Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İlçe Müftüleri İstişare Toplantısı dolayısıyla Beştepe Sergi Salonunda yaptığı konuşmasına yeni anayasa ile ilgili çalışmalar yaptıklarını söylerken “Aileyi korumayı hedefliyoruz” diyerek yine LGBTİ’leri hedef aldı. Erdoğan’ın sözleri şöyle:
“Kadına yönelik şiddet ile çocuklara karşı suçlar bu ülkelerin sicilinin belki de en kötü olduğu başlıklardır. Yine bu ülkelerde insanlığın taşıyıcı sütunu olan aile kurumu anlamını yitirmekte, toplum birkaç marjinalin adeta oyuncağı haline dönüşmektedir. Kadın erkek arasındaki meşruiyete dayalı birliktelik hor, hakir görülürken, sapıklık, ahlaksızlık ve çarpık ilişkiler bilinçli şekilde özendirilmektedir. Batı’ya karşı ezik, kendi değerlerine ve milletine karşı ise aynı derecede küstah, içimizdeki mankurtlar kabul etmese de gerçekler apaçık ortadadır. Şayet şimdiden harekete geçip vakitlice önlem almazsak Allah korusun ileride daha beter sıkıntıları bizim de yaşamamız kuvvetle muhtemeldir. Önümüzde günlerde Meclisimizin takdirine sunacağımız Anayasa değişikliği teklifini bu yönde atılmış önemli bir adım olarak görüyorum. Bu değişiklik önerisiyle bir yandan başörtüsüne anayasal güvence kazandırırken, diğer taraftan da sapkın akımlar tarafından giderek daha fazla tehdit edilen aile müessesini korumayı hedefliyoruz.”
PROF. DR. ECE GÖZTEPE: ŞİDDETSİZ BİR YAŞAM VE EŞİTLİK İLKESİ ESAS ALINMALI
Daha önce Ekmek ve Gül’e konuşan ve Anayası’nın 41. maddesindeki değişikliğe değinen Prof. Dr. Ece Göztepe Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararıyla taraf olmaktan çıktığını hatırlatarak “Türkiye’nin yapması gereken şey kadınların en başta şiddetsiz yaşam hakkını, eşler arasında eşitliğe dayanan huzurlu ve güvenli bir aile hakkını koruyan uluslararası sözleşmeye taraf olmak. Kadınlar yaşamalı ki eşitlik ilkesince bir evlilik sürdürebilsinler ya da herhangi bir şiddete maruz kalmadan hayatlarını sürdürebilsinler” demişti.
Aile kavramının çoğu Avrupa anayasasında yer aldığını ancak ailenin kapsamına nelerin girdiğinin anayasal normlarda herhangi bir değişiklik yapılmadan hem yürütmenin uygulamalarıyla hem de yargının kararlarıyla değiştiğini söyleyen Göztepe, ailenin sadece heteroseksüel birliktelikler anlamına gelmediğini, kanunların aile bireylerine tanıdığı hakların geleneksel heteroseksüel aile kavramının dışına taşabileceğine ilişkin içtihatlar olduğuna dikkat çekti. “Eğer aileyi tanımlarken ‘kadın’ ve ‘erkek’ diyorsanız, haklar ve özgürlükler konusunda 70 yılda Avrupa ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde evrensel hukukun geçirdiği evrimde ‘Biz asla bunun bir parçası olmayacağız’ demeye çalışıyorsunuz demektir. Tüm Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde aile kavramı birbirine saygı ve sevgi ilişkisi içinde dayanışmayla beraber yaşama iradesi gösteren herkesi kapsayacak şekilde gelişmişken anayasaya heteroseksüel birlikteliği norm olarak koymak ‘Avrupa Konseyinin kapısını anayasa ile kapatmak istiyoruz’ anlamına gelir” dedi.
Göztepe, yapılması planlanan değişikliğin yapay bir siyasal gündem olduğunu değerlendirirken hukuksal olarak hiçbir getirisi olmayacağını belirtti ve “Muhalefet partilerinin hiçbir şekilde bu anlamsız, gereksiz ve gündemi oyalama taktiği ile düşünülen değişikliğe taraf olmaması gerektiğini düşünüyorum” diye ekledi.
‘EŞİTLİK LAFIYLA EŞİTLİĞİN ORTADAN KALDIRILMASI HAMLELERİ’
Ekmek ve Gül Editörü ve Evrensel gazetesi Yazarı Sevda Karaca ise Anayasa’da yapılması öngörülen değişiklikleri şöyle değerlendirmişti:
“Önerilen değişiklikler yurttaşların hak ve özgürlüklerinin çerçevesini çizen ana metin olan Anayasa’da eşitliğin bir kere daha lafta kaldığını, gerçekte ise bu düzenlemeyle ortadan kaldırıldığını ilan ediyor.
Anayasa değişikliği için ortaya konulan istisnalar, bu istisnalara ‘eşitlik, özgürlük, ayrımcılık karşıtlığı’ gibi süslü laflar eşlik etse de aslında eşitsizliği, özgürlük kısıtlarını, ayrımcılığı ‘anayasal bir norm’ haline getiriyor. 24. maddede öngörülen, ‘Kadınların başlarının ve boyunlarının açık veya örtülü olması kamu hizmetlerinde görev almalarında ve eğitim-öğretim hayatında ayrımcılık olarak kabul edilemez’ şeklindeki değişiklik kadınlara bir istisna getirmesiyle esasen kadınlar üzerinden ayrımcılık yasağına bir ‘sınır çizgisi’ çekiyor. Genel olarak da laiklik, eşitlik, ayrımcılığın ortadan kaldırılması ilkelerinin sınır çizgilerini belirginleştiriyor.
Oysa kimsenin giydikleri yüzünden ayrımcılığa uğramamasının garantisi, esası, inanan ve inanmayan herkesin özgür yaşamasının, kaygı duymamasının en önemli güvencesi gerçek bir laikliktir. Kadınlara ayrımcılık yasağı olarak anayasaya geçirilen bu ifadenin, eşitlik hakkının güvence altına alınması ve gerçek bir laikliğin hayat bulması ihtiyacının, talebinin de üstünü örttüğünü düşünüyorum. Esası güvence altında olmayan hiçbir hak, istisna cümlelerle garanti altına alınamaz.
KADIN VE LGBTİ’LERİN HAKLARINI GASBETMEYE ANAYASAL KILIF
41. maddedeki değişiklik önerisinde ise daha derin bir ayrımcılık ve eşitsizlik söz konusu. “Aile, kadın ve erkekten oluşur” tanımı öncelikli olarak LGBTİ’lerin birlikte yaşamalarını tümüyle ‘kanun dışı’ hale getirmenin önünü açıp büyütülmeye çalışılan nefrete ‘anayasal bir form’ kazandırmayı amaçlıyor. Aynı zamanda kadınlar için de büyük bir tehlike yaratıyor.
Türkiye’de resmi istatistiklere göre 2020 yılında toplam hanehalklarının yüzde 9,7’sini tek ebeveyn ve çocuklardan oluşan aileler oluşturuyor. Tek ebeveynli ailelerin yüzde 2,2’si baba ve çocuklardan, yüzde 7,5’i ise anne ve çocuklardan oluşuyor. Yani kadın ve çocuklardan aile oranı oldukça yüksek. Şimdi aileyi “kadın ve erkekten oluşan” bir kurum olarak anayasal düzeyde ilan ettiğinizde bu ailelere ne diyeceksiniz? Bu değişiklik kadınların çocukları üzerindeki velayet haklarının tartışmaya açıldığı, boşanmaların zorlaştırıldığı, nafaka hakkının topun ağzında olduğu ağır bir saldırı gündeminde medeni haklardan çocuk haklarını düzenleyen uluslararası sözleşmelere kadar pek çok değişikliği de beraberinde getirmeyecek mi?
Haberin tamamı için TIKLAYIN
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
‘Aileyi koruma’ lafının altından yine nefret ve dü...
‘Aileyi koruyoruz’ kod adıyla yürütülen tüm politikalar sonucunda adım adım eşit yurttaşlık hakkımız...
Başörtüsü kanun teklifi ile başlayan tartışmalara...
Kadın Savunma Ağı’ndan Buse Üçer, Mor Dayanışma’dan Cemile Baklacı ve Kadın Cinayetlerini Durduracağ...
Anayasa değişikliği teklifinde ailenin korunmasını...
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, anayasada değişiklik yapmak üzere teklifin hazırlanıp Cumhurbaşkanı’na s...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.