Okurumuzun sorusu:

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 50. maddesine göre:
“Günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde kırkıdır. Bu şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı, 4857 sayılı İş Kanununun 39 uncu maddesine göre onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde seksenini geçemez”.

Bu kural gereği, işsiz kalan ve işsizlik ödeneğine hak kazanan işçiye ödenecek aylık işsizlik ödeneği, işçinin son 4 aydaki brüt kazancının aylık ortalamasının yüzde 40’ıdır. Ancak her koşulda aylık işsizlik ödeneği, brüt asgari ücretin yüzde 80’ini yani 1.623.6 TL’yi geçemez.

Okurumuzun net ücreti 3 bin 500 TL ise brüt ücreti 4.895.72 TL’dir. Bu rakamın yüzde 40’ı ise 1.958.29 TL’dir. Ancak bu tutar, yasal üst sınır olan 1.623.6 TL’yi geçemeyeceği için, okurumuz üst sınırdan yani 1.623.6 TL’den işsizlik ödeneği alabilmektedir.

Yani okurumuzun hak ettiği işsizlik ödeneği normal ücretinin yarısının 200 lira üzerindedir, ancak üst sınır nedeniyle ödenen işsizlik ödeneği normal ücretinin yarısının bile altına düşmektedir.

Okurumuz çok haklı. Bu durum kesinlikle çok mantıksız! Zaten işsizlik ödeneğine hak kazanmak için bir dizi koşul aranıyor, zaten işsizlik ödeneği kısa sürelerle ödeniyor. En azından işsizlik ödeneği işsiz kalan işçinin gelir kaybını üç aşağı beş yukarı telafi etmeli. Ama İşsizlik Sigortası Fonu’nu bol keseden harcayan, en çok da işverenlere teşvik adı altında dağıtan iktidarın umurunda bile değil!

İşsizlik Sigortası Fonu’nun nasıl yağmaladığını görmek isteyenler, Genel-İş Sendikası Araştırma Dairesi’nin raporuna BURADAN göz atabilirler.