‘Bize biçilen hayatı’ yaşamamak için
Kadınlara akademik olarak çok fazla şey yükledik ve asıl görevleri olan çocuk doğurma görevlerini unuttular...

Son dönemde ilgiyle izlenen Damızlık Kızın Öyküsü dizisinden bir kesit okuduğunuz. Dizi Amerika’da ülkenin 17’nci yüzyıl Püriten kökleri temelinde, erkek egemen, muhafazakar bir yapı kurularak Gilead Cumhuriyeti’nde yaşananları anlatıyor. Burada kadınların okuması, yazması, çalışması yasak. Doğurgan kadınların toplanıp eğitilmesiyle(!) soylu ailelere verilip sözde rızayla ama tam anlamıyla tecavüz edilerek hamile kalması ve ülkesi için fedakarlıkta bulunması isteniyor. Kadınların başka hiçbir işlevi ve özelliği yok. Bu diziden ufak bir kesit..
57 yıl önce 25 Kasım’da Dominik Cumhuriyetinde diktatör Trijillo hükümetine karşı mücadele eden Mirabel kardeşler diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüze uğrayarak vahşice katledildiler. 1999 yılında ise 25 Kasım BM tarafından Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edildi.

25 KASIM’DA, YAN YANA
Bundan tam da 57 yıl sonra biz kadınlar aynı hikayeyi tekrar yaşıyoruz. Bugün OHAL’in artan baskısıyla kadınlar daha çok şiddet taciz tecavüz sarmalına sıkışıyorlar. Bir kadın şiddete uğrayıp karakola gittiğinde OHAL gerekçesiyle uğraşamayacaklarını söyleyebiliyorlarsa o zaman OHAL’in faturasının kadınlara ağır kesildiğini görebiliriz.Getirilmek istenen yasalarla kadınların hayatına müdahale edilirken bunu aynı zamanda kendilerinin ‘yeni toplum inşası’ olarak gerekli olduğunu söylemekten çekinmiyorlar. Eylül 2017’de 37 kadın öldürüldü, 33 çocuk istismara uğradı ve sayısız kadın kocası, ağabeyi, babası tarafından şiddete maruz bırakıldı. Bugün bir kadın kıyafeti nedeniyle otobüste tekmelenirken, Maçka parkına alınmazken, her geçen gün ilahiyatçılardan tarafından ne yapması- yapmaması gerektiği söylenirken aslında bugünün önemi daha çok ortaya çıkıyor. ‘Kızlarınız pantolon giyip okula giderken içiniz parçalanmıyorsa kıyamet günü cehennem sizi parçalayacak’ diyorsa bir zat bu cesareti nereden alıyor? Yıllarca babamızın, sevgilimizin ‘başımızdaki erkeğin’ kararlarını uygulamak zorunda kalan bizler şimdi de tek adamın kararlarını uygulamaya zorlanıyoruz. Bugün kadınların Helin gibi pompalı tüfekle öldürülmemesi için caydırıcı yasalar yerine çocuk istismarının önünü açan müftülük yasasını geçirdiler.

O zaman dizide kurgulanan yaşam aslında Türkiye’de kadınların yaşadığı gerçeklikten başka bir şey değildir. Bunu tersine çevirmenin yolu da kadınların örgütlü mücadelesinden geçmektedir. Her koşulda, yan yana olduğumuzda çemberi yıkacağımızı biliyoruz. Bu nedenle bütün kadın arkadaşlarımızı 25 Kasım’ı beraber örgütlemeye çağırıyoruz.

İlgili haberler
Kocaeli Üniversitesi Ekmek ve Gül Kadın Çalışmalar...

Üniversiteli kadınlar topluluk çalışmalarını, üniversitelerde yaşananları ve gündemi canlı yayında k...

Ataerkil bir toplumun oluşturduğu farkındalıksız ş...

“Biz kızlar azimli olmalıyız ama fazla değil, başarılı olmalıyız fakat çok değil, yoksa bu erkeği te...

Kocaelili kadınlardan çağrı

Kocaelili kadınlar, illerindeki tüm kadınları, meclis’e sunulan Nüfus Hizmetleri Kanun Tasarısını ko...