutulması için her türden yasal ve kurumsal müdahale yapılmasına rağmen boşanmalar artıyor. Doğurganlık ne kadar teşvik edilirse edilsin beklendiği kadar yükselmiyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasından, boşanmalarda arabuluculuk uygulamalarına, nafaka hakkının kaldırılmak istenmesinden, Medeni Kanun’da “aile” adı altında yapılmak istenen değişikliklere varana kadar her ne olursa olsun aile birliğini sürdürmeye dayalı muhafazakâr bir cinsel rejim kurma hedefi ile giderek yaşlanan iş gücü nüfusunu genç nüfusla tahkim etmeyi hedefleyen öncekilerin devamı niteliğinde bir uygulama diyebiliriz.

TÜM BU SALDIRILARA KARŞI NE YAPMALIYIZ
 “Enflasyonla mücadele” diyerek bizlere yutturmaya çalıştıkları program, esnek çalışmaya dair kelime oyunlarıyla, süslü sözlerle, kadın emeğini daha da ucuz hale getirirken, ev içi yükleri üzerine dinlenme zamanlarını da ele geçirecek, kadınları toplumsal yaşamdan koparacak bir çalışma düzeni dayatıyor. Sonuç olarak OVP, kadınlar için daha çok yoksulluk, esnek, güvencesiz çalışma, düşük ücret anlamına gelirken, kadınları sosyal yardımlara ve aileye daha çok bağımlı hale getirecek bir saldırı planı olarak önümüzde duruyor.
Bu planı bozmak ise işçi ve emekçilerin en çok da biz kadınların mücadelesiyle mümkün! Güvenceli iş, yoksulluk sınırı üzerinde ücretler, yoksulluk sınırı altında kalan tüm ücretlerin vergiden muaf tutulması, okullarda bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek verilmesi, kreşlerin, yaşlı ve çocuk bakım evlerinin ücretsiz hale getirilmesi, temel tüketim maddelerinden KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin kaldırılması, zenginlere servet vergisi getirilmesi, işsizlik sigortası fonunun yağmalanmasına son verilip, tüm işsizlere maaş bağlanması, kıdem tazminatının yükseltilerek işten kendi isteğiyle ayrılanlarda dahil kapsamının genişletilmesi taleplerimiz için; iş yerlerinden mahallelere kadar uyarı eylemlerinden iş bırakmaya, iş bırakmalardan grevlere uzanacak bir mücadele hattı önümüzde duruyor!

Fotoğraf: Canva Kolaj

İlgili haberler
İktidarın yeni yüzyıl vizyonu: ‘Kadını perde arkas...

Devletin görevlerini kadının üstüne yıkarak sorumluluktan kaçan, muhalif sesleri bastırmaya çalışan...

Malunen emekli olsa da yaşamak için çalışmak zorun...

Türk-İş’in açıkladığı eylül ayı verilerinde açlık sınırı 13 bin lira olmuşken malunen emekli olmuş,...

Dul aylığı alan 80 yaşındaki gülden Bölükbaş anlat...

‘3 liranın 5 liranın hesabını bile fazlasıyla yapıyoruz. Yiyecekler bozulmasın diye ona göre alıyoru...