Dün gece yarısı ülkede çok acayip şeyler oldu. Gece yarısından bir süre önce söylentiler dolaşmaya başladı, İstanbul Sözleşmesinin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı kararı Resmi Gazetede yayınlanacak diye...
Önce kimse inanmadı, olanaksız bir şeydi konuşulan. Uluslararası bir sözleşmeden cumhurbaşkanı kararı ile çıkılamazdı çünkü. Meclis onayı ile yürürlüğe girmişti, bu nedenle Meclis kararı olmadan yapılamayacak bir işti.
Ama işin boyutu Resmi Gazete görülmeden yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı. İktidar medyası fısıltıları yaymaya başladı. Ancak esas olay İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un öncülük ettiği Güçlü kadın Güçlü Türkiye etiketi ile örgütlendi. Gözümüzün önünde kadının güçlenmesi, kadının önemine ilişkin paylaşımlar troller tarafından hızla gerçekleştirilirken, bir yandan kadınları koruyan en temel uluslararası sözleşmeden çıkılması hamlesi yapıldı.
Manüpülasyon, Gobbels’e rahmet okutacak propaganda taktikleri ile “İstanbul Sözleşmesinden çıkıyoruz ama kadınları çok aşırı önemsiyoruz, endişelenmeyin” mesajları vermeye çalıştılar. Demek ki rahat değiller, bu kısma biraz sonra geri döneceğim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çekildiği ilan edildi. Ulusal, uluslararası tüm hukuk kurallarını yok ederek, bu ülkede artık bir Meclis olmadığına ilişkin ilanı resmen yapmış oldular. Hukuk ve hukuk güvenliği, meclis iradesi, çok vurguladıkları millet iradesi bu karar ile ortadan kaldırılmıştır artık. Her yasal düzenleme bir kişinin iki dudağının arasındadır ve “her istediğimi yaparım, benim kurallarım geçerli” denilmiştir.
İstanbul Sözleşmesinin kadınlar için hayati önemi dışında, bu feshin yapılma yönteminin kendisi başlı başına korkunç. Faşizm inşa ediliyor hızlanan adımlarla. Demokrasi artık cümle içinde bile kullanılmayacak bir sözcük bu ülke için. Bir gece yarısı Medeni Kanun kaldırılabilir artık mesela, boşanma yasaklanabilir, yeni ceza yasaları yazılabilir. Aklınıza gelebilecek her şey yapılabilir özetle. Dün gece yarısı bunu dediler koca bir ülkeye.
Bu ülkenin en son ihtiyacı olan şey kadınları yasal korumalardan mahrum bırakmak. Her gün üç kadın öldürülüyor, bu durum ülkenin gerçeği hamaset falan değil. Şiddet bin bir türünün kaydı kuydu yok, şiddet her yerde kol geziyor ve her birimizi bir şekilde buluyor.
Daha etkin yasal düzenlemeler, somut ve kolay erişilebilen mekanizmalar, tam bir devlet koruması ülkedeki ihtiyacımız. Bunu yapmak yerine, eşitlik konusundaki en temel dayanağımız yok edildi. Yasal haklarımıza yapılmış en büyük ve kapsamlı saldırı ile karşı karşıyayız.
Şiddetin politik müsebbibi AKP, ülkede burnu kanayan her kadının sorumlusu olan siyasal iktidar, anlaşılan o ki en gerici ittifakları nedeniyle kadınları gözden çıkardı. Tarikatlar, MHP, aklınıza gelebilecek ne kadar gerici odak varsa istediklerini vererek, iktidar tesis edilmek isteniyor görünen o ki. İstanbul Sözleşmesi düşmanlarına verilen bu açık çek, bu hafta yaşadığımız diğer gelişmelerden de bağımsız değil. HDP’ye açılan kapatma davası, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi kurulan ve kurulmak istenen ittifakların sonuçları bir bakıma. Aslına bakılırsa bir gücün değil, iktidarın devamını sürdürmek için ne kadar çaresiz ve sıkışmış olduklarının göstergesi sanki yaşananlar.
Yukarıda demiştim ya bir propaganda hamlesi ile yaptılar bu işi, çok rahat değiller demek ki. Gerçekten de öyle anlaşılıyor, bugün KADEM’in yaptığı açıklama dikkat çekici örneğin, “kaldırılmasını istemedik, 6284 konusunda endişelenmeyin” demişler özetle.
Sonra kadın vekillerine açıklamalar yaptırmışlar. Sabah Gazetesinin haberi şöyle; “Kadın milletvekilleri İstanbul Sözleşmesi kararının ardından, sosyal medyadan destek mesajları verdi. Başta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Fatma Betül Sayan Kaya, Öznur Çalık olmak üzere, paylaşımlarla karara destek verdi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya paylaşımında: ‘Kadınlarımızın toplumsal itibarını ve saygınlığını yükseltmek için verdiğimiz mücadeleyi toplumsal dokumuzu özenle koruyarak daha ileri noktalara taşıyacağız.’ ifadelerini kullandı”. Kadından sorumlu olduğu iddia edilen bakan ise “Kadına yönelik şiddet her şeyden önce bir insanlık suçudur ve bu suçla mücadele bir insan hakları meselesidir. Aslolan ilkelerdir. Bu doğrultuda şiddetle mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de yarın da sıfır tolerans ilkesi ile kararlılıkla sürdüreceğiz” paylaşımı yaparak, kadına yönelik şiddetin insan hakları meselesi olduğuna dair “çığır açıcı (!) bir yaklaşım göstermiştir.
Hem İstanbul Sözleşmesinden hukuku yok ederek çıkmak hem de “kadınlarımızı daha ileri yerlere taşıyacağız” demek… Bu çelişkili tutum iktidarın fıtratına ülkedeki hiçbir kadına bu gerici hamleyi anlatamayacaklarını açıkça bildikleri için yapışmış durumda. “Kadınları koruyan, devlete sorumluluk yükleyen en temel sözleşmeyi çöpe atıyoruz ama kadınlar endişelenmesin” söyleminin başka bir açıklaması yok.
İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesi demek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kadınlara eşit davranma ve şiddet başta olmak üzere tüm ayrımcı durumlara dair sorumluluktan kurtulması demektir. Uluslararası sözleşmeden kaynaklı bu görevleri yerine getirmeyeceğinin ilanı demektir. Bunu cümle aleme ilan etmektir. Bu durumu tamamen hukuksuz ve yok hükmünde bir Cumhurbaşkanı kararı ile yapmak ise faşizmin ayak sesleridir ve demokrasi mücadelesini büyütmenin nasıl bir zorunluluk olduğuna dair büyük, kocaman bir işarettir.
Ne yaparsanız yapın, kadınların bunu sineye çekmesini bekleyemezsiniz. Asla kabul etmeyeceğiz, susup oturmayacağız. Pes edeceğimizi sanan siyasal iktidara sözümüzü en güçlü, en geniş, en yaygın biçimde söylemenin zamanı şimdi. Örgütlenen, planlanan eylemlere katılalım hadi. Arkadaşlarımızı arayalım, komşuların kapısını çalalım, akşam tencere tava çalalım, balkonlardan, pencerelerden, sosyal medyadan yaşayalım hissettiklerimizi.
Ama belki de önce derin bir nefes alalım hep birlikte, bizi hayatlarımızla, aklımızla, ruhumuzla, duygularımızla sınayan bu iktidara kadın dayanışmasının gücünü yeniden hatırlatacağız aslında sadece. Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz özetle bu böyle bilinsin...
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Kadınlar sokakta: ‘İstanbul Sözleşmesi Bizimdir’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararı ile Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ka...
EMEP: İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz!
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan yayı...
İstanbul Sözleşmesi feshedildi, kadınlar her yerde...
Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı. Kadın...
Kadın katliamının suç ortaklığı: İstanbul Sözleşme...
İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmek, milyonlarca kadının hayatının ve milyonların ortak iradesinin tek...
EMEP Körfez: İstanbul Sözleşmesi ve yasalar uygula...
Eşi tarafından sistematik şiddete maruz bırakılan Ayten Erbaç için açıklama yapan EMEP Körfez İlçe Ö...
EŞİK: İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik yapılan açıkl...
Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ün ’İstanbul Sözleşmesi kalkacak’ açı...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.