Pandemi ve işsizlikle birlikte İstanbul’daki yaşamlarını bırakıp Artvin’e göçen Neziha ve ailesinin, çay toplamayı bilmezken çay toplayarak yaşamlarını devam ettirme mücadelesini okuyacaksınız.

Lüks dekorlarla göz kamaştıran güzellik merkezlerinde nefes almadan çalıştırılan kadınlar var. Ve onların alın teriyle, kazandırdıkları parayla lüks içinde yaşayan patronlar...

Atakent Mahallesi 2.etap sakinleri ve kadın kadın dernekleri Atakent mahalle muhtarı Özge Erdoğan Yeşilırmak'ı ziyarette bulundu, yaşadıkları sitede öne çıkan sorunları dile getirdi.

‘Biz Dicle Ekmek ve Gül’den kadınlar olarak bu toplumda varız söz sahibiyiz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz.’

Zannediliyor ki bizlerin sadece hastane ve ev arasında gidip gelmekten başka bir şey yapmamıza gerek yok. İşte bu algı birçok engelden en korkunç olanı ve ne yazık ki bu aşılması en güç unsur.

Siyasi iktidar ve temsilcisi Milli Eğitim Bakanı, harem selamlık bir eğitim sistemini topluma dayatarak tek tip toplum yaratma arzusunu yaşama isteğini dile getirmektedir.

İsviçreli kadınların eşitlik mücadelesinin geçmişine, bugününe ve geleceğine bakalım bu yazıda...

Birkaç saniye hayalini kurun, bir savaşın içindesiniz. Korkunç bir çığlık, silah ve bomba sesleri, insanlar ölüyor yanı başınızda. Biri belki en yakınınız, sevdiğiniz. Ne hissedersiniz?

Ermeni Soykırımı gerçeğini küçük yaşta babası ve annesinin anlattıklarıyla öğrenen Ani Kalk, Ermeni olmayı anlatıyor...

Devletin “Aile Yılı” kampanyaları, gençlerin mutluluğu için değil, tüketim çarkını hızlandırmak için tasarlanıyor. Ücretsiz internet ve indirimler, gerçek sorunları unutturuyor.

AKP’den önceki iktidarların tarif ettiğinden öteye, sermayenin, iktidarların ihtiyaçlarına göre şekillenmeyen, gerçek bir laiklik, gerçek bir din ve vicdan özgürlüğü emekçilerin ihtiyacı olan.

Şiir örmek, bilme istencini ve kadının varlığını küçümseyen algıya karşı büyüyen tavırdır. Umudun ve mücadelen kalemimle birlikte sürecek, Sennur abla.

Yoğun çalışma saatleri, meslek hastalıkları, uzaktan çalışma, düşük ücretler ve daha nicesi... Tüm bunları aşmak için çağrı merkezi çalışanı kadınlara güçlü bir sendika gerek!

Bir yanda artan ve vahşileşen şiddet, kadınları yok etme üzerine kurulu organize işler, diğer yanda toplumun ve kadınların şiddeti ve şiddetle ‘itaatkarlaştırmayı’ kabul etmediğini gösteren veriler.

‘Çok ağır şeyler yaşadım, ama benden daha kötü durumda olan insanlar gördüm. Daha büyük travmalar yaşayan küçük kızlar...’

Sultangazi Esentepe Mahallesi’nde yapılmak istenen talana karşı mücadele edenlerden biri olan Ayten, mahallede evleri gezerken karşılaştığı manzarayı Ekmek ve Gül’e anlattı.

İşe gitmek zorunda olan emekçilere tek bir maskeyi bile veremeyen Hükümeti gördük. İhtiyacı olan, evine ekmek götüremeyen emekçilerin hesabına tek kuruş para geçmediğini gördük…

Bir işçi kadın yazdıkları: ‘Belediyelerde ve hastanelerde çalışan taşeron işçi sayısı kadrolu işçi sayısını geçti. Hükümetin “kamuda taşerona kadro” diye müjde vermesi açıkça bir aldatmaydı.’

İkitelli’de yaşayan Betül ve Bedriye de ayrımcılıklara maruz kalan mülteci kadınlardan…Yaşadıklarını anlatırken ülkedeki emekçi kadınların yaşadığı sorunların ortaklığı gün yüzüne çıkıyor…

Editörden