Mutfak önlüklerini bir kenara atıp saflara katıldılar
Kapitalizmle ekonomik, sosyal, politik ve ideolojik, yani her alanda mücadele edilmesi gerektiği bilincini ortaya koyan bir tarih; Kadınlar Maden Ocaklarının Kapatılmasına Karşı grupları.

Kadın hakları mücadelesi verirken, sadece kadın kimliğimizle mi yoksa sınıfımızla mı hareket etmeliyiz sorusu hâlâ soruluyorsa... İdeolojisi, dünya görüşü ne olursa olsun yönetici pozisyonlara kadınlar gelsin diye avunuluyorsa “Önce bir erkek egemen sistemi yıkalım, sonra gerekiyorsa kapitalizme de bakarız” fikirleri yayılıyorsa, orada bir Thatcher hatırlatması yapılmalı. 80’lerden bu yana emekçi sınıfların, özellikle de kadınların burnundan getiren insanlık dışı neoliberal politikaların pervasız uygulayıcısı, anası Margaret Thatcher...

1979’da İngiltere’nin ilk kadın başbakanı olduğunda, doğal olarak cinsiyetiyle değil sınıfıyla hareket edip ‘sosyal devlet’ anlayışını yıkmak için elinden her geleni yapmıştı. Ülkenin kamuya ait kurumlarını özelleştirdi, kurum ve derneklere ait bütçeleri kıstı. En çok kadınları kıskaca alan sosyal yardım ve kamu hizmetleri kesintileri ile işçi sınıfının ve özellikle emekçi kadınların azılı düşmanı oldu. Thatcher ölse de bugüne kadar onun açtığı yolda çok paralar girdi patronların cebine. Onun politikaları ardından gelen hükümetlerce sürdürüldü, bu görev bugün de İngiltere’nin ikinci kadın başbakanı Theresa May’de.

MADEN GREVLERİ
Thatcher ile emekçi kadınların saflarını ayıran tonlarca örnek var işçi sınıfı tarihinde; fakat şimdilik 1984-85 Maden Grevleri’ne bakmakla yetinebiliriz.

Kâr edilmediği gerekçesiyle maden ocaklarını kapatmak, geri kalanını özelleştirmek ve işçilerin örgütlü gücünü kırmak niyetinde olan Thatcher hükümeti, madencilerin buna karşı greve çıkacağını öngörerek öncesinde kömür stoku yapmıştı. Ulusal Kömür İşletmesi, madenlerin birçoğunun kapatılacağını ve binlerce işçinin işten çıkarılacağını duyurdu. Bu, 5 Mart 1984’te grevin patlak vermesine sebep oldu.

Thatcher, işçilerin grevini bölmek için her şeyi yapıyordu. Polisler grevcilere ve onların yaşadıkları köylere saldırdı, yaralananlar hatta ölenler oldu. Mahkemeler grev gözcülüğünün yasaklandığını ilan ediyordu. Medya, her zamanki gibi kara propaganda yürütüyordu. Bununla birlikte, grev tam olarak sahiplenilmemişti. Bazı bölgelerdeki madenciler çalışmaya devam etmeyi savunuyordu. Bu bölünme işçilerin aleyhine işliyordu. 3 Mart 1985’te grev yenilgiye uğradığında, bu aynı zamanda Britanya sendikal hareketi için de büyük darbe olmuştu. Binlerce madenci işini kaybettiği için, en güçlü sendikalardan Ulusal Madenci Sendikası da güç kaybetti.


KADINLAR OCAKLARIN KAPATILMASINA KARŞI
Her ne kadar yenilgiyle sonuçlansa da, bu grevin kadınlar açısından anlamı büyük. Grev sırasında madencilere ve ailelerine destek olmak için, ‘Kadınlar Maden Ocaklarının Kapatılmasına Karşı’ (WAPC) grupları kurmuşlardı. Çoğu ev kadını olan kadınlar, başta sadece yemek hazırlama, fon toplama, grevcilere destek gibi faaliyetler örgütlerken giderek politikleştiler. Kamuoyunun desteğini alabilmek için eylemler, toplu halde gazetelere yazma kampanyaları yapıyorlardı. İçlerinde şair, müzisyen kadınlar da vardı; grevcilere moral vermek için şarkılar besteleniyordu. Grev sertleştikçe, mutfak önlüklerini bir kenara atıp grev hattına katılan kadınlar devletin şiddetiyle yüzleşti. Polis, kadınları taciz ediyor, hakaretler savuruyordu. Ama bunlar kadınları yıldırmadı.

Hayatlarında topluluk önüne hiç çıkmamış kadınlar, greve destek konuşmaları yapıyordu. Yerellerdeki kadın grupları binlerce kişinin katıldığı yürüyüşler düzenliyordu. Kadın grupları giderek daha örgütlü hale gelmeye başladı. Ulusal WAPC hareketi 1984 Ağustosu’nda kuruldu. Liderliğinin tamamı ve üyelerinin yüzde 75’inin madenci yakınlarından oluşması zorunlu olan ulusal örgütün, amaçları grevi desteklemek, kadın örgütlerini güçlendirmek ve her alanda böyle örgütlülükleri kurmak, kadınların eğitimini savunmak ve Ulusal Madenci Sendikası’yla ilişki içinde olmaktı. Lezbiyen ve geylerin oluşturduğu bir grup da madencilere destek veriyordu.


GREV BİTTİ AMA MÜCADELEYE DEVAM
Grev yenilgiyle sonuçlansa da, mücadele içerisinde örgütlenerek politik bir bilinç kazanan kadınlar eve geri dönmedi. Kurdukları greve destek grupları, bağımsız politik kadın grupları halini aldı. Hükümetin 1990’lardaki yeni saldırılarına karşı bu kadınlar yine ayaktaydı. Daha önce evde çocuk bakan birçok kadın, aktif olarak politik yaşama katıldı.

Onlardan biri, 16 yaşında evlenip iki çocuk sahibi olan Siân James. Daha önce hayatının tüm amacı ve mutluluk kaynağı, dantel perdelerinin temiz olması, çocuklarının tertemiz giyinmesi, onlara elleriyle kazak örmek gibi işlerken 1984-85 Madenci Grevi ile hayatı değişti.

Madenci ailelerine destek veren James, grevin son bulmasının ardından üniversitede anadili Galce dilini okudu ve eğitim hayatı boyunca öğrenci sendikaları ile kadın grupları içinde aktif çalıştı. Mezun olduktan sonra, Galler Kadın Yardım’da çalıştı. 2005’te İşçi Partisi’nden kendi ilçesinin ilk kadın milletvekili seçildi; aynı zamanda Galler bölgesinden seçilen 8 kadından biriydi. Parlamentodayken Britanya Posta Servisi’nin özelleştirilmesine karşı mücadele etti. O dönemki İşçi Partisi içinde, Irak’a hava saldırısı yapılmasına karşı çıkan 25 milletvekilinden biri de Siân James’ti.

BİRİNİ BİLE EKSİK YAPMA LÜKSÜMÜZ YOK!
Neoliberalizmin saldırıları sadece ekonomik alanda sınırlı değil.

‘Kadınlar Maden Ocaklarının Kapatılmasına Karşı’ (WAPC) grupları, neoliberalizmin çok yönlü saldırılarına karşı verilebilecek iyi yanıtlardan biridir. Her ne kadar grev kaybedilse de, kadın örgütleri sosyal ve ideolojik olarak hareketin ve politikanın içinde olmuştur. Kapitalizmle ekonomik, sosyal, politik ve ideolojik yani her alanda mücadele edilmesi gerektiği bilincini okuyabiliriz bu tarihten. Sistemin hakkından gelmek için birini bile eksik yapma lüksümüz yok!

* Madencilerin bu greviyle ilgili birçok şarkı, film, oyun var. İşte, onlardan, iki film önerisi: 1) Pride (Onur) 2) Billy Eliot

Kaynakça:
1) https://en.wikipedia.org/wiki/Siân_James_(politician)#cite_note-5. Siân James (politician).
2) https://ozgurlukdunyasi.org/arsiv/296-sayi-222/933-neoliberalizm-once-kadini-vuruyor. Neoliberalizm önce kadını vuruyor.
3) https://libcom.org/history/women-against-pit-closures-1984-5. Women against pit closures - 1984-85.
4) http://sendika63.org/2013/04/biz-thatcheri-iyi-bilmezdik-banu-servetoglu-103689/ Biz Thatcher’ı iyi bilmezdik...


İlgili haberler
İşçi sınıfının ‘Jones Ana’sı

“Adresim ayakkabılarım gibidir; benimle birlikte yolculuk eder. Nerede haksızlığa karşı mücadele edi...

Lowell Mill Girls (Lowell Fabrikası Kızları)

ABD’de kurulan ilk -ve belki de tek- sadece kadınlardan oluşan bir sendika, ‘Fabrika Kızları Birliği...

Mesele çamaşır yıkamak değil

Birleşik Krallık’ta 1846’da Yıkama Evleri ve Hamamlar Yasası çıkarıldı. Yıkanmak ve çamaşırları, çar...