Ekmek ve Gül dergisi kasım 2017 sayısı

Ekmek ve Gül Kasım sayısı

Müftü nikahı, arabuluculuk derken şiddet sarmalına her gün daha fazla çekilmek isteniyoruz. ‘Sonbaharın inatçı güneşi’ Kasımın Kelebekler’inden güç taşısın hepimize...

‘Sonbaharın inatçı güneşi güç taşısın hepimize’

“Peki, hem kendimize hem de yanı başımızda duran bir kız kardeşimize şu cümleyi kursak: Bizim güvende hissedebilme hakkımız var! Hem de var olduğumuz her yerde!”

Dayanışmanın gücüyle bir adım öteye

Teslim olmuş değiliz. Bunca kazanımımızdan vazgeçmek istemiyoruz çünkü. Kafamızı çevirip yok saymanın, sorunu ortadan kaldırmadığı gibi bizi yalnızlaştırmaktan başka bir sonucu olmadığını yaşıyoruz.

Bak ben neler başardım anne!

Bir kadının kendi çabasıyla dimdik ayakta duruyor oluşu bile bir meydan okumadır. Yere sağlam basmanın önemini Sakarya’dan Serap Özgü anlatıyor.

‘Bize biçilen hayatı’ yaşamamak için

Kadınlara akademik olarak çok fazla şey yükledik ve asıl görevleri olan çocuk doğurma görevlerini unuttular...

İş arayan bir kadının taciz kıskacında üç haftası

Üniversiteden haziran ayı itibarı ile mezun oldum. İş arama sürecinin zor ve uzun bir yol olduğunu biliyordum ancak kadın olduğum için daha en baştan yenik olduğumu fark etmem fazla zamanımı almadı.

Ağrı’dan Ankara’ya uzanan bir ayakta kalma mücadelesi

Ülkü hikayesinin kadınlara çaresizlik değil, cesaret vermesini istiyor ve bir çağrıda bulunuyor; “Haksızlıklara susmayın, sustukça eziyorlar, kendinize güvenin ve korkmayın...”

Sovyetlerde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele

Kapitalist ülkelerde ‘özel mesele’, ‘aile içi mesele’ adıyla kadını erkeğin egoist ve despotik çıkarlarına teslim eden pratiklerin çoğunluğu, başından beri Sovyet Ceza Yasası kapsamına alınmıştı.

Kayıplar zincirine bir halka daha; müftü nikahı

Bilgi ve deneyimleri mücadeleye, örgütlenmeye ve birleştirmeye dönüştürebilirsek, dinsel ve milli görünüşlü kirli yönetim ile savaş politikalarının yerle yeksan olması çok uzak bir ihtimal olmaz.

Eşitsizliği derinleştiren yasalar sendikaların gündemine girmeli

Müftülere nikah yetkisi verilmesi işçi kadınların gündeminde peki işçi sendikalarının neden gündeminde değil?

Dayanışma ruhu bizi buluşturacak

Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinde aşure günü gerçekleştiren kadınlar müftülük yasasını ve arabuluculuğu tartıştı.

Tek seçenek birlikte mücadele

Meclis binasının da yer aldığı Dikmen’de müftülük yasasına dair kadınlar neler tartışıyor?

Kadınların gelişmesinden korkuyorlar

Küçükçekmece’den kadınlarla müftülere resmi nikah yetkisi verilmesini konuştuk. Nazlı ‘Kadını tamamen yok etmeye çalışıyorlar’ derken Aysel ‘Ayrışmaya izin vermeyelim’ diyor.

Birlikte bir çay bile içemeyecek miyiz!

Az önce hep birlikte güle oynaya sofrayı kuran, hem bir şeyler yiyip hem de sohbet eden, her konuda birbirlerine hak veren kadınlar, birden ‘koyun-hain’ diyerek kavga etmeye başladı.

Çalışan kadınların en az yarısı emekli olamayacak!

Kadınlar, çalışma yaşamında türlü eşitsizlikle karşılaşıyor. Bu eşitsizlikler, sosyal güvenlik sisteminde daha da çoğalıyor.

Çalışmanın ne olduğunu İstanbul’da öğrendim

Yüksekova’dan çatışmalar nedeniyle İstanbul’a göçmüş 26 yaşındaki Şeyda. İş yaşamına İstanbul’da atılan genç kadın sömürünün her türlüsünü yaşamış. Şeyda’dan dinleyelim gerisini...

Deneme süreleri sizin olsun, üstü kalsın!

Ne yapıyor genç kadınlar? Üniversiteyi bitirdiği andan itibaren, hatta bazen mezun bile olmadan, iş bulamayacağım korkusuyla stres altında yaşamaya başlıyor. Elbette çoğunluk iş bulamıyor.

Hastanede yaşadıklarımız saymakla bitmez

Hastane işçisi bir kadının yaşadıkları hiçbirimize yabancı değil. Her gün birçok angarya iş yaptırılan işçiler, işten atılma korkusu yaşamadan yaşadıkları sorunlara çözüm istiyor.

Kadınlar güvencesizlik değil, kadro istiyor

Bir işçi kadın yazdıkları: ‘Belediyelerde ve hastanelerde çalışan taşeron işçi sayısı kadrolu işçi sayısını geçti. Hükümetin “kamuda taşerona kadro” diye müjde vermesi açıkça bir aldatmaydı.’

Derneğimizi sahiplenen kız kardeşlerimize söyleyecek sözümüz var

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği 4. yılını kutluyor. Ekmek ve Gül’e yazan kadınlar dernekle birlikte fabrikaya, eve, mahalleye, sokağa taşıdıkları dayanışmayı anlattı.