aile
‘Sizin çocuklarınızla, iktidar sahiplerinin çocuklarıyla aynı rızk düşmüyor bu ülkede yaşayanların çocuklarına. Hayat, şuranın yapıldığı saraydaki gibi akmıyor…’
Kadınların ‘uzlaşmasını’ istedikleri bir bakıma kölelik aslında; her ne olursa olsun boyun eğilecek, “ailenin bekası için” içinde kalınacak bir hapishanede yaşamakla uzlaşmak...
‘Aile ne idi?’ Aile, kadını sömüren; emek gücünü karşılıksız bırakan; ruhunu, bedenini baskı altında tutan çürümüşlüğün en açık ifadesiydi.
Ailede, toplumda ve devlette çocuk algısıyla ilgili ciddi bir problem var. Peki toplumun bu algısı ve çocuklar üzerindeki tahakkümü doğru mu?
Yaptıkları; yüzyılların mücadelesine dayanan, kadınların kanlarıyla canlarıyla bedel ödeyerek yasalara kazıttıkları haklarının “Bunda ne var?” kofluğu içindeki sorularla bertaraf edilmesi...
“İsteseniz de istemeseniz de bu yasa geçecek” diyenler “İsteseniz de istemeseniz de bu evlilik devam edecek” noktasına hızla vardı. Daha neler olacağını tahmin etmek de ne yazık ki zor değil!
Failler ve onların eylemine tanıklık edenlerin bu sırrı saklamaya dair motivasyonu kutsal aile mitini sarsmamak. Enseste maruz kalanlarınki ise suçlanmaktan korkmak.
Araştırmalar, erken yaşta evlilikleri onaylayanların son 3 yılda inanılmaz oranlarda arttığını gösteriyor. Sosyolog Tuba Demirci Yılmaz, toplumun bu duruma nasıl getirildiğini anlatıyor.
15 Mayıs günü 1994 yılında Uluslararası Aile Günü ilan edildi. Kadınları aile dışı tanımlamanın sakıncalı görülmesi ise tabii ki daha öncesine dayanıyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.