Biz genç kadınların, hiçbir şekilde bize yetmeyen kredi/burslarla geçinmeye çalışırken, ekonomik krizin de etkisiyle geçim sıkıntısını daha derinden hissettiğimiz bir gerçek. Peki genç kadınlar bu konu hakkında ne düşünüyor? Kaldığımız öğrenci yurdunda şu anki kriz koşullarında yaşadığımız sıkıntı ve sorunlarla ilgili hazırladığımız 5 soruluk anketi 100 genç kadınla derinlemesine sohbet ederek gerçekleştirdik; cevaplar ortaya şöyle bir tablo serdi:
EV TEMİZLİĞİNE GİDEN, ‘VİTRİN MANKENİ’ OLAN ÜNİVERSİTELİLER
Çoğu öğrenci için maddi yetersizler yüzünden çalışmak artık bir zorunluluk haline gelmişti. “Okurken çalışmak zorunda kalı-yor musunuz?” sorusuna verilen cevaplar da bunu gösteriyor: “Evet” yüzde 47, “Bazen” yüzde 19 cevabı alırken, yüzde 34 oranın-da da “Hayır” cevabı aldık.Soruya “evet” ve “bazen” cevabını veren kadınlar ağırlıklı olarak garsonluk, anketörlük ve günlük işler gibi uzun saatler süren işlerde çalışıyor. Günlük işlerde evlere temizliğe gittiklerini söyleyen genç kadınlar dikkat çekerken, çok sayıda kadın da gece geç saatlerde alkollü eğlence mekânlarında “müşteri” olarak gösterildikleri işlerde çalıştıklarını, adeta “vitrin” olarak kullanıldıklarını anlattılar. Zaten bu işler yeteri kadar yorucu ve zorken genç kadınlar çalışırken şiddete ve tacize maruz kalabiliyor. Kendilerini güvende hissedememeleri yetmiyormuş gibi şiddet ve taciz karşısında savunmasız da kaldığını ifade eden çokça kadın vardı.
“Okurken çalışmak zorunda kalıyor musunuz?” sorusuna “hayır” cevabı veren kadınlar ise, “Çalışmak istediğim birkaç yer tarafından başörtülü olduğum için reddedildim”, “Çalışmaya ihtiyacım var fakat yurt giriş-çıkış saatleri engeli yüzünden çalışamıyorum”, “Ders saatlerim ve yoğunluğumdan dolayı ancak geç saatlerde mesaisi olan bir işte çalışmam gerekiyor, uygun bir iş bulamıyorum” gibi cümleleri de ekledi.
Görüyoruz ki “hayır” diyen kadınların da büyük kısmı çalışmaya ihtiyacı olmadığı için değil, çalışmak iste-yip iş bulma aşamasında birçok zorluklarla karşı karşıya geldikleri için çalışamıyorlar. Her iki pencereden de baktığımızda iş hayatında veya iş arama sürecinde bu zorluklar kadınların güvenliği, sağlı-ğı ve çalışma hayatı-na katılımları üzerinde yıkıcı etkiler yaratıyor.
İHTİYAÇLAR SÜREKLİ ERTELENİYOR
Anketimizin ikinci sorusu ise “Kişisel bakım ihtiyaçlarını rahatlıkla giderebiliyor musun?” sorusuydu. “Evet” diyenler yüzde 49 iken, “hayır” ve “bazen” diyenlerin oranı ise yüzde 51’di. “Evet” diyenler arasında “Bursumu alınca ilk önceliğim kişisel bakım ihtiyaçlarımı karşılamak oluyor” diye yanıtlayanlar var, “Hayır” ve “bazen” diyenler arasında bu ihtiyaçlarını ailelerinin yanlarına gittiklerinde karşıla-yanların yoğunluğu göze çarpıyor.YURT GİRİŞ SAATİ DERDİ
Bir diğer sorumuz ise “Yurt giriş saati (23.00) uygulamasının erkek yurtlarına oranla daha katı olduğu-nu düşünüyor musun?” sorusu idi. “Evet” diyenler yüzde 92 gibi ciddi bir oranı oluşturuyordu. Kadınlar arasında birkaç erkek yurdunu örnek göstererek kadın yurtlarında çok sıkı uygulanan giriş saati uygulamasının, bu yurtlarda çok da önemsenmediğini söyleyenler de vardı. Genç kadınlar, toplum-sal cinsiyet rollerinin, eşitsizliği en yüksek derecede yaşamamızın bu ayrımcılıkta etkili olduğunu ve tüm kadınların bu dertten mustarip olduğunu anlatıyordu.KRİZ, AİLELERLE İLİŞKİLERİ GERİYOR
Anketteki bir diğer sorumuz olan “Son yıllarda kadına yönelik şiddetin artmasında ekonomik krizin de et-kili olduğunu düşünüyor musun?” sorusunu kriz ve şiddet ilişkisini kadınların nasıl gördüğünü ortaya koymak üzere sormuştuk. Yüzde 73 “evet”, yüzde 12 “bazen” cevabı alırken, yüzde 15 “hayır” cevabı aldık. Sohbet ettiğimizde kadınlar arasında şiddetin hukuksal yaptırımların yetersizliğinden, erkek egemen toplum anlayışı ve eğitimsizlikten kaynaklı olduğunu düşünenler olduğunu gördük ancak işsizlik kaygısı ve güvencesizliğin artmasıyla bağ kuran çok sayıda kadın vardı.Bir önceki soruyla da bağlantılı olarak “Ekonomik kriz sürecinde ailenle ilişkinin zayıfladığını düşünü-yor musun?” sorusuna “evet” ve “bazen” diyenlerin toplam oranı yarıyı geçse de “hayır” oranı da yüzde 48’di. Buna rağmen ailelerinin maddi olanaklarının yetersizliğinden utana sıkıla para istediklerini, bazen paranın nereye harcandığını sorarken sıkıştırmalardan çekindiklerini aktarıyorlar. Hatta bu sebeplerden ötürü tartıştıklarını, ailelerinden para istemediklerini söyleyenler de mevcut. “Hayır” diyen arkadaşlarımızın kimisi de zaten kendisi çalıştığından ailesinden maddi destek almadığını, bun-dan dolayı bu konuda pek sorun yaşamadığını anlattı.
ŞİMDİ SIRADA...
Anketimiz bu şekilde sonuçlar ortaya koyarken birçok genç kadının birbiriyle konuşmasını, tartışmasını ve sorunlarını paylaşmasını sağladı. Farklı eğilimler çıksa da yaşamlarımızın sınırlandırılmasını kabul etmediğimizi, değiştirmemiz gereken şeylerin olduğunu, ortak taleplerimizin bulunduğunu söylemek hiç de fazla olmaz. Şiddet ve ekonomik kriz sarmalında genç kadınların yaşamları sıkışmaya devam ediyor, “Bu böyle gitmez” de dedirtiyor. Yaşadıklarımızı biliyoruz peki ya bunlara karşı nasıl duracağız? Yaşayabilmek, eşit bir şekilde yaşama katılabilmek, istediğimiz şekilde eğitim alabilmek için yapabileceğimiz şeyler var. Kaldığımız yurtta yaptığımız anket bir şeyler yapmamızın gerekliliğini, bir şeyleri değiştirmemiz gerektiğini ortaya koydu. Şimdi sırada bu gerekleri tartışmak ve birleşmek var.İlgili haberler
Ve bir fotoğraf fısıldar: ‘Biz düşman değiliz’
Bağıra çağıra nefret politikasını halkın üzerine yağdıran iktidarlara inattı sanki bu fotoğraf, iki...
Köleliğe başkaldıran Harriet’in öyküsü
Harriet Tubman, mücadele dolu hayatını aklımızın bir köşesine kazıyacağımız o kadınlardan biri. Amer...
Çanakkale’de değişimin gücü gençler
Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi öğrencileri yeni bir dil, yeni bir hareket arayışında… Bu arayı...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.