Merhaba. Ben 26 yaşında, günlük işlere giden bir kadınım. 16 yaşımda evlendim, iki erkek çocuğum var.
Günlük olarak tekstilde paketleme işlerine gidiyorum. Gece vardiyalarına gidiyorum. Çünkü iki çocuğum var ve gündüzleri onlara bakacak kimsem yok. Eşim sabah sekizde işe gidiyor öğleden sonra beş gibi eve geliyor. Ben sekiz gibi çıkıyorum. Sabah altıda eve geliyorum. Çalışmak zorundayım, bu zamanda geçim çok zor, eşimin çalışması yetmiyor. Çocukların günlük ihtiyaçları oluyor. Gelen sene giden seneden daha zor oluyor. Giderler artıyor, ama biz çalışanların maaşları değişmiyor. Bizim günlük yevmiyelerimiz kaç yıldır değişmedi.
Eşim işten geliyor bir iki saat sonra ben çıkıyorum. Birlikte zaman bile geçiremiyoruz. Ben sabah işten geliyorum, eşime kahvaltı hazırlıyorum, o yiyor gidiyor. Sonra çocuklar kalkıyor, onları doyuruyorum. Dört beş saat uyumaya çalışıyorum, ama uyuyamıyorum, sürekli uyanık uyuyorum. Çünkü çocuklarım küçük, korkuyorum ben uyurken bir şey olursa diye... Biri altı yaşında diğeri yedi yaşında. Birkaç saat uyuduktan sonra sersem şekilde kalkıyorum, çocukların karnını doyuruyorum, sonra evin işlerini yapıyorum. Akşam yemeği derken eşim geliyor. Yemek yiyoruz ve ben yine işe gidiyorum. Bu döngü hafta sonuna kadar devam ediyor. Bünye belli bir zaman sonra alışıyor. Tek alışamadığım işe gittiğimde çocuklarımın ne yaptığı. Ne kadar yanlarında babaları olsa da aklım kalıyor. Çocuklarım bütün gün televizyonun önünde. Onları doğru düzgün sarılıp kucaklayamıyorum. Zamanla çocuklar da benden uzaklaşmaya başlıyor. Beni en çok üzen şey bu...
GECE ÇALIŞMAMIZ YADIRGANIYOR
Çocuklarımı bırakabileceğim ne bir kaynanam ne de annem olmadığı için sürekliliği olan sigortalı bir işte çalışmayı tercih edemedim. Tek sosyal hakkımız günlük yevmiye ve bizi işe götüren aracıların servislerle bizi işe götürüp getirmesi. En büyük sorunlarımızdan biri de mahalle baskısı. Gece çalıştığımız için komşular yadırgıyor. Bu nedenle sürekli ev sahibime, işe gidiyorum diye söylüyorum, yanlış anlaşılma olmasın diye. Eve geldiğimde yavaş yavaş merdivenlerden çıkıyorum. İnşallah kimse görmez eve girene kadar.Özellikle işten sabah altıda eve gelirken çok korkuyorum. Eve çok uzak bir noktada bırakıyor servis. Hızlı hızlı başımız önde geliyoruz eve. Başımızı eğiyoruz, çünkü o saatte işe gidenler, dükkânlarını açanlar, ‘Bu kadınlar bu saatte nereden geliyor?’ diyor. Ama erkekler geç saatlerde sokakta olsalar kimse sormuyor.
Birkaç yıl önce öyle üç kadını kaçırdıklarını duymuştuk. Uzun bir süre konuşuldu ve kadınların bir kısmı işe gelmediler. Ama paraya ihtiyacımız olduğu için gidip gelmek zorundayız. Tanıdığımız bildiğimiz aracılarla gidiyoruz.
ARACILAR İNSAFSIZ
İşyerinde en zoruma giden şey patronların aylıkçı işçileri kollaması... Biz de sonuçta çocuklarımızı evde bırakıp geliyoruz. Orada çalışan aylıkçılar bizi hor görüyor. Geçen bir işyerine gittik. Aylıkçı işçilerin yapamadığı en pis işi bize yaptırdılar. Sabaha öldük o işi yapana kadar, parmaklarımızı hissetmiyorduk artık.Gittiğimiz üç işyeri var. Aracılar da insafsız; evlerinde oturuyor, telefonla hepimizi ayarlıyorlar. Biz çalışıyoruz onlar bizim sırtımızdan kazanıyor. Her birimizin sırtından en az 20 TL kazanıyor. Ben on yıldır tanıyorum aracıyı. Ben onu tanıdığımda sadece bir evi vardı, sonradan kızına bir ev aldı, oğluna dükkân açtı. Kendine iki katlı ev almış. Bir de dükkânı var...
GÜNLÜK İŞE GİDEN KADIN SAYISI ARTTI
İlk çalışmaya başladığım yıllarla şimdiyi kıyasladığımda gündelik işe giden kadın sayısı arttı. Bir dönem evde iş yapıyorduk. Ama binlerce iş yapıyorduk, evimiz batıyordu, haftada 20 lira geçmiyordu elimize. Beş bin iş yapıyorduk, 7 lira anca kazanıyorduk. Bir defasında eve aldım iş, 200 adet anca yapabildim, sinir krizi geçirdim. Hepsini topladım götürüp geri verdim. Haftada bir 20 lira kazanacağımıza günde 50 lira kazanmak daha işimize geliyor. Eşlerimiz de geçinemediğimiz için mecbur razı geliyorlar çalışmamıza. Bir taraftan da alıştılar ek gelire.Şu ana kadar hiç hayal kurmadım desem sizlere inanır mısınız bana? Gerçekleşmeyeceğini bildiğiniz bir hayali neden kurarsınız ki. Ben bu yüzden hiç hayal kurmam. Kendi çabama inanıyorum. Yaşadığım hayat neyse ilerleyen yıllar bundan farklı olmayacak. Geleceğe dönük tek ümidim; memleketime geri dönmek. Tabii ki bizim oralarda memleket de bırakmadılar. O da çok zor. Sadece iş için, çocuklarımın geleceği için İstanbul’dayım. Bazen bunalıma giriyorum. Bu nasıl bir hayat, sürekli böyle mi olacak, diyorum kendi kendime. Hani ne zaman bitecek diye bir şey de yok. Sonu yok. Çünkü masraf çok. Bakıyorum işyerine yaşlı kadınlar geliyor çalışmaya. Zavallıların yürüyecek takati kalmamış. İhtiyaçları var ki geliyorlar...
HER ŞEYE RAĞMEN İYİ Kİ ÇALIŞIYORUM
Artık kadınların çalışması yaygınlaştı. Biz kadınlar çalışınca özgürleştik. Çalışmazsak eşlerimize muhtaç oluyoruz. Diyelim çalışmıyorum eşimin verdiği 5-10 lira ile ne alabilirim ki? Çocukların ihtiyaçlarını mı, yoksa kendi ihtiyaçlarımı mı? Para istediğimde eşim ‘Daha geçen verdim, ne yaptın o parayı?’ diyor. Ama kendin çalıştığında daha öz güvenlisin. Ben çalışmadığımda eşim sigara içiyorum diye çok söyleniyordu. Sırf bir şey demesin diye ‘Tamam ben çalışır, kendi sigaramı kendim alırım’ diyordum. Evde tek bir çalışan olduğunda çocukların ne istese ‘yok’ diyorsun. Biz kadınlar kendi özgürlüğümüz için bile olsa çalışmalıyız. Çalışmak olmazsa olmazımız olmalıdır. Çalıştığımız yerlerde de birlik olmayı bir başarabilsek bütün haklarımızı alırız. İşyerlerinde sanki birbirimizin düşmanıyız. Hepimiz çalışmaya gidiyoruz. Zaten hakkımızı almak için çalışıyoruz.İlgili haberler
5 maddede iş güvencesi kadınlar için neden ‘hayati...
Kamu alanı, kadınların yaygın olarak çalıştıkları en önemli alan. Uzun zamandır kamuda iş güvencesi...
İşçi kadının fendi
Aslında o da istiyormuş hakkını aramayı, fakat beni kıskanıyormuş. Ben ona göre girişken olduğum içi...
Esneklik ve kadın emeği
Esnek çalışma sanki bütün kadınların tercihiymiş gibi yansıtılıyor. Oysa güvencesiz ve düşük ücretli...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.