Ben Dudullu OSB’de bulunan Biltur yemek fabrikasında çalışan bir kadın işçiyim. Bu fabrikada işe girmek için çok uğraştım. Yemeklik malzemeler hazırlıyoruz ve servise hazır hale getiriyoruz. Burada benim gibi birçok kadın işçi çalışıyor. İş güvencemiz yok. Ustabaşı veya insan kaynakları müdürü ‘Senin performansın iyi değil, in aşağıya muhasebeden ilişkini kes’ derse, işten atıldığının resmidir bu. Acımasız bir çalışma sistemi ve sömürü var. Benim gibi çalışan kadın işçi arkadaşlarımın da okula giden, kreşe giden, ana okuluna giden çocukları var. Çocuklarımıza yeterli zaman ayıramıyoruz. Ne çocuklarımızın nede bizim beslenebileceğimiz bir ücret alamıyoruz. Fazla mesailerle ancak 13-14 bin lira alıyoruz. 10 bin lira kira verince geriye kalanla nasıl beslenelim? Köyle ilişkisi olanlar oradan gelen bulgur, erişte, nohut ve mercimek gibi bakliyatlarla idare etmeye çalışıyorlar. Ağrı Diyadin’den geldim ben. Ne arazimiz var ne de bize bakliyat gönderecek kimsemiz. Jandarma, polis baskısından gelip Esenşehir’e yerleştik.
‘BİNLERCE YOKSUL İNSANLA DALGA GEÇİYORLAR’
Bir bodrum katında yaşıyoruz. İnşaatta iş buldukça çalışan eşim ve 4 çocuğumla hayatta kalmaya çalışıyoruz. 3 bin 500 lira kira veriyorduk. Ev sahibi bizi dışarı atacağını söyleyerek kirayı 10 bin liraya çıkardı. Şikayet ettim, az daha canımızdan olacaktık. Akrabaların yardımı ve desteğiyle borçla yaşıyoruz. Eltimin yardımı olmasa 3 çocuğumu da okula veremeyeceğim. İkisi orta okulda biri yeni ilk okula başladı. Çıkan yemeklerin kimini, sütlaç baklava gibi tatlıları saklama kaplarıyla eve taşıyarak bir sonraki gün çocuğumun beslenme çantasına koyuyorum. Benim gibi onlarca kadın işçi arkadaşım bu durumda ve onlar da fabrikadan götürdükleri yemekleri çocukların beslenme çantasına koyuyorlar. Çocuklarımıza kantinden bir şey alacak harçlık verebiliyor muyuz ki? Bunu MEB bilmiyor mu? Binlerce yoksul insanla dalga geçiyorlar.
‘BİZİ CEMAATLERE MECBUR BIRAKIYORLAR’
Fabrika önünde “Okullarda 1 Öğün Ücretsiz, Sağlıklı Yemek Her Çocuğun Hakkı” başlıklı Ekmek ve Gül imzalı broşür bize dağıtıldı. Çok sevindik, desteklediğimizi söyledik. Biz bu kampanyayı mahallemizde, sokağımızda sürdürmek istiyoruz. Benim gibi çocuğuna beslenme koyamayan işçi arkadaşlarım bu kampanyanın destekçisidir. Bizi cemaatlere, tarikatlara mecbur bırakmak istiyorlar. Mahallede buralara giden çocukların hiçbiri başarılı olamıyor. Psikolojileri bozuluyor, ailelerine yabancı kalıyorlar, intihar eğilimleri gelişiyor. Çocuklarımızı mahalledeki merdiven altı sübyan okullarına, vakıf, cemaat, tarikat okullarına göndermek istemiyoruz. Mücadele etmemiz lazım. Emekten, haktan yana siyasi partilerle, yöre dernekleriyle, velilerle bu kampanyanın genişlemesi için çalışmamız gerekiyor. Seyirci olamayız.
Fabrikada bizi ezen patron ve bize bu koşulları reva gören hükümettir. AKP ve ittifakı tüm yaşadıklarımızın asıl sorumlusudur. Ekmek ve Gül’ün kampanyasının bir parçasıyız, bu kampanyayı fabrikamızda ve mahallemizde sürdüreceğiz.
Fotoğraf: Pixabay
İlgili haberler
‘Kurukahveci’nin keyfi kaçacak, biz de keyifle kah...
‘Ben ve işçi arkadaşlarım ek zam talebimiz için mücadele etmeye kararlıyız. Bizim keyfimiz kaçacağın...
Yine bir atanamama hikayesi!
Öğretmen atmalarının önü kesiliyor, ekonomik koşullar özel sektörlere mahkum etmekten başka bir yol...
‘Maaşımız bir diş implantı bile etmiyor’
Biz işçilerin günlük olarak ürettiği bu implantların ücretini bile alamıyoruz. Buna rağmen mesailerl...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.