İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı arkadaşımızın şikayetleri dikkate alınırdı!
Balıkesir’de ayrıldığı erkek tarafından şiddete ve tehdide maruz kalan kadının çocuğunun kaçırılması, İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlar için neden önemli olduğunu ortaya koyuyor.

Neden İstanbul sözleşmesinden imzanın geri çekilmesine karşı çıkıyoruz? Neden Kadınların hayatının güvencesinin tartışılmasını dahi istemiyoruz? Neden Hayatımız gündem malzemesi değildir diyoruz? Neden kazanılmış haklarımıza dokunulmasını istemiyoruz? Nedeni ortaya koyan örneklerden biri Balıkesir’den;

Balıkesir’de yaşayan Kadın arkadaşımız 2008 yılında evlilik yapar ve 2009 yılında 1 erkek çocukları olur. Kadın evliliği süresince kocasından sözlü, psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddete maruz kalır.

Evlilikleri boyunca kadın çok defa adamın üzerinde uyuşturucu ve silah görür. Fakat ekonomik özgürlüğü olmadığından ses çıkarmaz ve her türlü şiddete maruz kalır. Kocası 2019 Temmuz ayında müşterek yaşadıkları evden ayrılır ve başka kadınla yaşamaya başlar. Kadın geçtiğimiz Mart ayında oğlunun yanında şiddete maruz kalarak “sen kimsin, seni öldürürüm “şeklinde ifadeler ile ölümle tehdit edilir. Bu durumlara daha fazla dayanamayan kadın avukat olan yeğenine başvurur. Ve şikayetçi olarak boşanma davası açar.

Bu arada hem kendisine hem oğluna sağlıklı bir gelecek sağlamak amacı ile iş aramaya başlar. Korona süreci normalleşme süreci başladığında Balıkesir merkezde temizlik işçisi olarak çalışmaya başlar. İlçeden Balıkesir merkeze yeğeni ve ailesinin yanına taşınır. Kadın çalıştığı sırada çocuk ile adamın babası ve annesi ilgilenir. Fakat adamın anne ve babası çocukları tarafından tehdit edildiklerini ve çocuğu koruyamayacaklarını düşünerek çocuğun annesi ile konuşurlar. Çünkü adam onlara da çocuğu götüreceğini söyler. Adamın anne ve babası korkudan evin kilidine kadar değiştirirler. Daha sonra baba tarafından çocuğun kaçırılma endişesi ile kayın baba çocuğu 15 Haziran günü kadının avukat yeğenine ve yeğeninin babasına getirir. Ve çocuğu onlara teslim ettiğini oğluna söylememelerini tembihler.

Kadın avukat yeğeni ve ailesinin yanına taşınmasından sonra adamın tehditleri şiddetli bir şekilde artmaya devam eder. 20 Haziran günü kadın adamı arayarak Balıkesir’de kaldıklarını gelip çocuğu görebileceğini anlatır. Fakat adam normal saatte gelmek yerine gece 23:00 sularında alkollü vaziyette evin önüne gelerek taşkınlık yaratarak çocuğu alıp götürmek istediğini söyler. Müşterek çocuğun boşanma sürecinde daha az etkilenebilmesi için adam tekrar aranır ve gündüz saatinde çocuğu görebileceği tekrar dile getirilir. Fakat adam ertesi gece yine alkollü bir şekilde evin önüne gelerek hakaretler savurarak çocuğu götürmek istediğini şiddet içeren sözlerle söyler ve avukat yeğenin anne-babasıyla sözlü atışmaya girerler. Adam gece geç saatte evin önünden ayrıldıktan sonra; adamın erkek kardeşi kadını tehditkair bir şekilde arayarak “kadınlar neden tv'lere çıkıyor, neden öldürülüyor işte anla diye tehdit dolu sözler savurur. Bu olaylardan sonra kadın kocası hakkında Balıkesir polis karakoluna şikayetçi olur.

7 Temmuz tarihinde kadın çocuğunu ablasının çocukları ile vakit geçirmesi için oraya götürür. Haberi alan koca ablanın eşini arayarak evlerine baskın yaparak çocuğu alacağını ve kadını öldüreceğine dair tehdit eder. Ablasının eşi ailesi için durumdan dolayı tedirgin olur; Kadını ve çocuğu avukat olan yeğeninin ailesine teslim eder. Adamın enişteye ve kadına yönelik tehdirleri devam eder. Bu defa kadın ve enişte şikayetçi olurlar. Mahkeme 60 gün süre ile uzaklaştırma kararı verir.

Uzaklaştırma kararı süresi içerisinde adam sürekli hane ve etrafına gelerek kapı ve camlara vurarak ve hakaret dolu sözler savurarak çocuğu kaçırmak istediğini söyler. Yeğenin ailesi duruma engel olmaya çalışır ve tekrar şikayetçi olurlar. Bu arada Balıkesir 2. Aile mahkemesi boşanma sürecini başlatır.

Daha önce oğlundan korkan ve kesinlikle çocuğu vermeyin ve gelirse kapıları açmayın diyen erkeğin babası bu defa eve gelerek “bundan sonra olacaklardan ve başınıza geleceklerden siz sorumlusunuz” diyerek tehdit eder ve çocuğun onlara teslim edilmesini ister.

29 Temmuz tarihinde erkeğin babası avukat olan yeğenin ofisine giderek avukat hakkında bilgi alır. Avukatın şehir dışında olduğunu öğrenerek erkek ve ailesi hep birlikte çocuğun olduğu yeğenin evine giderler. Zor kullanarak kapıları açıp avukat yeğenin annesi ve kardeşini darp ederek çocuğu alıp kaçırırlar.

Şahıslar daha evdeyken kadın kolluk kuvvetlerini arar ve olaya müdahale için hiç kimse gelmez.

29 Temmuz tarihinde gerçekleşen olayda çocuğun velayet sahibi olmayan dede ve ailesi tarafından kaçırılması söz konusudur. Şüphelilerin ifadelerinin alınıp alınmadığı bilinmemektedir. 7 Temmuz tarihinde uzaklaştırma kararı verilir fakat tedbire aykırı davranış sergilenir. Kadın, avukat yeğeni ve ailesi bunca tehdit ve hakarete maruz kalır ve çocuk kaçırılır. Hala çocuktan haber alınamadığı gibi aykırı davranışları sergileyenler özgürce dolaşmaktadır.

Bu yüzdendir ki kadınların tek dayanağı İstanbul sözleşmesidir.

İstanbul sözleşmesi uygulanmalıdır.

İstanbul sözleşmesi yaşatır.


İlgili haberler
İstanbul Sözleşmesi eşit ücret talebimizin de daya...

Kadın erkek eşitliğinin ve hayatın her alanında yaşanan ayrımcılığın engellenmesi sözleşmenin temeli...

Adanalı kadınlar: ‘İstanbul Sözleşmesi hayati önem...

Adana’da konuştuğumuz kadınlar İstanbul Sözleşmenin kendileri için hayati önemde olduğunu belirterek...

‘Devlet beni de çocuklarımı da korumadı’

25 yerinden bıçaklanan Kebire Dağ’ın; yıllar boyunca şiddet gördüğü ve ölüm tehditleri aldığı erkekt...