‘Okullar devletin okulu olmaktan çıktı’
‘Sorun ne temizliği üstlenmek isteyenler de ne de karşı çıkanlar da… Sorun, yükü emekçilerin sırtına yükleyen kamu tasarruf paketi ve onun uygulayıcılarının kendisinde.’

Kamuda tasarruf paketi açıklandığı günden itibaren emekçilerin yaşamını doğrudan etkiliyor. Okulların açılması ise kamu tasarruf paketinin boyutlarını gözle görünür hale getirdi. Personel eksikliğiyle pislik içerisinde eğitime devam edilen sınıflar ve temizlik yükü üzerine yıkılan veliler…

Sincan Ertuğrulgazi Mahallesi’nde Borsa İstanbul İlkokulu ve hemen yanında yer alan Yıldırım Beyazıt Ortaokulu öğrencileri, öğretmenleri ve velileri için de sorun aynı. Çocukları okula yeni başlayan aileler sınıfları temizlemek için okula çağrılıyor. 2. sınıflar için böyle bir uygulama yok fakat veliler temizliği kendileri yapmayı okul yönetiminden talep ediyor. Açıklamaları ise şöyle: “Biz temizlemek istiyoruz fakat müdür izin vermiyor. Biz temizlemezsek çocuklar pislik içinde çalışmaya devam edecek ki salgın hastalıklar şimdiden kendini göstermeye başladı. Değiştirmek istiyoruz ve elimizden bunun geleceğini düşünüyoruz.”

Çocuğu yeni okula başlayan bir dergi okurumuz durumdan oldukça şikayetçi: “Listeye göre çağırdılar, ilk hafta gittik yalandan bir temizlik yaptık. Temizleme işini ciddiye alan velileri gördükçe şaşırıyorum. Bazen sınıf annesi yazmadan onlar yazıyor, ‘Bir ihtiyaç var mı, alınacak malzeme var mı?’ diye soruyorlar. Bu bizim sorumluluğumuz değil, önce bizim hep birlikte bunu kabul etmemiz lazım.”

Ekmek ve Gül okurlarının ve dergi ile yeni tanışan kadınların eğitim masraflarının artan yükü karşısında ilk refleksi ihtiyacı olan ailelerle dayanışmayı örgütlemek oluyor. Elbette birbirimizle dayanışmak, çocukların sağlıklı koşullarda eğitim alması için görev üstlenmek bizi harekete geçirecektir. Ama, kadınların kurduğu dayanışmayı ileriye taşıyacak olan şey; her kademede verilen vergiler, ücret kesintileri ile kamu bütçesi oluşturulurken ilk kesintinin yine emekçinin çocuğunun eğitim hakkından olmasına karşı çıkmak.

Devlet okullarının parasız ve emekçi çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayacak niteliğe bürünememesi sorununu mahalleli kadınlar “Okul, devlet okulu olmaktan çıktı” sözleri ile anlatıyor. Islak mendilinden peçeteye, örtülerin yıkanmasından sınıfın düzenlenmesine tüm sorumluluk ailelere yüklenirken buna durumu olmayan ya da karşı çıkan aileler tepki ile karşılaşıyor. Oysa sorun ne temizliği üstlenmek isteyenler de ne de karşı çıkanlar da… Sorun, yükü emekçilerin sırtına yükleyen kamu tasarruf paketi ve onun uygulayıcılarının kendisinde.

DOYMAK VE BESLENMEK AYNI DEĞİL

Ertuğrulgazi Mahallesi’nde yaşayan bir öğretmen “Doymak ve beslenmek aynı şey değil. Bu çocuklar yedikleri ekmek arası ile doyuyorlar ama beslenemiyorlar” uyarısını yaparken nitelikli bir eğitim için devlet kaynaklarının yeterli olmadığını anlatıyor. Çocuklar için bir öğün ücretsiz yemek talep ederken “Bunu da vermezler, keşke olsa” düşüncelerinin ötesine geçilemedikçe kadının üzerindeki sorumluluk katlanıyor. Devlet, talepleri için yan yana gelenleri karşısında görmediğinde, kendi üstündeki sorumluğu da emekçi ailelere atmayı sürdürüyor. Bu yüzden “Paranın yettiği kadar eğitim alırsın” anlayışına karşı olmak, her çocuğun eşit ve sağlıklı koşullarda eğitim almasını sağlamak geleceğimiz açısından da son derece önemli. 

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Bütçeden payımızı patrondan hakkımızı istiyoruz

2024 yılı bütçesinde patronlara destek için bütçeden 376,5 milyar lira kaynak ayrıldı. Bu rakama İşs...

Bir öğün ücretsiz yemeği kim istemez!

Ankara’da okul önlerinde çocukların beslenme sorunlarına dair konuşan kadınlar bir öğün ücretsiz, sa...

Nereye bakıyor bu bakanlar?

‘Eğitim toplumsal bir mesele ve çocuklara bir öğün ücretsiz yemek talebi de eğitim hakkının bir parç...