DERGİMİZDEN
Öğretmenler sistemin uyguladığı baskıların içinde hem yöneticilerle baş etmeye çalışıyorlar hem de çocukların hayatlarını değiştirmeye çalışıyorlar.
Yönetmenliğini Saeed Roustayi üslenen Leyla’nın Kardeşleri filmi İran’da yaşayan yoksul bir ailenin hikayesi. Film ailenin tek kızı olan Leyla’nın hayat mücadelesini mercek altına alıyor.
Zorlu doğumlardan ağrılı cinsel ilişkiye, idrar kaçırmaya pek çok sağlık sorununun pelvik taban fonksiyonlarının yeterince geliştirilememesinden kaynaklı olduğunu biliyor muydunuz?
Nuray anlatıyor: ‘Çok çalıştım, çok çabaladım, kimsenin hakkını yemeden var ettim kendimi, bundan sonra da var edeceğim.’
İzmir’de bir hastane, hastanede personel dinlenme odası… Kadın işçilerin sohbeti yine geçim derdi. Derdi de o derdin dermanını da konuşuyor kadınlar…
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinden kadınlar 6 yılı geçen dayanışma hikayelerini, mücadelelerini, umutlarını ve değişimlerini anlatıyorlar.
Bu düzen çok görüyor Nevruzlarımıza canı ne istiyorsa onu yapabildiği bir emeklilik hayatını… Nevruz 65 yaşında ve hâlâ geçim derdiyle çalışmaya devam ediyor.
Çocuklar karanlıkta okul yoluna düşüyor, işçiler gün aydınlanmadan mesaiye başlayıp hava karardığında işten çıkıyor. Peki gün ışığından nasıl faydalanıyoruz?
2022 yılını ardımızda bırakırken genç kadınlar koskoca bir seneyi nasıl geçirdi? Zorluklar ve olumsuzluklar bir yana kadınlar yine dayanışma ile güçlendi.
‘Artık inanıyorum, kadınlar isterse her zorluğu aşabilir…’
Ekonomik kaygılar, genç kadınların iyi bir eğitim ve gelecek kaygılarının önüne geçiyor. Geçinebilmek için yeni yöntemler geliştiren üniversiteli kadınlar sorunların çözüm yolunu da işaret ediyor.
‘25 Kasım’da gördüğümüz tablo tüm kadınlara umut olacak nitelikteydi’
Öykü’nün Sennur Sezer’in şiirinden esinlenerek hazırladığı fotoğraf sergisinde gülen, direnen, yorulan, düşünen kadınların portreleri vardı…
25 Kasım'a giderken faşist diktatörlüğe karşı özgürlüğün, direnişin, dayanışmanın sembolü olan Minerva, Maria-Teresa, Patria Mirabal yani namıdiğer Kelebeklerden güç alıyoruz bugün yine yeniden…
Bu 25 Kasım’da da Ekmek ve Gül olarak eşitsizliği, yoksulluğu, şiddeti değil, refahı, özgürlüğü, eşit bir yaşamı hak eden kadınların, LGBTİ’lerin sesi olacak, mücadeleyi birlikte sırtlayacağız.
Büyük bir baskı rejimi kurarak, ses çıkaranı sansür yasasıyla susturarak, tüm örgütlenme, ifade etme haklarını kısıtlayarak çalmaya çalıştıkları maya, tutmuyor.
Toplumsal kazanımları, örgütlülüğü, değişim, özgürlük talebini bozguna uğratmaya çalışırken, bir yandan da yükselttikleri nefret söylemleri ve hak gasplarıyla LGBTİ’lerin yaşam haklarını yok ettiler.
Kadınlar başörtüsü tartışmasını “Siyasetçilerin birbiriyle tartıştığı, kendi aralarındaki seçim yarışının bir görünümü” olarak değerlendiriyorlar. Gerçek sorunların üstünün örtüldüğünü düşünüyorlar.
Tepeden tırnağa dezenformasyonların bin bir türünü deneyimleyen kadınlar, yanılmayacak kadar güçlü ve haklılar. Kadınlar kendi geleceklerini hiçbir zaman başkalarının eline bırakmadı.
İfade ve düşünce özgürlüğünüze kim ne yaptı? Düşünün siz kendi halinizde. Evinizde çayınızı filan içerken ifade etmek neyinize yetmiyor? Ekonomi okudunuz da atamanız mı yapılmadı. Böyle atarlar işte.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.