Sosyal medya, mücadelenin bir enstrümanı ise de asıl mücadelemiz adaletin terazisinin doğru tartması için tüm yargı sisteminin baştan aşağı değiştirilmesidir.
‘Hiçbir kadın umutlarından, hayallerinden olmamalı. Ben birçok hayalimi çöpe attım. Devletin verdiği bir güvence olmayınca ‘ya koca ya aile’ seçeneklerim oldu sadece.’
Fabrikalardan yükselen ‘bir şey yapmalıyız’ sesleri artmaya devam ederken 3 ayrı fabrikadan konuştuğumuz kadın işçilerin anlattıkları gösteriyor ki, işçiler var olanı değiştirmek için adım atıyor.
Bazen televizyonda bir hikaye, bazen mahallede gördüğümüz bir olay... Şiddet kadınların hayatının her yerinde. Aynur bu kadınlardan yalnızca biri...
Patronların işçilerin haklarını gasp etmek için denemediği yöntem yok! Tazminat ödememek için haksız gerekçelerden, kısa çalışma ödeneği ile tam zamanlı çalıştırmaya kadar her yöntemi kullanıyorlar.
Ayşe Sarısayın’ın Bir Roman Kadar Uzun kitabını geride kalanların ağırlığını, hatırladığı heyecanları duyumsayarak okuyoruz.
Asgari ücret ‘müjdeleneli’ aylar geçti, ama bir sorun kadınlar için nasıl geçti? ‘Şükredin’ diyenlere karşı Kayserili kadınlar geçinememeyi anlatıyor.
İzmir’de büyük bir hastanede temizlik işçisi olan kadın, çevresindeki işçilerin okul açılmasına günler kala artan kaygılarını anlatıyor...
Ankara Sincan’da şimdiden kırtasiye masrafları için para biriktiren, geçinebilmek için sigortasız yüksek binalarda can güvenliği olmadan temizlik yapan kadınlar geçimin ne denli zor olduğunu anlatıyor
Diyarbakır’da barış için el ele tutuşan kadınlar tarihe bir not düşüyor. Buradan yükselen ses kadınların en zor koşullarda bile barışı kazanmak için mücadele etmekten geri durmayacağını öğretiyor.
Antep’te kimya fabrikasında çalışan işçi bir kadın anlatıyor: ‘Çalışmaya başladığım ilk ay fabrika İsrail’e ihracat yaptığı için tepki gösteren 50 işçi işten çıkarıldı.’
Sultangazi’den işçi Mevhibe Akdeniz, işyerlerinde yaşanan tacizi anlattı: ‘Bu atölyede tek iyi bir şey varsa o da kadınların birbirini sahiplenmesi, burada kadın kadının yurdu…’
Devletler sınırlarını korumak için göçmenleri öldürmeyi göze alırken, hayatta kalmak için göç etmek zorunda kalan kadınların yollarda başlarına gelecek olanlar ‘sınır tanımıyor.’
Leyla, Nilgün, Sevgi çocuklarını bütün endişelerine rağmen sübyan mektebine göndermek zorunda kalan binlerce kadından sadece 3'ü.
Esenyurt’tan işçi kadınlar anlatıyor: ‘Elimizde kenarda üç beş kuruşumuz vardı, onun bir kısmıyla girdik bu Bitcoin’e. Yükselirse kazanıyorsun da ya düşünce? Ama bir umut kapısı işte.’
‘Ülkede her şey güzel, açım diyen yalan söylüyor' diyen kadına yine kadınlar cevap veriyor. Sahi bu ülkede her şey kime güzel?
Çorlu’da kadınlar şiirli, müzikli drama gösterili 8 Mart etkinliği yaparak hem sorunlarını hem de çözüm yollarını konuştu.
25 Kasım’a kadar yapacağımız her iş, kadınlarla yaptığımız her buluşma, konuşacağımız her konu bu uzun soluklu sorumluluğumuzun gereklerini yerine getirme noktasında bir adım.
Yerel yönetim seçimleri neden kadınların yaşamını etkiler? İşte yanıtı: Aydınlatmasız sokaklar, kalabalık otobüsler, toplanmayan çöplerin, çocukları götüremediğimiz parklar...
Hayatı elinden alınan bir kız çocuğu o. Oradan oraya sürüklenen hayatında yaşadığı tüm zorluklara rağmen ayağa kalkıp devam etmesini bilen bir kadın… Şimdi kadın dayanışmasının bir parçası…
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN






















