Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı karar ile Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasına tepkiler artarak sürüyor.
İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olan Türkiye, kadın örgütlerinin uzun süredir yaptığı tüm itirazlara rağmen Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla sözleşmeden ayrıldı. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelede etkin bir uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi uzun süredir hükümetin hedefindeydi. Kadın örgütleri İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak için tüm yurtta eylemler düzenlemişti.
Cumhurbaşkanı kararıyla sözleşmeden çıkılmasının ardından çok sayıda kurum ve isimden karara tepki geldi.
SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI: KARARINIZ YOK HÜKMÜNDEDİR!
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Merkez Yönetim Kurulu, feshedilen sözleşmenin, başta cinsiyeti nedeni ile kadınlara uygulanan şiddet olmak üzere şiddete uğrayan her bireyi korumayı ve şiddeti önlemeyi esas alan uluslararası bir sözleşme olduğunu hatırlattı. Sözleşmeden çekilmenin, Türkiye’nin de taraf olduğu tüm temel insan hakları belgelerini de tartışmalı hale getirmek anlamına geleceğini vurgulayan SES, Anayasa’daki eşitlik ilkesinden, şiddeti önlemek ve maruz bırakılanları korumakla ilişkili diğer yasalardan vazgeçildiğinin, devlet olarak kadın-erkek eşitliği ve kadına karşı şiddeti önleme politikasının terk edildiğinin tüm dünyaya ilan edilmesi olduğunu belirtti.
Sözleşmenin feshini tanımadıklarını belirtilen SES açıklamasında şu ifadeler de yer aldı:
“Bir taraftan insan hakları eylem planları açıklanırken, diğer taraftan ülkenin yarısını oluşturan kadınlar için olmazsa olmaz olan İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı TBMM devre dışı bırakılarak, Anayasa hiçe sayılarak oluşturulan kararname ile kaldırılmasıyla iktidarın kadın düşmanlığını ve sivil darbe uygulamalarını devam ettirdiğine bir kez daha tanık olduk.
Tekrar tekrar ve bıkmadan usanmadan yüksek sesle söylemeye devam edeceğiz: Sivil darbe niteliğinde olan kayyum politikalarına, parti kapatmalara, halkın vekillerinin vekilliklerinin düşürülmesine, tüm kadın düşmanı politikalara ve faşist uygulamalara karşı kazanılmış haklarımızdan, barışçıl, şiddetsiz bir yaşam mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz.”
İHD: BU SÖZLEŞMENİN ARKASINDA BÜYÜK BİR MÜCADELE VAR
İnsan Hakları Derneği yaptığı açıklamada, uluslararası hak sözleşmelerin ardında ödenen büyük bedeller, verilen mücadeleler olduğu vurgulandı, İstanbul Sözleşmesi’nin de büyük bir kadın kurtuluş mücadelesi sonucu imzalandığı hatırlatıldı. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Sözleşme, imzacı devletlere birçok yükümlülük getirmiştir. ‘Genel yükümlükler’ başlığı altında şöyle der; ‘Taraflar, kültür, örf adet, gelenek, din veya sözde namusun işbu sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemi için mazeret oluşturmamasını sağlar.’ Yani sözleşme imzacı devletlere, toplumsal cinseyetçi bakış açısını’ değiştirme, kadın ve erkek arasındaki her türlü eşitsizliği ortadan kaldırmayı, kadına yönelik şiddet konusunda, etkin önlemler alma görevini yüklemektedir. Sözleşme, ‘Temel haklar, eşitlik ve ayrım gözetmem’ başlığı altında cinsel kimlik, cinsel yönelim, göçmen ve mülteci olma durumu, ulusal azınlık ve daha birçok alanda, ‘Ayrımcılık yapmama’ görevini de imzacı devletlere yüklemektedir. T.C. devleti, mecliste aldığı bir karar ile imzaladığı bu sözleşmedeki imzasını bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile bir gece yarısı geri çekmiştir. Bu karar sözleşmenin kadınlara tanıdığı haklardan vazgeçme kararıdır. Kabul etmiyoruz, sözleşmeye sahip çıkmaya, yazılı hukuktan doğan tüm haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz, kadına yönelik şiddet politiktir!”
CHP’Lİ FATMA KÖSE: SÖZDE KARARI DA ALTINA ATILAN İMZAYI DA TANIMIYORUZ
CHP Genel Başkan Danışmanı Fatma Köse, “Gece gece, herkes uyurken, sessizce evi soymaya çalışan hırsız gibi. Gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi kadına şiddeti, cinayetleri meşrulaştıran bir adımdır ve kabul edilemez. Sözde kararı da altına atılan imzayı da kadınlar olarak reddediyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını istiyoruz. Kadının ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü bir ülke olmak isteyenlere inat İstanbul Sözleşmesi’nin yanındayız. Yangından mal kaçırır gibi gecenin karanlığında altına imza atılan bu karanlık kararname zihnimizde ve kalplerimizde yırtılıp atılmıştır bile” ifadelerini kullandı.
TTB: SON SÖZÜ KADINLAR SÖYLEYECEK!
Türk Tabipleri Birliğinde (TTB) yapılan açıklamada ise “Tek adam rejiminin aldığı bu karar kadınlara yönelik saldırının yanı sıra, sözleşmenin feshedilme şekliyle de demokrasi için kara bir leke olarak tarih sayfalarına yazılacaktır” denilerek şu ifadelere yer verildi:
“Biz yaşamayı ve yaşatmayı görev edinmiş kadın hekimler olarak başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere kazanımlarımızdan geri adım attırmayacağımızı, hukuksuz kararların geri alınması için ve sözleşmenin uygulanması için mücadelemize devam edeceğimizi bir kere daha bildiriyoruz. İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!”
HDP KADIN MECLİSİ: KAZANIMLARIMIZDAN VE HAKLARIMIZDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ
HDP Kadın Meclisi açıklamasında ise “AKP-MHP erkek ittifakı, bu kararla bir kez daha kadın düşmanlığını tescillemiş oldu. Meclis’te tüm partilerin ortak kararı ile 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldırmak eril tahakkümcülüğün bir darbesidir” denildi.
Tek adam rejiminin ilk adımlarından biri olarak kadın kazanımlarının gasbedildiği belirtilen açıklamada, “Bu kararname kadına yönelik şiddetin önünü açmaktadır. Kadın katliamlarını meşrulaştırmaktadır. Mülteci ve göçmen kadınların yaşam hakkını gasp etmektedir.Kadın erkek eşitliğini reddetmektedir. Kadınları yaşamın her alanından dışlayarak ev içine hapsetmektedir. Kadına yönelik her türlü şiddeti, mobingi, eşitsizliği onaylamakta ve kadına yönelik şiddet uygulayan erkeği korumaktadır. Kadın özgürlük mücadelesine ve kazanımlarına darbe yapmaktadır!” ifadelerine yer verildi. Kadın mücadelesi ve kadın dayanışmasından aldığımız güçle buradan tek adam hep adam rejimine seslenen HDP Kadın Meclisi, “Kazanımlarımızdan ve haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek isteyenlere karşı 8 Mart’tan aldığımız coşku ve umut ile bir kez daha sesimizi en güçlü şekilde Newroz alanlarından yükselteceğiz. Partimize yönelik saldırılara karşı olduğu gibi İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçemeyeceğimizi Newroz alanlarından haykıracağız. Haklarımızı ve kazanımlarımızı bir kararname ile ortadan kaldırmak isteyen AKP-MHP erkek ittifakı kadınlar nezdinde feshedilmiştir!” dedi.
MOR ÇATI: DEVLETİN KADINLARI KORUMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNDEN VAZGEÇMESİNİ KABUL ETMİYORUZ
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kadınları şiddetten koruyan sözleşmenin ilk imzacısı olan Türkiye’nin gece yarısı cumhurbaşkanı kararı ile çekilmesine tepki gösterdi. “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi reddediyoruz!” diyen Mor Çatı, Sözleşmeden çekilmenin uluslararası zeminde kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair verilen sözden dönülmesinin yanı sıra erkek şiddetiyle mücadelede devletin yükümlülüklerini tanımama ve kadınları şiddete mahkum etme anlamına geldiğini vurguladı. Açıklamada ayrıca şu ifadeler yer aldı:
“Erkek şiddeti evrensel ve politiktir. Türkiye’de ve dünyanın her yerinde, kadına yönelik şiddetle mücadelenin yolu, hiçbir bahane ve ayrımcılığa yer bırakmadan şiddeti önleme, kadınları şiddete karşı koruma, failleri cezalandırma ve şiddete karşı bütünlüklü politikalar üretilmesiyle mümkün. Ülkelerin kültürleri ve gelenekleri kadına yönelik şiddetin bahanesi olamaz. Hiçbir değer kadınların can güvenliğinden ve devletin vatandaşlarını her koşulda koruma görevinden üstün olamaz. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılarak bütün bunlar hiçe sayılmıştır.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede İstanbul Sözleşmesi’nin yok sayılmasına ve 6284 sayılı Kanun’un gerekliliklerinin yerine getirilmemesine yıllardır yakından tanıklık ediyoruz. Sonuçlarını kadınların hayatlarında görüyoruz. Devletin kendi kanunlarını uygulamaması sonucu şiddetin önlenememesinin faturası İstanbul Sözleşmesi’ne kesilmeye çalışılıyor. Her geçen yıl kadınların haklarına saldırılar el artırıyor. Kadınlar olarak İstanbul Sözleşmesi’nin değil feshini, tartışmaya açılmasını dahi reddediyor, devletin tüm kadınları, LGBTİ+’ları ve çocukları şiddetten koruma yükümlülüğünden vazgeçmesini kabul etmiyoruz!
Kadınlar olarak yıllardır verdiğimiz mücadeleyle elde ettiğimiz kazanımlardan da yaşamlarımız için sürdürdüğümüz mücadelemizden de birbirimizle dayanışma kurmaktan da vazgeçmiyoruz!”
KAGİDER: KADINLARIN ŞİDDETE KARŞI KAZANIMLARINI YASAL ZEMİNDE GERİYE TAŞIYACAK
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) de sözleşmenin feshedilmesini büyük üzüntü ve şaşkınlık ile karşıladıklarını belirtti. Sözleşmeden çıkılmasının kadınların şiddete karşı bugüne kadar kazandıkları yasal zeminde geriye doğru bir adım oluşturacağı belirtilen açıklamada karardan geri dönülmesi çağrısı yapıldı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Kadınlara yönelik şiddet ağır bir insanlık suçu ve ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması önündeki çok ciddi bir engeldir. Bu suçla etkin bir şekilde mücadele etmek devletin ve hepimizin görevidir. Ülkemizin geleceği ve dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında hak ettiği yeri alması bu çabaların başarısına bağlıdır.
Ev içi şiddetin ve kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesine ve bunlarla mücadeleye ilişkin standartlar öngören İstanbul Sözleşmesi Avrupa ülkelerini hukuki olarak bağlayan ilk belge olma özelliğini taşımaktadır. Ne yazık ki bugüne dek etkin bir şekilde kullanılmayan bu sözleşmeden şimdi Türkiye çekilmiştir. Bu karar Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama mücadelesine zarar verecek ve kadınların şiddete karşı bugüne kadar kazandıkları yasal zeminde geriye doğru bir adım oluşturacaktır.
Kadın girişimciliğinin yaygınlaşmasını, kadının toplum içinde ve ekonomide güçlenmesini destekleyen ve şiddete karşı her zaman kadınların yanında olan Kagider’in alınan bu kararın düzeltilmesi konusunda yetkililere çağrısı vardır! Karardan geri dönülmesi umudumuzu hâlâ saklı tutmaktayız.”
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI: SÖZLEŞEMEDEN AYRILMAK, KADINA YÖNELİK ŞİDDET GÖSTERENLERİ CESARETLENDİRİR
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), Mecliste onaylanarak yürürlüğe giren sözleşmeden Cumhurbaşkanı kararı ile ayrılınamayacağı vurgulandı. Sözleşmeden çıkılmasına karşı çıktıklarının altı çizilen açıklamada şöyle denildi:
“Anayasa uyarınca Meclis’te onaylanarak yürürlüğe girmiş olan İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile değil Meclis kararıyla ayrılınabileceği hukukun gereğidir. Ülkemizde kadına şiddet ve ayrımcılık İstanbul Sözleşmesi’ne karşın artarak sürmektedir. Her gün bir kadın cinayetinin yaşandığı ülkemizde, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kalkmasıyla kadınlara yönelik şiddet gösterenler ile ayrımcılık yapanlar cesaretlenecektir. Türkiye Yazarlar Sendikası olarak ülkemizin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarılmasına karşı çıkıyor, ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!’ diyoruz.”
MÜLKİYELİ KADINLAR: KADINLAR TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNDEN VAZGEÇMEYECEK
Mülkiye Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Merkezi, kadınların temel hak ve özgürlüklerinden vazgeçmeyeceğini duyurdu. Cumhurbaşkanı Kararıyla hukuk devleti ilkelerinin yok sayılarak feshedilmesi Türkiye’nin insan haklarından uzaklaştığının bir başka ciddi göstergesidir” ifadelerine yer verilen açıklamada, “İktidar, devletin kadına yönelik suçlarla mücadele etmekle mükellef olduğunu reddetmeye ne kadar hevesliyse, kadınlar da birbirinin sesi ve nefesi olarak dayanışmayı büyütmeye o kadar hazırdır” denildi.
Mülkiyeliler Birliği’ne bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Mülkiye Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Merkezi’nin açıklaması şöyle:
“Kadına yönelik şiddet suçlarının her geçen gün arttığı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her alanda derinden hissedildiği bugünlerde; İstanbul Sözleşmesi’nin, haklarının korunması için mücadele eden ve ses yükselten kadınlara rağmen bir gece yarısı Cumhurbaşkanı Kararıyla hukuk devleti ilkelerinin yok sayılarak feshedilmesi Türkiye’nin insan haklarından uzaklaştığının bir başka ciddi göstergesidir. Bizler bu kararı tanımıyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi reddediyoruz.
İktidar, devletin kadına yönelik suçlarla mücadele etmekle mükellef olduğunu reddetmeye ne kadar hevesliyse, kadınlar da birbirinin sesi ve nefesi olarak dayanışmayı büyütmeye o kadar hazırdır. Kadınlar olarak temel hak ve özgürlüklerimizden vazgeçmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!”
TKDF: İSTANBUL SÖZLEŞMESİ PAZARLIK KONUSU DEĞİLDİR!
Türküye Kadın Dernekleri Federasyonu yaptığı açıklama ile kadınların yaşam hakkının hiçbir iktidarın, erkeğin, erkin pazarlık konusu olmadığını söyledi. Açıklama şöyle:
"İstanbul Sözleşmesi, Türkiye kadın hareketinin uzun senelerce yürüttüğü siyasal ve hukuki mücadelenin bir kazanımıdır. Kadınların yurttaşlık haklarına ilişkin çok esas bir uluslararası sözleşmenin Cumhurbaşkanı kararı ile feshine ilişkin girişim hukuksuzdur. İktidar cenahının iddia ettiğinin aksine, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi Madde 3, Cumhurbaşkanı’na İstanbul Sözleşmesi’nin feshi yetkisi vermez. İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir ve bu kritik zamanda İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını savunmak herkesin görevidir. Kadınların yaşam hakkı tek kişinin kararı ve zorlama hukuk yorumlarıyla pazarlık konusu yapılamaz. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi girişimi sadece Anayasanın temel hak ve özgürlüklere ilişkin düzenlemelerine ve değiştirilemez hükümlerine aykırı değil; aynı zamanda iktidarın kadın düşmanı politikalarının devamına ilişkin bir niyet beyanıdır. İstanbul Sözleşmesini feshetmeye çalışanlar kadın kırımının failleridir; katilleri aklayanlar, tecavüzcülere iyi hal indirimi verenler, meydanlarda kadınlara uygulanan polis şiddetine alkış tutanlardır. Süreç içerisinde kadınlar, devletin sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi için kamusal alanda büyük mücadele verdiler. Bu mücadele, hak ve hukuk tanımayan, kadın düşmanı iktidar sahiplerinin bir gecede verdiği karar ile ortadan kalkmayacak. Unutulmasın ki, Türkiye kadın hareketi çok güçlü mücadeleci bir gelenekten geliyor. Devlete kadınları, çocukları ve LGBTI+’ları koruma yükümlülüğünü hatırlatmaktan, hayatlarımız, haklarımız ve taleplerimiz için mücadelemizden ve kadın dayanışmasından asla vazgeçmeyeceğiz. Bu hukuksuzluğa ortak olan, kadın düşmanı siyasetin yürütücüsü Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt’ü acilen istifaya davet ediyor ve iktidarı bu hukuksuzluktan acilen dönmesi konusunda bu ülkenin kadınları olarak uyarıyoruz. Hayatlarımızı da, İstanbul Sözleşmesi’ni de pazarlık konusu yaptırmıyoruz!"
KADIN DAYANIŞMA VAKFI: FESHEDİLEN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ DEĞİL YAŞAM HAKKIMIZDIR
"Bir gece yarısı kadınların ve LGBTİ+'ların yaşam haklarına yönelik bir darbeyle karşı karşıya kaldık. Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararıyla Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiği ilan edildi. Bu karar bugüne kadarki kazanımlarımıza yönelik, hayatımıza kasteden bir saldırıdır. 2011'de İstanbul'da imzaya açılan ve Türkiye'nin ilk imzacısı olduğu, TBMM tarafından oybirliğiyle kabul edilmiş olan bu sözleşmeden, yazımına ve uygulanmasına emek vermiş tüm kadınlar, feminist hareket ve kadın hareketi yok sayılarak bir kişinin imzasıyla vazgeçildi. Mücadelemizin ve kazanımlarımızın yok sayılmasına göz yummayacağız! Kadınlara ve LGBTİ+’lara karşı her türlü şiddetin, kadın cinayetlerinin önlenmesini amaçlayan bu sözleşmeyi feshetmek; bizleri erkek şiddeti karşısında savunmasız ve desteksiz bırakmak ve şiddet uygulayan erkekleri cesaretlendirmektir, cezasızlığı teşvik etmektir. Kadın cinayetlerine ve kadına yönelik erkek şiddetine ortak olmaktır! Biz, İstanbul Sözleşmesi'yle Türkiye'nin üstlendiği yükümlülüklerin yerine getirilmesini talep etmeye devam edeceğiz. İrademizin ve haklarımızın yok sayıldığı bu gün, kadınlara yönelik devlet şiddeti ve erkek şiddetine karşı mücadelemize devam edeceğimizi, şimdi bir kez daha ve daha güçlü bir biçimde haykırıyoruz. Hiçbir güç bizi mücadelemizden, kadın dayanışmasından alıkoyamaz. İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz!
CİNSEL ŞİDDETLE MÜCADELE DERNEĞİ: BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ!
İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılıyoruz demek kadınlara, çocuklara ve LGBTİ+lara “öldürülseniz de, tecavüze, tacize, istismara maruz bırakılsanız da biz failleri, erkek şiddetini koruyacağız” demektir! Haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Gece yarısı yapılan yasa değişiklikleri bizim için yeni değil. Ancak bir imzayla uluslararası sözleşmeden ayrılmaya kalkmak bu ülkedeki tüm kadın ve LGBTİ+ların varlığına, haklarına açık saldırı demektir. Bilinsin ki sonuna kadar mücadele edeceğiz, birleşeceğiz ve haklarımızı geri alacağız.
Tüm hukuksuz eylemlerinize, faillerin sırtının sıvazlanmasına, kadınların, kız çocuklarının ve LGBTİ+’ların şiddetin hedefi haline getirilmesine karşı direneceğiz. Bu kararı tanımıyoruz, kabul etmiyoruz! Tek bir kadın, tek bir çocuk, tek bir LGBTİ+ bu ülkede tehdit altında kalmayıncaya kadar İstanbul Sözleşmesi'ni ve 6284’ü uygulamak, haklarımızı, hayatımızı korumak ve işinizi yapmak zorundasınız. Ülkeyi oyalamak için uydurduğunuz “Güçlü Kadın Güçlü Türkiye” kampanyalarınız bu ülkede feministlerin on yıllardır yürüttüğü mücadeleyi ve o mücadelenin ne kadar haklı, ne kadar meşru olduğu gerçeğini örtemez. Tüm kadınlar, LGBTİ+lar ve çocuklar biliyor. Bütün ülke ne yaptığınızı görüyor. Bu yüzden başaramayacaksınız. Sivil toplum, partiler, siyasiler, sanatçılar, ünlüler, aydınlar, akademisyenler, milletvekilleri, işçiler, memurlar, emekliler, kadınlar, öğrenciler, LGBTİ+lar, engelliler, mülteciler… Kadınların öldürülmediği, çocukların istismara, LGBTİ+ların sistematik şiddet ve ayrımcılığa maruz bırakılmadığı bir ülkede yaşamak isteyen her bir bireye sesleniyoruz! Susmayın! Bu ülkede eşitlik isteyen herkesi direnmeye çağırıyoruz. Bu ülkeye demokrasiyi getirme iddiasında bulunan tüm partileri ve siyasileri işlerini yapmaya çağırıyoruz!
DİYARBAKIR BAROSU KADIN HAKLARI MERKEZİ: KARAR YOK HÜKMÜNDEDİR’
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine Diyarbakır ve Urfa’da da kadınlar tepki göstererek “Karar yok hükmündedir” dedi.
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, yaptığı açıklamada İstanbul Sözleşmesi'ni fesheden Cumhurbaşkanı kararının hukuken yok hükmünde olduğunu belirtti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “İstanbul Sözleşmesi demokrasi, insan hakları, hukuk güvenliği, evrensel hukuk ilkeleri ve kadınların yaşam hakkı için vazgeçilmezdir. Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararı ile değil, ancak TBMM kararıyla ayrılabilir. Anayasanın 104. maddesi açıkça temel hakların, kişilik hak ve ödevlerinin Cumhurbaşkanı kararı ile düzenlenemeyeceğini hüküm altına almıştır.” İstanbul Sözleşmesinin halen yürürlükte olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alan gerici zihniyete karşı, Sözleşmeyi yaşatmak ve Sözleşme hükümlerinin uygulanması için mücadelemizi kararlıkla sürdüreceğiz” denildi.
URFA: ABESLE İŞTİGAL
Urfa İl Kadın Platformu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Urfa Şubesi binasında yaptığı açıklamayla Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini protesto etti. Açıklamada konuşan Özlem Ulutaş Şengül, İstanbul Sözleşmesi'nin kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunmasını sağlayan bir sözleşme olduğuna vurgu yaparak "Kadınların can güvenliğini sağlamak, kadın mücadelesinin kazanımlarını geliştirmek, eşit ve adil bir toplum kurgulamak siyasi iktidarların sorumluluğudur. İsmi İstanbul olan, Türkiye’nin ev sahipliği ile imzalanmış bir sözleşmeden ayrılmak abesle iştigaldir! Hukuk devleti ilkelerine göre bu kararname hükümsüzdür” dedi. (MA)
MANİSA BAROSU: ANAYASAYA AYKIRI BU KARARA KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ
Manisa Barosu da İstanbul Sözleşmesi için Manolya Meydanında basın açıklaması yaptı.
Açıklamayı okuyan Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan, “İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmemiz mümkün değildir. Bizler barolar ve TÜBAKKOM olarak kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak kabul eden İstanbul Sözleşmesi'ni ortadan kaldırmaya yönelik Anayasaya aykırı bu girişime karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz" ifadeleri yer aldı.
EŞİK: MECLİSİN İRADESİ TEK KİŞİYE DEVREDİLEMEZ
Eşitlik İçin Kadın Platformu-EŞİK yaptığı açıklamada “Milletin Meclisinin oybirliği ile kabul ettiği bir Sözleşme’den bir kişinin iradesi ile çıkılamaz” dedi. EŞİK açıklaması şöyle: “Mecliste yasa ile kabul edilen ve Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca yasaları bile yürürlükten kaldırma özelliği olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerden tek kişilik kararlar ile çıkılamaz. Böylesi bir girişim, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İşkenceye Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi gibi tüm uluslararası sözleşmelerin ve bu sözleşmelerle güvence altına alınan temel insan haklarının tek kişinin keyfine bırakılması anlamına gelmektedir. Daha da vahimi, hukuk devletinin tamamen ortadan kaldırılması, Meclisin ve demokrasinin tamamen tasfiyesi anlamına gelmektedir. On yıl önce İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülke olan Türkiye’nin, o gün hükümette olup Sözleşme’ye imza atmakla övünen iktidar partisi, bugün kadınlara vermiş olduğu şiddeti önleme, şiddete maruz kalanları koruma, failleri gerektiği şekilde cezalandırma sözünü yerine getirmekten vazgeçtiğini tüm dünyaya ilan ediyor. Başta eşit yurttaşlık hakkı olmak üzere kadınların insan haklarını tanımadığını, kadına karşı şiddetle mücadele etmeyeceğini, kadınların insan onurunu gözetmeyeceğini söylüyor.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN DE MÜCADELEDEN DE VAZGEÇMİYORUZ!
Küçücük oy oranlarına bile muhtaç duruma gelen ve bir avuç marjinalin istemiyle hareket eden iktidar, geçen aylarda Saadet Partisi ile yaptığı görüşmelerde İstanbul Sözleşmesi’ni siyasi pazarlık konusu yaptı. Kadına şiddetle mücadele edeceğini beyan ettiği İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıklarken İstanbul Sözleşmesi’nin adını bir kez bile anmadı. Geçen yıllar içinde Sözleşme’den doğan yükümlülüklerini yerine getirmedi. AKP, kadına karşı şiddet ile değil, kadınlar, çocuklar, LGBTİ+’lar ve onların haklarına karşı mücadele ediyor; kazanılmış haklarımızı ortadan kaldırmaya yönelik ısrarlı bir politika izliyor.
KARAR, HUKUKİ DEĞİL, SİYASİDİR!
İktidar bu Kararıyla, seçim pazarlıklarında elini güçlendirmek için kadınların kazanılmış haklarını ortadan kaldırmak istemektedir. Bu karar ayrıca Türkiye’nin evrensel insan hakları standartlarından kopması, demokrasiyi yadsıması ve eşitlik ilkesi, ayrımcılık yasağı gibi temel ilkelerden vazgeçmesi anlamına gelmektedir. Anayasa’nın parça parça askıya alınarak ortadan kaldırılmasına yönelik olarak bugüne dek atılan en büyük adımlardan biridir. Tüm toplumun temel hak ve özgürlüklerine yöneliktir ve Türkiye’de yaşayan herkesin uluslararası insan hakları sisteminin dışında kalacağı bir sürecin önünü açmıştır.
MECLİS GÖREVE!
Meclisin en önemli görevlerinden biri de kadına karşı şiddeti ve cinskırıma varan kadın cinayetlerini önlemektir. Meclisteki iktidar partileri bu görevi yerine getirmiyor ise sorumluluk muhalefet partilerine düşmektedir. İktidarın tüm işlevsizleştirme ve devre dışı bırakma politikalarına karşı en azından muhalefet partilerini Meclise ve Mecliste temsil edilen halkın iradesine sahip çıkmaya çağırıyoruz!
İstanbul Sözleşmesi Mecliste oybirliği ile onaylanmıştır. Ancak toplumsal mutabakatla ve Meclis kararıyla Sözleşme’den çıkılabilir. Bu nedenle tüm muhalefet partisi liderlerini;
• TBMM’de siyasi liderler olarak birlikte, ortak bir basın açıklaması yaparak Sözleşme’ye sahip çıkmaya, Türkiye’yi Sözleşme’den çıkarma girişimlerinin hukuken geçersiz olduğunu ve Türkiye’nin Sözleşme’ye taraf olmaya devam ettiğini açıklamaya çağırıyoruz.
• Ayrıca, üyelerine, seçmenlerine ve tüm bir topluma Sözleşme’yi anlatmak ve etkin bir biçimde uygulanmasını sağlamak için partiler arası ortak bir çalışma grubu kurarak kadına karşı şiddetle mücadele programı oluşturmalarını ve uygulamalarını talep ediyoruz.
Kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinin durdurulması için mücadele sadece İstanbul Sözleşmesi’nin siyasi partiler için getirdiği bir yükümlülük değildir. Aynı zamanda 10, 17 ve 41. maddeleri başta olmak üzere Anayasal bir zorunluluktur.
340’ın üzerinde kadın ve LGBTİ+ örgütün ortak platformu olan EŞİK olarak tüm siyasi partileri toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ve ayrımcılığa karşı mücadele etmeye çağırıyor, bu konuda gerekli her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyoruz.
Temel hak ve özgürlüklerini kullanmak, demokratik bir hukuk devletinde eşit, özgür ve şiddetten uzak bir yaşam sürmek isteyen herkesi İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya çağırıyoruz!
Eşit ve şiddetsiz bir yaşam sürme hakkımızdan vazgeçmiyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz.”
KADIN GAZETECİLER KOMİSYONU: SÖZLEŞMENİN KALDIRILMASI FAİLLERİN CESARET BULMASINA DA HİZMET EDECEKTİR
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Kadın Gazeteciler Komisyonu, TBMM kararıyla kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülkenin Türkiye olmasına rağmen, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilmesine ilişkin açıklama yaptı.
“Her fırsatta İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkılması gerektiğini hatırlatan TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu olarak, insan hakları ve kadın haklarının etkin şekilde korunması açısından sözleşmeden çekilme kararına itiraz ediyoruz” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İlk imzacısı Türkiye olan sözleşme, imzalayan devletlere kadınları her türlü şiddete karşı korumak, ayrımcılığın önüne geçmek ve kadınların güçlendirilmesi yoluyla eşitliğin sağlanması bakımından yükümlülükler getirmektedir.
EVRENSEL HUKUK ÇERÇEVESİNDE HAREKET EDİLMELİ
TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu olarak bir kez daha kadına yönelik şiddetin önlenmesinde taraf olduğumuzu ve uzun süren mücadelelerle kazanılmış haklardan geri dönülmesini kabul etmediğimizi belirtmek istiyoruz. Hukukçuların da ifade ettiği üzere; uluslararası sözleşmelerle ilgili evrensel hukuk çerçevesinde hareket edilmeli, alınan karardan geri dönülmelidir.
FAİLLERİN CESARET BULMASINA HİZMET EDECEKTİR
Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesi, kadınların şiddetle mücadelesinde yalnızlaştırılması anlamına geldiği gibi faillerin cesaret bulmasına da hizmet edecektir. Her yıl yüzlerce kadının şiddet olaylarında kaybedildiği ülkemizde, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye değil, uygulanmasına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR...!
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesine dair yaptığı açıklamada, kararı tanımadıklarını ifade ederek “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” dedi. Açıklama şöyle:
“Toplumsal cinsiyetçi anlayışın neden olduğu ayrımcılık her alanda, her geçen gün artarken, her gün öldürülen, şiddete uğrayan kadınların sayısı artarken kılını kıpırdatmayanlar, 2011 yılında imzaladıkları ve imzalayan ilk ülke olmakla övündükleri ama hiç uygulamadıkları İstanbul Sözleşmesini bir gecede, ansızın feshettiler. Sözleşme’nin imzalandığı günden bugüne kadar geçen sürede değişen nedir ki Sözleşme’den vazgeçilmiştir? Yıllardan beri karanlıklarda saklamaya çalıştığınız, o kapkara vicdanınız, zihniyetiniz olmasın.
Kadınlara yönelik her türlü şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin imzalanan ve milletlerarası bir anlaşma olan İstanbul Sözleşmesi kadınların yıllar süren mücadeleleri sonucunda elde ettikleri kazanımlarıdır. Kimsenin hediyesi, lütfu değildir. Hele ki bir kimsenin, bir grubun keyfine, karanlık, Ortaçağ'dan kalmış düşüncelerine, isteklerine göre şekillenecek, karar alınacak bir konu asla değildir.
Bu hukuksuz ve geçerliliği olmayan fesih işlemini kabul etmiyoruz!
Kadınları ve çocukları hedef alan şiddetin cezasız kalmasına, kadın insan haklarının gasbedilmesine, ülkemizin karanlığa sürüklenmesine hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz!
Kadınların kendilerine dayatılan koşullar karşısında susmalarını, korkmalarını ve itaat etmelerini bekleyenlere inat İstanbul Sözleşmesi Yaşatır diyoruz!”
“Toplumsal cinsiyetçi anlayışın neden olduğu ayrımcılık her alanda, her geçen gün artarken, her gün öldürülen, şiddete uğrayan kadınların sayısı artarken kılını kıpırdatmayanlar, 2011 yılında imzaladıkları ve imzalayan ilk ülke olmakla övündükleri ama hiç uygulamadıkları İstanbul Sözleşmesini bir gecede, ansızın feshettiler. Sözleşme’nin imzalandığı günden bugüne kadar geçen sürede değişen nedir ki Sözleşme’den vazgeçilmiştir? Yıllardan beri karanlıklarda saklamaya çalıştığınız, o kapkara vicdanınız, zihniyetiniz olmasın.
Kadınlara yönelik her türlü şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin imzalanan ve milletlerarası bir anlaşma olan İstanbul Sözleşmesi kadınların yıllar süren mücadeleleri sonucunda elde ettikleri kazanımlarıdır. Kimsenin hediyesi, lütfu değildir. Hele ki bir kimsenin, bir grubun keyfine, karanlık, Ortaçağ'dan kalmış düşüncelerine, isteklerine göre şekillenecek, karar alınacak bir konu asla değildir.
Bu hukuksuz ve geçerliliği olmayan fesih işlemini kabul etmiyoruz!
Kadınları ve çocukları hedef alan şiddetin cezasız kalmasına, kadın insan haklarının gasbedilmesine, ülkemizin karanlığa sürüklenmesine hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz!
Kadınların kendilerine dayatılan koşullar karşısında susmalarını, korkmalarını ve itaat etmelerini bekleyenlere inat İstanbul Sözleşmesi Yaşatır diyoruz!”
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
İstanbul Sözleşmesine saldırıp, ‘Kadınlara önem ve...
Bu çelişkili tutum iktidarın fıtratına ülkedeki hiçbir kadına bu gerici hamleyi anlatamayacaklarını...
Kadınlar sokakta: ‘İstanbul Sözleşmesi Bizimdir’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararı ile Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ka...
EMEP: İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz!
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan yayı...
İstanbul Sözleşmesi feshedildi, kadınlar her yerde...
Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı. Kadın...
Kadın katliamının suç ortaklığı: İstanbul Sözleşme...
İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmek, milyonlarca kadının hayatının ve milyonların ortak iradesinin tek...
EMEP Körfez: İstanbul Sözleşmesi ve yasalar uygula...
Eşi tarafından sistematik şiddete maruz bırakılan Ayten Erbaç için açıklama yapan EMEP Körfez İlçe Ö...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.