Türkiye'nin, ilk imzacısı olmakla övündüğü İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı ilan edilen Cumhurbaşkanı Kararı ile geri çekilmesi binlerce kadının, kadın örgütünün ve siyasi partilerin tepkisiyle karşılandı. Emek Partisi de yayımladığı basın metniyle karara tepki gösterdi.
Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan imzasıyla yayımlanan metinde İstanbul Sözleşmesi’nin, kadına yönelik şiddeti cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak değerlendiren, devletleri ulusal düzeyde yasa ve uygulamalarla eşitsizliği ve ayrımcılığı ortadan kaldırmakla yükümlü kılan ve kadınların uzun mücadeleleri sonucu yürürlüğe girmiş en önemli uluslararası sözleşmelerden biri olduğu hatırlatıldı.
“Sözleşmeyi fesheden Tek Adam Tek Parti yönetimi, kadın cinayetleri ve şiddetin ifrata vardığı böylesi bir dönemde kadınların karşısında bir taraf olduğunu da ilan etmiştir” denilen açıklamada özellikle pandemi döneminde yoksulluk ve şiddet cenderesine hapsedilmiş milyonlarca kadına “Sizi şiddetten koruyucu hiçbir tedbir alınmayacak, devlet kadına yönelik şiddeti önlemek için hiçbir adım atmayacak” denildiği kaydedildi.
Fotoğraf: Evrensel
‘SÖZLEŞMENİN FESHİ FAŞİZMİN İNŞASINDA ATILAN ADIMLARDAN BİRİDİR’
Açılamada İstanbul Sözleşmesi’nin, 2011 yılında mecliste milyonlarca kadının seçtiği milletvekillerinin oybirliğiyle kabul edildiği, ancak kadınların eşitliğe dayalı şiddetsiz bir toplum arzusunu yansıtan sözleşmenin bir gece Tek Adamın kararıyla feshedilmiş olmasının her şeyden önce meclisin iradesinin yok sayılması anlamına geldiği vurgulandı: “Fesih kararı, seçilmiş belediyelere atanan kayyımlarla ilerletilen ve İnsan Hakları Eylem Planı ile hızlandırılan faşizmin inşası hamlelerinden bağımsız değildir. Sadece son birkaç gün içinde yaşananlar bile bunun kanıtıdır. Mecliste kadına yönelik şiddetin önlenmesini de içeren bir dizi önerge ve kanun teklifi sunan HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürülmüştür. Hemen ardından en az 6 milyon insanın siyasi iradesini temsil eden HDP’ye kapatma davası açılmıştır. Aralarında parti üyelerimizin de bulunduğu yüzlerce insanın siyaset yapma hakkı engellenmeye çalışılmıştır. Gezi Parkı’nın mülkiyetinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınıp Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmesi de siyaseten sembolik bir manevradır. İktidar, antidemokratik yönetimine karşı asgari taleplerde birleşecek bir halk muhalefetinden korkmakta, bu birliği simgeleyen her şeye saldırmaktadır.
Tüm bunlar göstermektedir ki Tek Adam yönetimi kendisi dışında herkesi yetkisizleştirmeye çalışmaktadır. Zira pandemi öncesi baş gösteren ve pandemiyle birlikte derinleşen ekonomik krizi baskıcı, otoriter uygulamalarla yönetmeyi hedeflemektedir. Merkez Bankası başkanının İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle aynı anda görevden alınması tesadüf değildir. İktidar, pandemi döneminde peşkeş çektiği teşviklerle, sildiği vergi borçlarıyla, emekçileri açlığa terk eden kısmi çalışma ödeneği, ücretsiz izin, Kod-29 gibi uygulamalarla hizmet ettiği tekelci sermaye kliklerinin çıkarlarını koruyabilmek için daha otoriter bir rejimin adımlarını hızlandırmaktadır.”
‘SÖZLEŞMENİN FESHİ KADINLARIN İRADESİNE MEYDAN OKUMADIR!’
Emek Partisi olarak İstanbul Sözleşmesi’inden vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Gürkan açıklamasını şöyle devam ettirdi:
“Şüphesiz ki bu krizi sermaye lehine çözmenin yollarından biri de milyonlarca emekçi ailenin geçim ve bakım yükünü kadınların sırtına yıkmaktır. Pandemi döneminde artan kadın cinayetlerine ve ev içi şiddete rağmen koruyucu ve önleyici tedbirler rafa kaldırılmış, kadınlar şiddet döngüsüne terk edilmiştir. Buna karşılık, iktidarın paydaşları ve destekçileri şiddetin önlenmesinde en önemli uluslararası belgelerden biri olan İstanbul Sözleşmesi’ne saldırmaya devam etmiştir. Sözleşmenin feshi daha önce de birçok kez gündeme getirilmiş, kadınların meydanlara taşan iradesiyle geri adım atılmıştır. Bir gece yarısı alınan fesih kararı kadınların canının iktidarın bekası uğruna feda edilebileceğinin ilamıdır. Kadınların haklarıyla birlikte yaşama iradesine açıktan bir meydan okumadır.
Hiç şüphe yok ki kadınlar bu meydan okumayı karşılıksız bırakmayacaktır. Fesih kararından dakikalar sonra ortak kadın platformundan yapılan sokak çağrıları bunun açık bir göstergesidir. Bu fesih kararı sadece kadınların değil tüm emekçi halkımızın iradesine yapılmış bir saldırıdır. Bu topyekûn saldırıya ancak topyekûn bir mücadeleyle karşılık verilebilir. Tüm emekçi halkımızı demokrasi için mücadeleye ve İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya çağırıyoruz! İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!”
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
İstanbul Sözleşmesi feshedildi, kadınlar her yerde...
Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı. Kadın...
Kadın katliamının suç ortaklığı: İstanbul Sözleşme...
İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmek, milyonlarca kadının hayatının ve milyonların ortak iradesinin tek...
EMEP Körfez: İstanbul Sözleşmesi ve yasalar uygula...
Eşi tarafından sistematik şiddete maruz bırakılan Ayten Erbaç için açıklama yapan EMEP Körfez İlçe Ö...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.