Bakanın rakamlarıyla bizim gördüklerimiz aynı değil
Polis kayıtlarına geçemeyen yüzlerce şiddet vakası var. Çünkü, kadınların artık sisteme ve yasalarına güveni kalmadı. Son infaz yasasıyla da bu güvensizlik daha pekişmiş durumda.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 26 Mayıs’ta katıldığı bir programda “Türkiye’de kadın cinayetleri vardı. Korona başlamadan ilk 60 günü ve sonraki gününü değerlendirdiğimizde evde şiddet azaldı. ‘Evdeki şiddet arttı’ diyorlar. Hayır yüzde 12 düştü. Kadın cinayetleri yüzde 38 düştü...” dedi. Hiç teklemeden, yüzü kızarmadan söyledi bu cümleleri… Memlekette uçan kuştan haberi olduğunu söyleyen Bakan, bizim her gün mahallede gördüklerimizin birebir benzerinin bu memleketin dört bir yanında yaşandığını bilmiyor olabilir mi?  

Velev ki bilmiyor; hadi anlatalım Bakan Bey’e, onun bu açıklamaları yaptığı günlerde bizim mahallede neler oluyordu…

‘KULAKLIKLA MÜZİK DİNLEME’ DAYAĞI

Evinde dokuz nüfusla yaşayan, evdeki tüm işleri yapan, yoktan var edip herkesin karnını bir şekilde doyuran bir kadın arkadaşımız bana vücudunda darp izleri olan bir fotoğraf yolladı. Fotoğrafı görür görmez aradım. Kocası dövmüş. “Biraz bunaldım, kulaklık takarak müzik dinleyerek, bir yandan evi temizliyordum. ‘Sen ne biçim kadınsın? Hiç utanmıyor musun, ne diye kulaklık takıyorsun?’ diyerek üzerime saldırdı. Araya çocuklar girdi, öyle durdu” diyor. Bu kadın arkadaşımız, evden ayrılıp şehir dışında bir akrabasının yanına gitmek istedi. Bizler de uğraştık ama yasaktan dolayı gidemedi. Bu olay tekrarlanırsa polisi arayacağını, darp raporu alıp şiddet uygulayan eşinden şikayetçi olacağını söyledi, şiddet tehdidi devam ediyor; ama şiddet gördüğü evde kalmaya devam ediyor.

‘5 SAATTİR SOKAKTAYIM, DAYAK YEDİM’

Başka bir arkadaşımız oturduğu binada sabahlara kadar bir kadının çığlık attığını, çok korktuğunu anlatıyor. İki çocuk annesi olan bu kadınla görüşmüş; depresyonda olduğunu ve her gece uğradığı şiddeti hatırlayıp kendi kendine bağırdığını, korkan çocuklarının da durmadan ağladığını, bu duruma artık dayanamadığını söylüyor. “Bir şey yapmak gerektiğini düşünüp sizi aradım” diyor. Neler yapabileceğimizi konuşurken, her gün yeni bir vakayla karşılaştığımızı, acaba daha kaç kadının şiddet gördüğü evlerde o erkeklerle baş başa yaşamak zorunda kaldığını düşünüp dertlenirken sanki sorumuza cevap verir gibi bir kadın giriyor dernek kapısından içeriye. “5 saattir sokaktayım, dayak yedim kocamdan” diyor, tehdit etmiş, “Polise gidersen seni öldürürüm” demiş. Ona destek oluyoruz, elimizden geleni yapıyoruz hep birlikte, dayanışmayla cesaretlenen kadın, şikayetçi olmaya karar veriyor.

3 çocuk annesi bir başka kadın ise, “Yıllardır bize bakmıyor, eve ekmek getirmiyor. Bu zor günlerde iyice yardıma muhtaç hale geldik. Bir çare ararken derneği görüp geldim” diye çalıyor kapımızı. Hayatı şiddet ve yoksullukla geçen bu kadın, çocuklarına bakabileceği insanca yaşayabileceği bir iş ve ücret istediğini söylüyor. İş arayışına giriyoruz.

Bu aktardığımız örnekler sadece birkaç günde bize ulaşan kadınlar…

KADINLARIN DAYANIŞMASI YALANLARDAN GÜÇLÜ

İçişleri Bakanlığı kadına yönelik şiddetin azaldığını söylüyor. Peki şiddet azaldıysa bu kadınların yaşadığı ne? Polis kayıtlarına geçemeyen yüzlerce şiddet vakası var. Çünkü, kadınların artık sisteme ve yasalarına güveni kalmadı. Son infaz yasasıyla da bu güvensizlik daha pekişmiş durumda. Şiddeti uygulayanlar, sırtlarının sıvazlandığının farkında ve yukarda verdiğim örnekte olduğu gibi “Polise gidersen öldürürüm” diyor.

Kadınlar, uğradığı şiddeti saklamak ve tehditlere boyun eğmek yerine çareyi dayanışmada arıyor. Sadece başvurmakla kalmayıp dayanışmanın bir parçası haline geliyor. Bu dayanışma büyüdükçe yalanların nasıl ortaya çıktığını göreceğiz. Kadınların dayanışması sizin yalanlarınızdan güçlü.

İlgili haberler
Avucundaki bozuk paralarla pazardan ne alabilirse!...

“Pazar nasıl?” demeye kalmadan, “Çok pahalı” cevabını veren genç kadın, avucunu açıp bozuk paraları...

Anlatılan bizim hikayemiz çünkü bizim hikayemiz de...

Ken Loach’un Üzgünüz, Size Ulaşamadık filmi neoliberal dönemin işçi ailelerine yaşattıklarını anlatı...

Yalnızca yufka dükkanı değil kız kardeşliğin adres...

On yıl önce Fatoş’la birlikte bir yufkacı dükkanı açan Filiz, bu küçük dükkanda kız kardeşliği bağın...