Okullar açılıyor ama bütün yük veli ve öğretmenlerin sırtında
Ankara'daki bir veliden mektup: Eğitim-öğretim dönemi henüz tam olarak başlamadı, daha başlamadan birçok aileyi endişe sardı. Bakalım başlayınca ne gibi farklı sorunla karşılaşacağız, göreceğiz.

Yeni eğitim-öğretim dönemi tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınından dolayı ülkemizde ilk defa MEB’in açıkladığı yarı uzaktan yarı yüz yüze eğitimle başlayacak. Salgının başında okulların kapatılmasıyla çocuklar geçtiğimiz dönemi Eba Tv üzerinden yürütmeye çalışmıştı. Ancak çoğu kişinin Eba Tv’ye giremediği, kardeşleriyle derslerinin çakıştığı, her evde de bilgisayar, akıllı telefon, internet olmaması gibi sorunlar defalarca kez dile getirilmişti. Özel okulların bir kısmı çeşitli önlemlerle öğrencilerini Eba Tv sorunundan kurtarırken, bir kısmı kendi televizyon kanallarından eğitimi devam ettirdi, bir kısım öğretmen ise kendi öğrencileriyle uzaktan görüşme yaparak müfredatlarını kaldıkları yerden yürütmeye çalıştı. Eba Tv’ye yönelik eleştiriler yalnızca girilememesi ya da birden fazla çocuklu ailelerde derslerin çakışması da değildi. Her okulun hatta her sınıfın müfredatı sürdürme düzeyi de farklıydı. Yeni bir dönem başlarken geçtiğimiz dönem yaşanan sorunların ne kadarına çözüm üretildiği belirsizken bu sorunlara yenileri eklenecek gibi görünüyor.  

UZAKTAN EĞİTİME BUZDOLABIYLA GİRİLİR Mİ?

Bu yıl benim de ilkokul 1. sınıfa başlayacak bir kızım var. MEB’in eğitime sabah ayrı, akşam ayrı bir düzenleme getirdiği şu günlerde kızımın öğretmeni ile sürekli irtibat halinde olarak neler yapabileceğimizi konuşuyoruz. Biz de çaresiziz, öğretmenimiz de.

21 Eylül haftası sınıfların 5’e bölüneceği, her grubun bir gün okula gideceği söyleniyor. Yani benim kızım ilk hafta okula yalnızca 1 gün gidecek. Diğer hafta yani 28 Eylül haftası sınıflar 2’ye bölünecek ve okula 2 gün gidilecek. Bizim planımıza göre ikinci hafta Pazartesi-Salı bir grup, Perşembe-Cuma diğer grup gidecek. Çarşamba günü okul temizlenecek. Sabahtan öğlene kadar ders görülecek, öğleden sonra yakında belirleyeceğimiz saatlerde de öğretmenimiz çocuklarla uzaktan görüşme yaparak eğitimi devam ettirmeye çalışacak. Ben yakın zamana kadar çalışıyordum, şu anda çalışmıyorum. Bir tane çocuğumuz var, evde 1 tane bilgisayar var. Çalışıyor olsaydım ne yapardık bilemiyorum. Böyle durumlarda ebeveynlerden biri işini bırakmak zorunda kalabiliyor. Ya da evde iki okul çağında çocuk olsaydı, bizim için çok sıkıntılı bir süreç olurdu orası kesin. Bundan bahsetmemin sebebi geçtiğimiz günlerde uzaktan görüşme yaparak gerçekleştirdiğimiz veli toplantısında yaşananlar. Her velinin evinde bu sistemle ilgili kendine özgü problemi var. Geçtiğimiz hafta yani 14 Eylül haftası çocuklar öğretmenleriyle her sabah bir saat görüşmeye başladılar. Henüz eğitime başlamadık, yapmaya çalıştığımız daha ziyade çocukları öğretmenlerine, birbirlerine, bilgisayara ve uzaktan eğitime alıştırmaydı. Bu görüşmeleri planlarken şöyle sorunlarla karşılaştık. Bazı veliler, anne-baba öğretmen, kendileri de bilgisayar ile ders veriyorlar. Evde iki çocuk var. Hangimizin evinde 4 tane bilgisayar var ki. Onlarda da görüşme saatleri haliyle sorun oldu. Görüşmelerin saat kaçta yapılacağına dair uzun bir görüşme yapıldı ve haliyle ortak bir noktada buluşulamadı. Bazı ailelerde yalnızca bir tane bilgisayar var ama iki tane okul çağında çocuk var. Onların da dersleri çakışıyor. Bu durumda bulunan o kadar çok aile var ki ben toplantıda onlar adına ciddi anlamda sıkıntı duydum. Nasıl çözecekler, çözebilecekler mi bilemiyorum. Ama yalnızca bizim sınıfımıza özgü bir sorun olmadığını da biliyorum. Evlerinde hiç bilgisayar olmayan insanlar var. 2020 yılındayız ama evlerinde televizyonu olmayan o kadar çok aile var ki geçtim bilgisayarı. Pandemi süreciyle işsiz kalan insanlar, o insanların ev kiraları, elektrik, su, gıda masrafları yani temel ihtiyaçları karşılanamazken o insanlara “Bir şekilde çocuğunuza tablet, telefon, bilgisayar bulun ve onları uzaktan eğitime dahil edin” deniliyor. Emri vermekle olmuyor, uygulanabilirliğini dahi kontrol etmiyorlar. Eğitim dönemini başlattık mı evet başlattık, gerisini “Evine buzdolabı alabilmiş ama içini dolduramayan aileler düşünsün” deyip çekiliyorlar. Sosyal devlette böyle dönemlerde ailelerin temel ihtiyaçları devlet tarafından karşılanır, çocukların eğitimi pandemi dışında da ücretsiz sağlanır. Eğitim araçları da temel ihtiyaçtır ve karşılanması gerekir. Çocuğa evde eğitim vereceğini söyleyip, eğitimi lüks malzemelerle gerçekleştiriyorlar.

MEB’İN YAYINLARI YETERSİZ OLUNCA BİR DE EK KİTAP MASRAFI ÇIKTI

Kızımın okulunda henüz “Okul kıyafeti alın” baskıları yapılmıyor. Bu durum okul idaresinin inisiyatif alarak velileri gereksiz masrafa sokmamak amacıyla geciktirilmesinden kaynaklanıyor. Televizyonlarda izliyoruz, ailelerden duyuyoruz, devletin karşılaması gereken okul ihtiyaç listesi velilerin sırtından sağlanıyor. Tuvalet kağıdı, havlu kağıt, deterjan vs. gibi ihtiyaçlar isteniyormuş. Bizim okulumuzda velilere her çocuğun çantasında bulunmasını istedikleri ıslak mendil, dezenfektan, kolonya, maske gibi ihtiyaç listesi iletildi. Normalde bunları da devletin karşılaması gerekiyor. Kırtasiye masraflarından bahsetmiyorum bile. MEB’in verdiği kitaplar kızım anaokulu/kreşe giderken bile kullanılmıyordu, yine 1. sınıfa verilen kitapların dışında yalnızca bu dönem için iki set daha satın aldık. Bu durumu şöyle açıklayayım siz anlayın. Kızım 3 yaşından 6 yaşına kadar aynı kreşe gitti. Ve kreş öğretmeni bir gün bize her sene başında neden 750-800 TL.lik kitap ücreti istediklerini açıkladı. Zira az bir para değil. MEB’in verdiği kitapları 3 yaşında kullanmışlar, aynı kitabı 4-5-6 yaş çocukların eğitiminde de kullanmaları isteniyormuş, başka kitap vermiyorlarmış. Haliyle özel kreşler de ayrıca kitap aldırarak bu sorunu çözmeye çalışıyorlar. İlkokul 1.sınıfta da, hatta tüm ilköğretim dönemi boyunca da durum böyle. MEB’in verdiği kitaplar o kadar yetersiz ki, öğretmenler ek kaynaklardan destek almak zorunda kalıyorlar. Haliyle hükümet yetkilileri tarafından ücretsiz denilen devlet okullarındaki kırtasiye masrafları, okul kıyafeti ücretleri, ek kitap setleri, çocukların kişisel temizlik malzemeleri ve şimdi de pandemi dolayısıyla ek hijyen ihtiyaç listesiyle ailelerin belleri iyice büküldü.

Eğitim-öğretim dönemi henüz tam olarak başlamadı, daha başlamadan birçok aileyi endişe sardı. Bakalım başlayınca ne gibi farklı sorunla karşılaşacağız, hep beraber göreceğiz.


İlgili haberler
Uzaktan eğitimde mahalle dayanışması: Komşular int...

İzmir’in Bornova ilçesi Naldöken Mahallesi’nde dayanışarak internet ve bilgisayarlarını paylaşan mah...

Uzaktan eğitim geriye kaygı ve mağduriyet bıraktı!

Yoksula da, şiddetten kaçıp yeni bir hayata başlayana da, sağlık emekçisine de dert oldu! Kadınların...

Uzaktan eğitimin bilançosu: Milyonlarca öğrenci eğ...

Eğitim Sen’e göre öğrencilerin sadece yüzde 15’i uzaktan eğitime katılabildi. OECD’ göre ise öğrenci...