Gerçekten ilginç bir ülke bizimkisi. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine herkes karşı çıkıyor mesela. Hayatındaki kadınlara çeşitli eziyetler yaptığı, gün gibi ortada olan adamlar “Kadına yönelik şiddete acayip karşıyım” demekten hiç utanmıyor gerçekten.
İbrahim Tatlıses’ten söz ediyorum elbette. Bizzat şiddet uygulamış, böyle haberlerle çok kez karşımıza çıkmış birisi şimdi böyle diyor. Hafızanızı yoklayın, hayatındaki her kadına buna yapmış bir adam kendisi. Şiddeti savunan, kadınların dayak yiyebileceğine ilişkin magazin sayfalarına röportaj veren Tatlıses’ten söz ediyoruz. Şimdi Tayyip Erdoğan ile ilgili ölene kadar yanında olduğu açıklamalarıyla eş zamanlı olarak kadın cinayeti faillerinin idam edilmesi gerektiğine dair nutuklar atıyor.
Aslında bu ülkede olmayan bir şey değil bu tabii ki. Kadınlara “Eşit değilsiniz” diye bağırıp çağıranlar dahil herkes kadınların öldürülmesine karşı. Daha doğrusu tersinden söyleyelim, herkes bu katillerin en ağır cezaları almaları, daha doğrusu idam edilmeleri gerektiğini düşünüyor. Galiba şiddetin kendisine değil de şiddetin dozunu biraz abartan (!) adamlara kızgınlar.
Mesele bir yanıyla katiller üzerinden konuşuluyor ya, Tatlıses’in açıklamaları da tam bunun üzerine geldi. Kadınları öldüren bu adamlar hakkında basında, neler deniyor, siyasiler ne açıklamalar yapıyor, sokakta, sağda solda ne konuşuluyor? Cani, hasta, sapık, ruh hastası… Özetle adamların normal olmadıklarına ilişkin ne kadar sözcük varsa sarfediliyor.
Böylece mesele gerçeklikten koparılıp, birkaç ruh hastasının münferit cinayeti haline getirilirken, sorun da sadece bu adamlara verilecek cezalara indirgenmiş oluyor. Her çocuk ve kadın cinayetinden sonra konuşulan şey idam olmuyor mu sonunda? İdam edelim, asalım bu canilerin hepsini….
Kadınların ve toplumun yüreğini kendilerince soğutmayı adalet duygusunu böyle kötüye kullanarak yapmaya çalışmak hakikaten fena bir şey. Böylece mesele asıl bağlamından kaçırılırken, kadına yönelik şiddet birkaç caninin işi gibi anlatılıyor işte.
Oysa mızrak çuvala sığmıyor. Bu ülkede kadına yönelik şiddet siyasal iktidardan kesinlikle bağımsız değil. AKP iktidarı döneminde sistematik olarak artıyor olması da rastlantı ile açıklanamaz. İktidarın politikalarını konuşmadan, kadınların içine sokulmak istendiği bu muhafazakâr hayat sorgulanmadan kadınların yaşadıkları hakkında bir şey denemez.
KİMİN ADALETİ, HANGİ ADALET?
Şaşırmış gibi konuşuyor ya televizyona çıkan, kadınlar olmadan kadına yönelik şiddeti konuşan adamlar! Aslında şaşıracak bir şey olmadığının onlar da farkında. Yıllardır ısrarla kadınlara layık gördüğünüz her bir uygulamanın sonucu bunlar. O yüzden cezalandırmadan sonuçtan konuşarak bu mesele çözülemez, kaldı ki böyle tartışanların çözmek gibi bir derdi de yok.
Bir de sanki kadın cinayeti davalarında adalet varmış gibi, şiddete uğrayan kadın için etkili bir yargı mekanizması gibi yapmayın, komik oluyorsunuz. Adliye koridorları şiddete, tacize, tecavüze uğramanın kendi suçu olmadığını anlatmaya çalışan kadınlarla dolu. Sırf bu nedenlerle yargıya başvuramayan kadınların ülkesi bu ülke. Öldürülen kadınların her birinin katili, öldürmekte ne kadar haklı olduğunu utanıp sıkılmadan anlatırken, her türlü indirimden faydalanıyor hatta beraat edebiliyorlar.
Feray Şahin’in katili işte, tahliye oldu ve aramızda geziyor. Sadece bir buçuk yıl tutuklu kalan sanık, tahliye edildi. Feray’ın ailesi, arkadaşları buna isyan ediyor bir haftadır. Daha bilmediğimiz, haberimiz olmayan kaç tahliye, kaç beraat var kim bilir? O yüzden hangi adaletten, hangi cezalandırmadan bahsediyorsunuz ki siz?
İKTİDAR YA ÇÖZECEK YA DA SORUMLU OLMAYA DEVAM EDECEK!
Kadınlar için adalet yok bu topraklarda, işçilere, yoksullara, iktidara muhalif olanlara da yok kaldı ki. Adalet bir süredir zaten en olmayan şey her birimiz için. Şimdi bir de kalkmış “İdam” diyorlar, “Ağır cezalar” diyorlar…
İbrahim Tatlıses’ten başladık nerelere geldik. Lakin kadına yönelik şiddeti savunmakla ünlü bir zat olarak katillere idam önermesi üzerine bir çift laf etmesek olmazdı. Kadına yönelik şiddet Tatlıses’in o çok sevdiği iktidarının sonuçları, iktidar da aynı kendisi gibi yapıyor çünkü. Kadınlara “Eşit değilsiniz, şiddetle yaşamayı öğrenmelisiniz” diyor, her türlü politikası ile şiddeti körüklüyor, hatta yaratıyor, ondan sonra da kendisi ile hiçbir ilgisi yokmuş gibi “canilere” beddualar ediyor.
Ama işte bunlar aynı Tatlıses’in kadına yönelik şiddete karşı olması kadar absürt, saçma ve kimseyi hele de kadınları ikna etmiyor. O yüzden herkes biliyor asıl sorumluların kim olduğunu!
Ortalığı ne kadar bulandırmaya çalışırlarsa çalışsınlar işe yaramayacak. Kadınların yaşadıkları sorunların çözümü için adım atmaya başlamadıkları sürece sorumlu sadece şiddet uygulayan adamlar değil, iktidarın kendisi olmaya devam edecek.
İlgili haberler
Emine Bulut’un feryadı sokakta: Ölmek istemiyoruz!
Emine Bulut’un ‘Ölmek istemiyorum’ feryadı kadınların çığlığına dönüştü. Türkiye’nin dört bir yanınd...
Emine Bulut’a mektup
Kadınlar fark yarattı, bilinçlendi, özgür olmak, kararlarını kendileri vermek istiyor artık. Toplumu...
‘Sonumun Emine Bulut gibi olmasından korkuyorum’
Evli olduğu S.Y. tarafından darp edilen ve tehdit edilen İrem Y, ‘Sonumun Emine Bulut gibi olmasında...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.