DERGİMİZDEN

Tekrar tekrar sürekliliği olmalı, gitmeli Emek Yaz Kampına. Üreterek, katılarak, çoğalarak… Ve özellikle çocuklarımızla gitmeli. Dışarıda böyle bir hayatın varlığını istemeliler.

Bu yıl geçen yıllardan daha çetin geçecek gibi. Bu sebeple kadınların bir araya gelerek, bu sorunları dile getirmesi, sorunların çözümü için taleplerde bulunması çok elzem.

Sadece itaat etmemizi bekleyip adına da ‘özgürlük’ diyorlar. Bizi seçeneksiz bırakmak istiyorlar. Ne seçeneksiziz ne de geleceksiz. Hayatımızı, geleceğimizi çalanlara karşı umut da mücadele de biziz!

Bu ay dergimizde de ormanımızla, toprağımızla, toplumsal hayatımızla bizleri gerici bir karanlığa sürüklemek isteyenlere karşı yükselttiğimiz sesimiz var.

Tehlikenin sorumluları, yaratmış oldukları şiddet ortamını kullanarak yine kadınlara saldırıyorlar.

Leyla, Nilgün, Sevgi çocuklarını bütün endişelerine rağmen sübyan mektebine göndermek zorunda kalan binlerce kadından sadece 3'ü.

Ankara’dan bir eğitimci, kendi öğrencilerinin okuldan kopuşuna dair gözlemlerini ve Milli Eğitim Bakanının karma eğitimi hedef tahtasına oturtmasına dair öğretmen arkadaşları ile sohbetlerini yazdı.

Kız öğrencilerin eğitim gördüğü bir okulda çalışan, aynı zamanda orta, lise, üniversite eğitimini kadın okulunda yapmış biri olarak bu konuda görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Siyasi iktidar ve temsilcisi Milli Eğitim Bakanı, harem selamlık bir eğitim sistemini topluma dayatarak tek tip toplum yaratma arzusunu yaşama isteğini dile getirmektedir.

Her şey ateş pahası artık devlet okullarında okumak bile çok pahalı. Böyle aileleri gözüne kestiren cemaatçiler, ilk önce laik eğitimin günah olduğunu söylüyor…

Erkek çocukları için 8 yıllık eğitimden sonra açılan kapılar kız çocuklarınınkinden bir fazla olan medrese kapısı…

30’u aşkın kadın sağlık emekçisi ile konuştuğumuzda hepsi kadın hastanelerine karşı ve bunun tartışmasını açmanın bile kadınlar için çok tehlikeli olduğu konusunda aynı fikirde.

Kız okulları tartışmasından, okullara manevi danışman olarak din personellerinin atanmasından kız çocuğu olan Dersimli kadınlar rahatsız.

Kadınların ve LGBTİ’lerin kendilerini güvenle ifade edebileceği alanların varlığı önemli ancak yeterli değil. Ancak burjuva iktidarı bu yan yana gelişleri bile tehdit ederken ne yapacağız?

Afganistan’ın Taliban tarafından işgal edilmesinin üzerinden nerdeyse iki yıl geçti. Kadınlar 1996 yılında yaşadıklarını tekrar yaşamaya başladı. Ama seslerini yükseltmekten korkmuyorlar.

Tek adam yönetimi haklarımızı bazen usul usul bazen bağıra çağıra elimizden çalarken mücadele rotamıza notalar ekleyip yolumuza devam edelim. Haydi bir şarkı da senden!

Kız Kardeşlik Köprüsü kampanyası sürecine dahil olan kadınlarla bir arada olabilmenin aracı olur düşüncesiyle bir dernek kurmaya karar verdik.

Günlerdir toplu iş sözleşmesi için Gebze'de Corning işçileri kavurucu sıcağın altında grevdeler. Grevdeki kadın işçiler Ekmek ve Gül'e yazdı.

‘Yaz bizim için hayal’ diyen genç kadın işçiler. Yazın çalıştıkları atölye ve fabrikalardaki koşullarını aktarıyor…

Fabrikada makineye doğru yürürken ‘Bir günlüğüne yasalar biz kadınların elinde olsaydı ne yapardık?’ sorusu kafama takıldı. Öğlen paydosunda arkadaşlarıma bu soruyu yönelttim...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.