Kadınlar ne yapar, kocalar ne zanneder?
Bir çocuk aile içindeki her şeyi değiştirebilir. Evde kalıp çocuğun bakım işleriyle ilgilenmenin bir işyerinde çalışmanın zorluklarından geri kalır yanı yok, hatta zaman zaman daha zor bile olabilir!

Ama genelde çocukların bakımını üstlenmek durumunda kalan kadınların yaşadıklarıyla erkeklerin “zannettikleri” arasında dağlar kadar fark vardır. Kocalar artık ne zannediyorlarsa akşam eve geldiklerinde derli toplu evler, hazır masalar, mutluluktan ve dinçlikten ışıldayan suratlar, günün ne kadar da iyi geçtiğini anlatan sözler beklerler.
Zannedilenlerle gerçekler arasında devasa farklar var. Gelin onlarcası arasında 5 küçük farka bakalım...

1- BİTMEYEN DÖNGÜ

Erkekler zannediyor ki bebeklere ya da çocuklara “yap, et, dur, gel, git” denildiğinde kurmalı makine gibi anneleri dinliyorlar! E canım, ne var yani iki çocukla ilgilenmekte, bir yemek hazırlamak ne kadar zor olabilir ki?!
Bir çocuk büyütürkenki rutin, gerçekten çileden çıkaracak biçimde aynı şeyleri yapmanın toplamından ibaret! Yedir, yıka, altını değiştir, sırtını sıvazla, agucuklarla keyiflendir, uyut, tekrar yedir, tekrar altını değiştir, çamaşır yıka (çünkü bebek hem kendi üstünü hem de bakan kişinin üstünü batıracak), tekrardan besle, tekrardan yıka, yürüt… Bu süreçte, misal rutin bir doktor kontrolü için dışarı çıkmak bile inanılmaz bir değişim demek! (Korkutucu mu? Evet. Gerçek mi? Tamamiyle!)
Üstelik bu rutin aynı zamanda çileden çıkarıcı bir biçimde “sekteye uğrar” nasıl mı? İşte şöyle:

2- HİÇ TUTMAYAN PLANLAR, KÜL YUTMAYAN BEBELER


Plan, plan, plan... Düzen, düzen, düzen... Bebek bakımının altın kuralını böyle sayıyor uzmanlar. Lakin uzmanların söylediklerinin aksine bu bebeler gerçekte “düzen tutmaz” yaratıklar! Siz ne planlarsanız planlayın onun tek planı sizin planınızı bozmakmış gibi davranırlar. Uyku zamanı mı? Çok uykuları olduğu için ağlarlar ama uyumayı reddederler. Yemek zamanı yemek yemeyi, bir yürüyüş esnasında bebek arabasında durmayı, uyanacağı saate dışarı çıkmak için plan yaptıysanız uyanmayı... Hep reddederler. Adeta “patron benim” diyen bu arkadaşların “rutinine” göre plan yapmak demek o planın kesin sarkacağı, ya da bir türlü tutturulamayacağı anlamına gelir.
Bunun ne kadar da heves kırıcı bir şey olduğunu bilebilir misiniz beyler? Mesela hava almak için dışarı çıkacaksın, hadi en iyisinden arkadaşlarla bir kahve buluşması yapacaksın. Bebelerin uyku saatine göre 3’e randevulaştın. Bebelerin muhakkak o gün saat 5’e kadar uyuyası, sonra topladıkları o enerjiyle gece yatma saatlerini muhakkak aşan bir performans gösteresi tutar. Kahve mi? O neydi yaaa?

3- ELDE VAR SIFIR!

Evet zor. Zor şeylerle uğraştıktan sonra insanın istediğin şeye ulaşma hissinden daha memnun edici ne olabilir ki? Maalesef çocuk büyütme sürecinde o istekler sadece hayallerde kalıyor. Evdeki işlerin hepsi yapılıyor olsa da hiçbiri yapılmamış gibi görünmeye devam edecek. Anne toplar, çocuk oyuncakları arkadan dağıtır, sabah temiz kıyafetler giydirilir, daha öğlen olmadan o kıyafetler itinayla kirletilir, yapılan işler hep sıfırlanır.
Sürekli bir şeylerin peşinde koşup sürekli elde var sıfır’la kalmak... Hı hı evet, buna ev işi diyoruz.

4- HER ŞEY NE ZAMAN “NORMALE” DÖNECEK? BU ÇİLE HİÇ BİTMEYECEK Mİ?


Doğum izni sosyal çevreyi, kariyeri, bedenen ve ruhen vücudu etkiler. Bu durum genelde geçicidir, fakat bu süreçte kadınlar bu durumun geçici olup olmadığından bir türlü emin olamazlar. İşe dönebilecek mi, dönebilecekse ne zaman, vücudu tekrardan toparlayabilecek mi, emzirmekten ve ağrılarından daha çok gündemden ve hayattan haberdar olan arkadaşlarıyla iletişimi yakalayabilecek mi? Daha bir sürü soru… Bu düşünceler kadının beynini kemirir durur. İşin kötü tarafı özgüveninden de eksiltir ne yazık ki.

5- ŞU LAFIMIZA Bİ’ KULAK VERİN BAKALIM...

Zorluklarla can sıkmak mı? Eh bazen... Hatta çoğunlukla! Sevgili kadınlar, her işe yetişeceğim ve o hiç tutmayan planları illa ki tutturacağım diye kendinizi paralamayın, bebeler uyurken her şeyi bir düzene sokmasanız da olur. Mesela onlar ne zaman uyuyorsa siz de uyuyun.
Şimdi “babalara” sesleniyoruz... O işler zannettiğini gibi değil. Zannettiklerinizi bir kenara bırakıp eşinizin söylediklerine kulak kesilin. Gerçek, sizin zannettiklerinizde değil, onların anlattıklarında saklı. Sonra bu anlattıklarını “bu zorlukların bir kısmını -ama büyük bir kısmı olsun lütfen- üstlenmek için ne yapabilirim?” sorusunu kendinize sorarak ve hiç vakit kaybetmeden işe koyularak değerlendirebilirsiniz...

* İllüstratör Leonid Khan bu çizimleri brightside.me için yapmış. Mevzuyu nasıl da özetliyorlar, değil mi?

İlgili haberler
Doğum teşviki öyle değil böyle yapılır: Küba'da an...

"En az 3 çocuk" diyen ve kadınlar o üç çocuğa canlarından bezmeden, hayattan vazgeçmeden nasıl bakac...

GÜNÜN RAKAMI: 100 erkek öğrencinin 64'ü kadından '...

Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Aslı Bugay üniversite öğrencileri arasında bir a...

GÜNÜN İSYANI: Bebekli annelere özgürlük!

2 aylık bebek annesi Başak Karakaya Dikici, şehir içi ulaşımda yaşadığı sorunlar yüzünden isyan etti...

İŞÇİ KADINLARIN ORTAK ÇİLESİ: Gece çalış, gündüz...

Kadınların öne çıkan ve acil çözüm istedikleri sorunların başında; gece vardiyası, esnek çalışma, dü...

Beşik

Kapitalist sistem anneliği ‘en kutsal şey’ diyerek yüceltiliyor. Peki kutsal olan annelik mi emek mi...

Anneliğin alternatifi

Anneler Günü’nde anne olmanın, anneliğin, anne olmayı tercih etmemenin ne anlama geldiğini, annelik...