Bu ülkede öğrenciler okuyabilmek için çalışmak zorunda. Lise öğrencilerinin ise en çok dert yandığı eğitim sistemi. Peki ne istiyor hem üniversitelisi hem liselisi?

Bakan Albayrak, BES’i överken “Artık vatandaşlarımız emekli olduklarında nasıl geçinirim kaygısı taşımayacak” dedi. Aslında Bakan, emeklilerin geçim sıkıntısı yaşadığını da itiraf etmiş oldu...

‘Sendikal bürokrasi var diye sendikasızlığı tercih etmek değil, sendikaları taleplerimizi kazanmada bir araç olarak nasıl değerlendireceğimize dair adımlar atmaya ihtiyacımız var.’

Ocak ayında hastanelerde sağlık emekçileriyle yaptığımız görüşmelerde sağlık emekçilerinin çalışma koşullarına dair neler düşündüklerini konuştuk.

Türk Metal’e buradan da bir kez daha seslenmiş olalım, şeffaf bir süreç yürütmediniz, zam oranımızı açıklamadınız, sözleşme maddelerini açıklamadınız. Artık yeter daha fazla oyalamayın bizleri.

Okullarda yardım adı altında dayatmayla para toplanmasına tepki gösteriyor bir veli. Herkesi bu zorlamalara tepki göstermeye çağırıyor.

Far beyond just being news site, it is an adventure where we talk woman to woman, where we can find women's solidarity just one click away. It will expand with you!

Aile Çalıştaylarında sanki sorun kadınların haklarıymış gibi tartışıldı. Ancak bu tartışmalara en iyi cevabı yine kadınlar kendi hayatlarından örneklerle verebilir.

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde gelecek yıl için uygulanacak olan yüzde 100’ü aşkın zam oranlarına öğrenciler tepkili: 'Okulda her geçen gün hem çalışıp hem okuyan öğrenci sayısı artıyor.'

‘Daha kaç çocuk işçi, biz meslek lisesi öğrencileri MESEM’lerde, okullarda iş kazası geçireceğiz? Daha kaçımız canımızdan olacağız?’

Tarihi oldukça eski, şimdi kadınlara özgü topuklu ayakkabıların ilk önce erkekler tarafından giyildiğini, yüz yıllarca kullanıldığını biliyor muydunuz?

‘Sevgili Denis, köy pazarından çok güzel horoz fasulye buldum, pişirirken ruhuna göndericem. Şu balkon saksısına ucuzken diktiğim soğanlar bi baş versin de...’

Esenyalı’da kitap okuma atölyesi düzenleyen kadınlar deneyimlerini anlatıyor: Kitap okumak güzel ama birlikte okumak, tartışmak daha güzel. Günlük rollerimizden çıkıp nefes alıyoruz...

‘Bak, konak manzarasında yoksulluk muhabbeti yapıyoruz. Neden bunlar böyle lüks konutlarda yaşıyor? Milletvekilleri, bütün yönetenler neden bu kadar yüksek maaşlar alıyor?’

‘Sadece bir meslek sahibi olmak için mücadele vermiyorum, kadın olarak da bir mücadele veriyorum. Bunlara rağmen içimdeki kız çocuğuna koyduğum bir isim var, Umut. Ben umudumla yola devam ediyorum’

Tasarruf kelimesi insana olumlu çağrışımlar yapsa da kamuda tasarrufun niteliğini anlamak için sormamız gereken önemli sorular var: Kimin için tasarruf, kimden tasarruf?

Yıllarca 12 saat çalışıp, işten atıldıktan sonra ‘Ne olursa olsun 8 saat çalışacağım bir iş bulacağım’ diyen Nuran’ın hakkı olan bu ısrarı, bugün başka işçiler için ‘prenseslik’ olmuş durumda.

Çalışan, çalışmayan kadınlar gün ışımadan önce evlerinin lambasını yakar. Çalışıyor ise işe gitmeden eşinin kahvaltısını, çocuğunun beslenmesini hazırlamak için uyanmıştır.

İnönü Üniversitesi öğrencisi Berivan, yolda 6 saat geçirmeden gidemiyor; okula devam etmesi için ona başka bir alternatif bırakılmamış…

Elena Ferrante’nin Napoli Romanları serisinde anlatılan kadın dostluğunun türlü hallerini Gülşah İmrek’in kaleminden okuyalım.

Editörden