DERGİMİZDEN
Tek adam yönetimi haklarımızı bazen usul usul bazen bağıra çağıra elimizden çalarken mücadele rotamıza notalar ekleyip yolumuza devam edelim. Haydi bir şarkı da senden!
Kız Kardeşlik Köprüsü kampanyası sürecine dahil olan kadınlarla bir arada olabilmenin aracı olur düşüncesiyle bir dernek kurmaya karar verdik.
Günlerdir toplu iş sözleşmesi için Gebze'de Corning işçileri kavurucu sıcağın altında grevdeler. Grevdeki kadın işçiler Ekmek ve Gül'e yazdı.
‘Yaz bizim için hayal’ diyen genç kadın işçiler. Yazın çalıştıkları atölye ve fabrikalardaki koşullarını aktarıyor…
Fabrikada makineye doğru yürürken ‘Bir günlüğüne yasalar biz kadınların elinde olsaydı ne yapardık?’ sorusu kafama takıldı. Öğlen paydosunda arkadaşlarıma bu soruyu yönelttim...
Son süreçte asgari ücreti belirlenmesi ve ardından işçilerin, emekçilerin yükselttiği ‘ek zam’ talebi bizim derneğin de ana gündemi. Derneğe gelen kadınlarla yaşam koşullarını koşuyoruz.
‘Çocuklarımızın hakkı olan bir öğün ücretsiz yemek için herkes kulaklarını tıkıyor. Bizler çocuklarımızı doyuramazken bizlere hâlâ şükretme fetvası veriliyor.’
Ümraniye Dudullu Organize Sanayi Bölgesinde farklı fabrikalarda çalışan işçi kadınlarla taleplerini ve MESS sürecini konuştuk.
Temizlikçi olduktan sonra anladım ki kadın olarak cehennemi yaşamak istiyorsan temizlikçi ve çaycı olacaksın. Hele mülteci kadın işçiysen vay haline!
‘Biz kadınlar çocuklarımızın geleceği için çalışıyoruz. Emzirecek yaştaki çocuklarımızın rızkını onların boğazında bırakmamak için daha fazla örgütleneceğiz…’
Adana’da otobüs durağında Emine ve çocuğuyla tanıştık. Hava sıcaktı, sohbet koyuydu. Emine EYT’li ama derdi çok…
‘Bizim sağlığımızın onlar açısında hiçbir önemi yok. Yeter ki fason ürünler hazır olsun, anlaştığı fabrikaların siparişleri zamanında yetişsin…’
‘Kaç aşk, kaç savaş, … kaç hüsran, kaç umut? Envanter kaydı tutmuyorum… Ömrüm bir şiire teğelli. Onu yazıyorum.’
Londra Manzaraları’nda kent, ‘heykeller yapan aristokrasinin’ geçip demokrasinin gelişini bekleyen bir kenttir.
Sevdiklerini kaybetmekten, su bile bulamamaya kadar her türlü sorunu yaşayan kadınlar 21 metre karelik konteynerlarda yaşamlarını yeniden kurmaya çalışıyor.
Konteyner kentte yaşayan Hatun ne beslenme ne de hijyen ihtiyaçlarının karşılanmadığını, ailesinin 10 litre su, bir paket makarna ile yaşamak zorunda bırakıldığını anlatıyor.
Bir grup boşanmış erkeğin haksız serzenişi karşısında hemen pozisyon alarak düzenlemeler yapmayı düşünen devlet, neden kadın cinayetlerini önleme konusunda aynı gayretkeş tavra sahip değil?
“Bizler her gün başka bir dertle yüz yüze kalırken, bazıları da bize yaşamı dar ederek konforlu bir hayat sürüyor.”
Yaşadıkları ekonomik sorunun esas sorumlunun yakasına yapışacak gücü, örgütlülüğü olmayan ev sahipleri hukuksal haklarımızı hatırlatılınca çılgına dönüyorlar. Bu çılgınlığa maruz kalan biri de benim.
Deprem bölgesinde ev bulmak çok zor, kira fiyatları ise çok yüksek. Yeni atanan öğretmenler nerede kalacak, aldığı maaş ile geçimini nasıl sağlayacak?
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.